| Konu: | Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 16.05.2019 |
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kapadokya, şüphesiz, Türkiye'nin dünyaya açılan en önemli kapılarından birisidir. Doğal, tarihî ve kültürel değerleriyle Türkiye turizminin en gözde merkezlerindendir. Kapadokya bölgesi, 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmıştır. Kapadokya, mistik havası, enteresan coğrafyası ve çok kültürlülükten kaynaklanan zengin birikimleriyle başta ülkemiz olmak üzere tüm dünya turizm çevrelerinin de dikkatini bu bölgeye çekmektedir.
Saydığımız tüm bu özellikleri ve daha fazlasını barındıran Kapadokya alanında mevcut durumda doğal sit alanları, arkeolojik ve kentsel alanlar, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi, millî park gibi pek çok farklı koruma statüsü ve bu statülerden kaynaklanan farklı kurumlara ve kişilere tanınan idari yetkiler bulunmaktadır. Bu yetkiler fazlasıyla karmaşaya, yetki tanımlarında yaşanan problemlere dolayısıyla bölge insanımız ve bölgeye yatırım yapmak isteyen iş insanları açısından uzun, yorucu, bürokratik süreçlerin yaşanmasına sebep olmaktadır.
Aslında, şu an konuştuğumuz bu konu Türkiye'nin en önemli sorunlarından biridir. Hantal bürokraside takılan işler, yetki kargaşalarında boğuşulan problemler, ülkemizin hemen hemen her konusunda ciddi problemler yaşatmaktadır. Bu problemler, işte Kapadokya gibi eşsiz kültürel bir mirası hak ettiği şekilde korumanın ve turizm açısından hedeflenen başarıya ulaşmanın önüne geçmektedir. Bu süreçler kaçak yapılaşmaya neden olmakta, tarihî doku çok ciddi zarar görmektedir. Burada uygulanan model, daha önce hayata geçmiş olan Gelibolu modelidir. Bu yasayla, Gelibolu'da uygulamada yaşanılan aksaklıklar giderilmeye çalışılmıştır.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Kütahya Milletvekili olarak, Kütahya ilimizin sınırları içinde bulunan Dumlupınar savaş alanı ve Afyonkarahisar ilimiz sınırları içerisinde bulunan Kocatepe savaş alanı hakkında konuşmak istiyorum. Kurtuluş Savaşı, sonuçları itibarıyla, Türk milletinin bağımsızlığının elde edilmesini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasını sağlayan destansı bir mücadelenin adıdır. Kurtuluş Savaşı, Atamız Alparslan'ın 1071 yılında Malazgirt'le başlattığı bu kutlu yolculuğun, Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının necip milletimizle verdiği mücadele sonucu Anadolu'ya vurduğu mühürdür. Çanakkale'de düşmana "Dur." diyen ecdat, Dumlupınar'da bu düşmana "Defol, git." demiştir. Şu an bu Mecliste bu konuşmayı yapabiliyor isek bunun sebebi Kurtuluş Savaşı'nda verilen mücadelemizdir.
Fakat üzülerek görüyoruz ki Kurtuluş Savaşı mücadelemiz gerek gelecek nesillere aktarılırken gerekse kültürel ve tarihî mirası tanıtılırken zayıf kalıyoruz. Savaşan ve savaşı yaşayan kuşağın yitip gitmesiyle birlikte, yıl dönümlerindeki resmî anma törenleri dışında Kurtuluş Savaşı alanları bölgesine, yakın zamanlara kadar ziyaretçi hareketi ya da bir turizm faaliyeti söz konusu olmuyordu. Kurtuluş Savaşı coğrafyasını gezmek isteyenler için tarihsel bilgi kaynakları bulunmakla beraber, coğrafyayı tanıtan yazılı, basılı kaynaklar, rehber kitaplar ve haritalar çok sınırlıdır. Savaş alanlarının bir rehber kitabı bulunmamaktadır ve başta Millî Parklar Genel Müdürlüğünün hazırladığı broşürler olmak üzere, her bölge için ayrı ayrı standartlarda, değişik kişi ve kurumlarca hazırlanmış kitapçık ve broşürler eksik, yanlış ve yetersizdir. Türk Kurtuluş Savaşı'nın ana muharebelerinin geçtiği bölgeler -Gordion Antik Kenti, Frig Vadisi, Seyitgazi Külliyesi, Kütahya, Afyon, Eskişehir eski kent dokuları gibi- birbirlerine yakın yerlerde bulundukları için, bu bölgeleri ziyarete gelen yerli ve yabancı turistler savaş anıtlarının bazılarına da zaman ayırabilirler.
