| Konu: | Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 16.05.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, kanun yapma şekli bakımından bu 56 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesiyle ilgili muhalefetin getirdiği tekliflerin dikkate alınması son derece sevindirici bir durumdur. Aslında kanun yaparken ortak aklı harekete geçirmek, muhalefetin kanunu geliştirecek, daha faydalı hâle getirecek tekliflerini değerlendirmek herhâlde memleketimizin hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinin menfaatine, hayrına bir durumdur. Bu anlayışın her kanun yapılırken uygulanması gereken bir anlayış olduğunu düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında bu kanun teklifi, enteresan bir kanun teklifi. Bunu devlet yönetme anlayışıyla değerlendirmemiz lazım. Nasıl bir devlet yönetim anlayışımız var? Bununla paralel yani aslında devlet yönetme tercihimizle ilgili bir kanun olarak görüyorum ben bu Kapadokya Kanunu'nu. Neden? Burada aslında bu kanunla valiliğin yetkilerini ortadan kaldırıyoruz, belediyenin yetkilerini ortadan kaldırıyoruz, Kültür Bakanlığının yetkilerini ortadan kaldırıyoruz, Tarım Bakanlığının bazı yetkilerini, Tabiat Varlıklarını Koruma Teşkilatının yetkilerini ortadan kaldırıyoruz. Aslında bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşmamız gereken en önemli tarafı budur. Dün bir milletvekili, "Ben de Mezopotamya'yla ilgili bir kanun teklifi istiyorum." dedi. Şimdi, Kapadokya'yla ilgili bir özel kanun konuşuluyorsa elbette çıkar biri der ki: "Mezopotamya'ya da istiyorum." Ben de Adana Milletvekili olarak Çukurova'yla ilgili bir kanun teklifi istiyorum. Ayhan Erel de Aksaray'la ilgili bir kanun teklifi ister. Zaten İstanbul'la ilgili -ben yıllardır duyarım- bir özel kanun gerekmektedir. İşte buranın Millî Eğitimi vesaire çok farklıdır diye konuşulur bunlar.
Şimdi, böyle bir kanun teklifine neden ihtiyaç duyduğumuzu Nevşehir Milletvekili Sayın Mustafa Açıkgöz geçen anlatmıştı: Bir yetki karmaşası var, bu yetki karmaşası Kapadokya'yla ilgili ciddi problemler doğuruyor, bunu tek elde toplamamız lazım. Zannederim Nevşehir CHP Milletvekili Faruk Bey de bu yönüyle doğru buldu kanunu. Ama peki, bu kurumlar, yetkilerini ortadan kaldırdığımız kurumlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumları değil mi? Şunu sormamız lazım: Kültür Bakanlığı neden var? Madem Kapadokya'yla ilgili, idare adı altında yeni bir kurum oluşturuyorsanız Kültür Bakanlığı neden var; efendim, Tabiat Varlıklarını Korumu Kurulu neden var?
Aslında AK PARTİ Nevşehir Milletvekili bu kanunun partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle uyumlu olduğunu ifade etti. Şimdi, partili cumhurbaşkanlığı sistemi, Kültür Bakanlığının, birtakım kurum ve kuruluşlarımızın yetkisini ortadan kaldırmayı gerektiren bir sistem midir, ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Bunu, devlet yönetimi şekli bakımından bu kanunu doğru bulmuyorum. Bu kanun gerekli mi? Evet, bu kanun gerekli olabilir, bu yönü doğrudur, bunu kabul ediyoruz İYİ PARTİ Grubu olarak da. Peki, buradaki yetkileri, Kültür Bakanlığı bünyesinde bir yapı oluşturarak aynı yetkileri o kuruma yani Kültür Bakanlığına yani bu işleri yapma yetkisi olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin Bakanlığına vermek, devlet yönetimi anlayışımız bakımından daha doğru bir yaklaşım olmaz mıydı?
