| Konu: | Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 16.05.2019 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 16 Mayıs 2019, Büyük Atatürk'ün Samsun'a Bandırma Vapuru'yla hareket etmesinin 100'üncü yıl dönümü. 19 Mayısı idrak ettiğimiz haftanın 100'üncü yıl dönümünde tarihî ve çok önemli günler yaşıyoruz. Bunun hissiyatıyla karşınızda olmaktan dolayı duyduğum mutluluğu ifade etmek istiyorum.
Bir başka deyişle, Büyük Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin en çetin günlerini yaşadığının 100'üncü yılı. Büyük Atatürk, görev bölgesine iç huzuru sağlamak amacıyla gönderildi ve giderken dedi ki: "Milletimiz yorgun ve fakir. İç huzuru sağlamamız lazım." Şimdi, bir yandan, kurduğu cumhuriyetin bu büyük çatısı altında sizlere hitap etmekten, 100'üncü yılında hitap ediyor olmaktan duyduğum gururu, bir yandan da maalesef, yüz sene sonra yine iç huzursuzluğun, milletimizin yoksulluğunun ve aynı zamanda da yorgunluğunun farkında olmaktan duyduğum üzüntüyü de ifade etmek istiyorum. Kendisini rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.
Bir başka konuya daha değineceğim. 16 Mayıs 2019'dayız. 16 Mayıs aynı zamanda, yine bu Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir Cumhurbaşkanının seçildiği, 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğu tarihin 26'ncı yıl dönümüdür.
Sayın Cumhurbaşkanı seçilince o zamanki nüfusa bakarak dedi ki: "60 milyonu kucaklayacağım." Ve 60 milyonu kucakladı. Daha sonraki dönemlerde, daha önceden rakibi olmuş kişiler kendisinin Cumhurbaşkanlığı süresinin uzatılmasını istedi. Devlet adamlığı örneği verdi; halk onu, o halkını kucakladı. Şimdi bugünlere baktığımızda herkesi kucaklayan, her köşeyi ve her kişiyi kucaklayan Sayın Cumhurbaşkanımıza Allah'tan rahmet diliyorum ve kendisinin mekânı cennet olsun diyorum, rahmetle anıyorum.
Ve kendisinin bir sözünü yine bugünlere ithafen hatırlatmak istiyorum bu kürsüden. Demişti ki: "Milletin hür iradesiyle gelip milletin hür iradesiyle giden iktidarlar ve bunu kucaklayan millet ve sistem mutlaka sahip bulmalıdır." Evet, bugün de aynı düşüncelerdeyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin 3'üncü ve daha sonra da 4'üncü maddesi üzerinde verdiğim önergeler üzerine konuşacağım.
Değişikliğe bakınca alanda üst ölçekli planlama hazırlama, imar planları uygulama yetkilerinin idareye ve bakana verildiğini görüyoruz. Oysaki alanında uzmanlaşmış kişilerden oluşan ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının plan teklif etme ve görüş bildirme yetkisi olmalıdır.
Değişiklikle yerel yönetimlerin bu konudaki tüm yetkilerinin kaldırıldığını görüyoruz. Bu durum ilk bakışta yararlı olarak gözükmekteyse de uygulama sınırları genişletildiğinde ve kötüye kullanıldığında, özellikle iktidarın elinde olmayan Antalya, Adana, Aydın, İstanbul, Mersin, Muğla gibi yerlerde Kapadokya Alanı emsal gösterilerek, aynı uygulamalara bu bölgelerde de gidilerek, yerel yönetimlerin yetkilerine sınırlamalar getirilerek buradan elde etmiş oldukları gelirlerin ortadan kalkmasına neden olabilecektir. Belediyeler dâhil birçok ilgili kurum devre dışı bırakılarak yandaşların ve çıkar gruplarının kendi lehlerine iş görmesi kolaylaşacaktır ki bu da son dönemdeki uygulamalara baktığımızda çok da nadir rastladığımız bir durum değil maalesef.
Şimdi, konu belediyelere gelince ve kaybettiğiniz belediyeleri bırakmama hassasiyetinize gelince... Belediyeleri bırakmamak demişken gecelerce bizlere saydırdığınız sandıklar aklımıza geliyor tabii. Say say bitiremedik, geceler gündüzlere uzadı, saymaya devam ettik. En sonunda Sayın İmamoğlu seçimi kazandı ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçim iptal edildi. Demokrasi sandığa değil, bu defa toprağa gömüldü ve biz aslında burada, bu kürsüden ve her yerde 24 Hazirandan beri millete sizin söz verip yapmadıklarınızı sayıyorduk yani biz saymaya devam ediyorduk, siz de saydırmaya devam ediyordunuz. Şimdi, siz bize saydırdınız, saydırdınız, saydırdınız da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin.
AYLİN CESUR (Devamla) - Acaba siz mi saymayı unuttunuz düşüncesiyle, ben bugün hepimizin bildiği temel eğitim yöntemiyle tekrar millete söz verip yapmadıklarınızı saymaya başlayacağım. Bunu, abaküsü hepiniz hatırlıyorsunuz zannediyorum. En temelinden başlayalım.
Evet, AK PARTİ'nin "3Y" vaadi vardı. Bunun birincisi "yolsuzluk" "yoksulluk" ve "yasaklara karşı mücadele." "Yoksullukla mücadele edeceğiz." dediniz, 2003'ten bugüne gıda fiyatları yüzde 407 arttı, konut yüzde 432 arttı, ulaştırma yüzde 390 arttı. 2003'ten bugüne TÜFE yüzde 310; açık bir ifadeyle, on altı yılda 1 liralık mal ve hizmetler 4,1 lira artmış oldu. 2007'de dünya enflasyon liginde 64'üncü sıraya düştük ve "Enflasyon canavarını yendik." dediniz ve 2018'de enflasyon liginde 6'ncı sıraya fırladık yani yükseldikçe çok kötü durumdayız biliyorsunuz. Yıllık enflasyon yüzde 20'lerde, aslında yüzde 40.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sadece o bölümü mü sayacaksınız, hepsini mi?
AYLİN CESUR (Devamla) - Daha sonra devam edeceğim.
BAŞKAN - Peki, ilk bölümü tamamlayın isterseniz.
AYLİN CESUR (Devamla) - Ve işsizlik 2001 krizinin en kötü günlerinde yüzde 11,4'tü; dün sabah açıklandı, yüzde 14,7. Sadece 2012'den bu yana işsiz sayısı 2,2 milyondan 4,74 milyona çıkarak rekor kırdı. Genç işsizliğiyse yüzde 26,1.
Tüketici Hakları Derneğinin raporuna göre, Türkiye'de 16 milyon kişi açlık sınırında ve 48 milyon kişi yoksulluk sınırında yani 64 milyon aç değerli milletvekilleri. 2023'e, en büyük 10 ekonomi olma hedefinize dört sene kaldı ancak 2000'de, siz gelmeden evvel dünyanın 16'ncı ekonomisiyken hâlen 20'nci sıradayız, dört senemiz var, ilk 10'a sokacaktınız.
Dolar kuru 2002'de 1,67; bugün 6,06. İki yıllık devlet tahvili faizi 25,71. Kişi başına düşen millî gelir 12.480 dolardan 9.632'ye yani 2007 seviyesine sadece son beş yılda düştü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Devam edeceğim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)