Tarihî mirasımıza sahip çıkmaz isek toplum olma, millet olma bilincini kaybederiz. Çok büyük bir vefasızlık örneği olarak 1.700 şehit, 7 bine yakın kayıp verdiğimiz Kütahya-Eskişehir Muharebeleri hiçbir şekilde anılmamaktadır. Savaş sadece zaferlerden ibaretmiş gibi, burada fedakârlık yapmış insanların anısını, ismini yaşatacak anıt ve şehitliklerden yoksunuz. Savaş alanlarında ve şehitliklerde bir iki istisna dışında hiçbir şekilde düzenleme yapılmamıştır. Gerek Kütahya savaş alanları gerek savaş sırasında iç içe geçmiş Afyonkarahisar bölgesi gerekse de işgal edilen bölgelerde millî mücadelenin verildiği, tarihsel olayların geçtiği diğer yerler acilen kayıt altına alınmalı, yeni kuşaklara bilgi ve tanıklık aktaracak şekilde düzenlenmelidir. Bu bölgelerin tarihî alan başkanlığına ihtiyacı vardır ve mutlaka kurulmalıdır. Bu çalışma Afyonkarahisar'la birlikte yapılmalıdır. Tarihî alan başkanlığının sınırlarını bu iki il belirlemelidir. Bu bölgede, tıpkı Gelibolu'da olduğu gibi, açık hava müzesi şeklinde tarihî doku korunmalı ve şehitlerimize, ecdadımıza saygıyı barındıracak şekilde hem günümüze hem de gelecek nesillerimize doğru şekilde aktarmalıyız. Bu düzenlemeler yapılırken genç kuşaklara uzak bir tarihin unutulmuş öyküleri gibi gelen bu olayların, aslında çok yakın tarihlerde gerçekleştiğini öğretmeli yani dünü ve bugünü hatırlatmalıyız. Buraya kurulacak panoramik bir müzeyle Mustafa Kemal Atatürk'ün gözünden savaş meydanı izlenmeli ve tanıtılmalıdır çünkü Millî Parkların bu kafayla bunu yapması imkânsızdır. Zaten yapsaydı, şimdiye kadar çoktan yapardı. Bu aziz bölgeyi acilen Millî Parkların hantal yapısından kurtarmamız gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, konu turizm üzerine devam ediyor iken Kütahya'nın en önemli kazanımlarından ve aynı zamanda da kanayan bir yarası olan Aizanoi Antik Kenti'yle ilgili konuşmak istiyorum. Dünya tarihi için çok önemli bir bulgu olan Aizanoi binası, Kütahya'mızın Çavdarhisar ilçesinde bulunmaktadır. Bin yedi yüz elli yıl önce inşa edilen Aizanoi binasında hem borsa işlemleri yapılmış hem de Roma İmparatoru Diocletianus, enflasyonla mücadele amacıyla hazırlattığı mal satış bedellerini taş bloklar üzerinde burada duyurmuştur. Yani dünyanın ilk borsası Kütahya'da kurulmuştur. Aizanoi Antik Kenti, kültürel yapısı gereği ikinci Efes olarak tanımlanmakta, dünyanın en iyi şekilde muhafaza edilmiş Zeus Tapınağı, Roma hamamları ve 200 bin kişiyi içine alacak kapasiteli amfi tiyatrosunu barındırmaktadır.