Şimdi, enteresan bir durumla karşı karşıyayız. Bizim Adana'da söylerler, sizlerde de söylenir mi bilmiyorum, bu anlayış, devlet yönetimini edir gudur etme anlayışıdır; edir gudur yani böyle elimizde tuhaf tuhaf, tuhaf geldi elimize, edir gudur böyle, pürüzlü... Bu nasıl bir anlayış? Bunu birilerinin izah etmesi lazım. Yani artık Türkiye Cumhuriyeti devletinin devleti yönetme anlayışı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanlıklarını bir kenara çekerek yönetme anlayışı olarak mı devam edecektir diye doğrusu ben düşünüyorum. Bu burada izaha muhtaç bir durumdur. Aslında bunun partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle de ne kadar alakalı olduğunu doğrusu ben merak ediyorum. Dolayısıyla kanun bu yönüyle kabul edilecek bir kanun değil. Bu yönü dışında buradaki yetkiler doğrudur. Kapadokya, bizim önemli bir turistik bölgemizdir, bir millî varlığımızdır, korunması lazım, yok olmasına, talan edilmesine yönelik bütün tehditlerin ortadan kaldırılması lazım, burada bir tartışma söz konusu değil.
Mesele, bu yetkinin yeni bir kurum ihdas edilerek gereksiz bir kuruma verilmesi, gereksiz bir kurum oluşturulmasıdır. Hani bir zamanlar paralel devlet yapılanması diye FETÖ'yü falan suçlardınız ya, hepimiz suçlardık gerçi de... Bir paralel devlet yapılanmasının var olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz. Bu da bir paralel devlet yapılanmasıdır. Kültür Bakanlığınız varken böyle bir kanunu, bu kanunun yetkilerini Kültür Bakanlığı dışında, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu dışında herhangi bir idare yapılanmasına vermek, devlet yönetim anlayışıyla bağdaşan bir durum değildir.
Geçen Komisyon toplantısında da anlattık, değişmediyse buradaki 9'uncu maddede mesela 4/A'lı devlet memurları, bu idarenin memuru hâline geliyor. Ne oluyor biliyor musunuz? Sözleşmeli oluyor. Bir düzeltme yapıldı mı bilmiyorum, Komisyon burada ama...
Sayın Başkanım, bu yönüyle ilgili bir düzeltme yapıldı mı bilmiyorum. Eğer bir düzeltme yapılmadıysa mutlaka yapılması gerekir çünkü hukuken arızalı bir madde meydana getiriyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda kamu görevlilerinin istihdam şekli bellidir; 4/A, 4/B, 4/C, 4/D. Bunun dışında bir istihdam türü 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda yoktur.
Şimdi, siz bu kanunun 9'uncu maddesiyle ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? 4/A'lı olan bir devlet memurunu alıyorsunuz, iş sözleşmesine tabi bir eleman hâline getiriyorsunuz. Bu yetkiyi size hangi kanun veriyor? Öyle bir kanun var mı? Yani size böyle bir yetkiyi veren herhangi bir kanun maddesi varsa lütfen buradan biri izah etsin.
Yılların sendikacısı olarak söylüyorum, bu kanun, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'yla örtüşen bir kanun değildir. Ya burada izah edin "Hukuki boyutu şudur." deyin... 4/A'lı bir memur nasıl sözleşmeli hâle getirilebilir ya? Yok böyle bir şey, yok böyle bir şey. Biri dava açtığında kökten değişir, değişmek zorundadır. Onun için, burada -Komisyon da burada- bu yönle ilgili şöyle diyelim: "Kadrosuyla geçerler." diyelim. İş sözleşmesiyle değil, kadrosuyla, kadrosu neyse -4/A'ysa 4/A, 4/B'yse 4/B, 4/D'yse 4/D- onunla geçileceğini ifade edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Ben bu düşüncelerle, kanunun milletimize, Kapadokya bölgemizde yaşayan bütün insanlarımıza hayırlı uğurlu olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.