Türkiye'ye hem turizm hem ekonomik alanda katkı sağlayacağını düşündüğümüz Aizanoi Antik Kenti'nin tanıtımı için reklamların yetersiz olduğunu düşünmekteyiz. Bu bölge, yıllarca bir Almanın kontrolü altında kalmış, daha sonra da Pamukkale Üniversitesinden bir hoca hanımın tekeline terk edilmiştir. Meseleye sadece bilimsel açıdan değil, aynı zamanda sosyokültürel açıdan yaklaşmalı, tapınağın ve tiyatronun çevresini konserler ve etkinlikler için uygun duruma getirmeliyiz. Çavdarhisar nemalanmalı, Kütahya faydalanmalı, Efes'ten daha eski bir yapı olan bu antik kente yabancı turistler çekilerek Türkiye kazanç elde etmelidir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; son olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hakkında konuşmak istiyorum.
1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kuran soydaşlarımız, maalesef, Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlarla dünyadan izole edilerek ambargolar altında ezilmeye devam edilmektedir. Kurulan devletin de soydaşlarımızın da nefes borusu yalnızca Türkiye Cumhuriyeti'dir. Yakından takip etme imkânı bulduğum kardeşlerimiz gelinen son noktada KKTC'de büyük bir ekonomik sıkıntı yaşamakta ve altyapı sorunlarıyla boğuşulmaktadır. Hâlen hayata geçirilemeyen ekonomik iş birliği anlaşması ve adadaki pound kıskacı ada ekonomisini kıskaca sokmaktadır.
Kıbrıs'ta yüz yılı aşkın varlık mücadelesi veren soydaşlarımız elli yıldır bitmek bilmeyen bir görüşme süreciyle boğuşmaktadır. KKTC'de artık her şeyi çözüme odaklı değil, ihtiyaçlara yönelik revize etme zamanı gelmiştir. Ekonomik tedbirleri almak için adada çözümü beklemek, ne iktisadi ne de siyasi açıdan doğrudur. El birliğiyle kamuyu bu hantal yapısından kurtarmamız gerekir. Kendi evimizin içini düzenleyerek KKTC olarak yolumuza devam etmeliyiz.
Turizm ve üniversiteler KKTC'nin olmazsa olmazıdır. Turizm ve üniversitelerde kartelleşmeye izin vermeden teşviklere devam etmeli, uçak seferlerini artırarak son zamanlarda artan fiyatları da düşürmeliyiz. Bunun yanı sıra, şimdi adaya ana vatandan su da geldi. Tarım adası olma yolunda da inşallah mücadele edeceğiz. Geçmişin eleştirilerini yapmak yerine bugüne bakmalı, hep birlikte KKTC'yi hak ettiği noktalara taşımalıyız. Unutmayalım ki dün olduğu gibi bugün de yarın da Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin davası bizler için siyasetüstü bir dava olmaya devam edecektir.
Kıbrıs Türk toplumunu daha müreffeh bir yapıya kavuşturmak için birlikte adım atmaya devam edeceğiz. Hiçbir şekilde 1960 anlaşmalarında kazanılmış olan siyasi, eşit haklardan geriye gidilmesine müsaade etmeyeceğiz. Doğu Akdeniz'de uluslararası anlaşmalardan doğan egemenlik ve doğal gaz hakları bir oldubittiye getirilerek Rumlar tarafından gasbedilmek istenmektedir. Buna asla müsaade etmeyeceğiz.
Kıbrıs politikası gerek Türkiye gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin iç siyasetinden bağımsız bir şekilde, tamamen millî politikalarla oluşturulmalı ve devlet aklıyla sürdürülmelidir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyor, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.
Sağ olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.