GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:79
Tarih:16.05.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın milletvekilleri, Değerli Başkan; 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi bütün askerî müdahalelerden dramatik olarak çok farklı bir müdahaledir. Bu nedenle 15 Temmuz akşamı Boğaziçi Köprüsü'nün tek yönlü olarak trafiğe kapatılmasını milletimiz bir terör saldırısına karşı bir savunma tedbiri olarak algıladı önce. Türkiye'nin darbe hafızasında yer etmiş "darbecilerin sabaha karşı harekete geçtikleri" olgusu sadece darbenin başarısı için değildi, o yüzden şaşırdı milletimiz. Eskiden darbeciler darbe yapacakları zaman sabaha karşı yaparlardı, bunun sebeplerinden birisi de vatandaşlara silah çekmemek içindi.

Darbecilere göre darbelerin amacı, derin siyasi, ekonomik ve sosyal krizlere yol açan iktidarların bozdukları dengelerin yeniden tesisine yönelik ve sadece bununla sınırlıydı. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, başından sonuna kadar, bu şablonun tamamen dışındadır. Yargıya ve devletin diğer kurumlarına olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin kilit mevkilerine de sızdırılmış veya sızmış dinbaz bir yapılanma, hiçbir ülkede benzerine rastlanmayan türden dehşetengiz bir darbe teşebbüsüne girişmiştir. Bedeli 249 şehit, 2.301 gazi ve nihayet, bütün bunlara tanıklık etmiş olan toplumun yaşadığı ağır sosyopsikolojik travma.

Değerli arkadaşlar, 2010 referandumunun yolu iyice açmasıyla Türkiye, 15 Temmuza geldiğinde, toplumsal bütünlüğü iktidar politikalarıyla zaten büyük ölçüde ortadan kalkmış bir ülkeydi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hakiki subayları, AKP iktidarının cemaatin savcı ve hâkimlerine verdiği desteklerle, Ergenekon, Balyoz kumpas davalarıyla tasfiye edilmişlerdi. 15 Temmuz gecesi işte o vatansever ordu ve polis mensupları yollara döküldüler. Türk Silahlı Kuvvetleri ve polisimizin devasa çoğunluğu bu hain darbenin karşısında durdu. Nihayet, milletin Meclisinde ve milletle beraber bu hain darbe akamete uğratıldı.

Adalet ve Kalkınma Partisinin kutuplaştırma siyasetleri sonucunda aldığımız hasarı onarabilirdik. Bu onarımda en büyük görev hiç şüphesiz Türkiye Büyük Millet Meclisinindi. FETÖ hıyanet şebekesinin bu güce nasıl ulaştığı, Türkiye'nin ve Türk milletinin geleceği için, hiçbir şüpheye yer vermeyen bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıydı. Nitekim bunun için tüm partilerin katılımıyla bir araştırma komisyonu kuruldu. Çünkü arkadaşlar, darbenin icra edilme şekli, milletimizin, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere bütün kurumlara duyduğu güveni sarsmıştı. Bundan ötürü, bu olayın mahiyetinin, arka planının ve sorumlularının ortaya çıkması tarihî bir önem taşıyordu. Komisyon çalışmaları AKP tarafından engellenmeyip başarılı olsaydı Türk milletinin sistemine olan güveni artacaktı. Ancak nedense 15 Temmuz hain kalkışmasıyla ilgili komisyon, kalkışmayı "Allah'ın büyük lütfu" diye niteleyenler tarafından battal hâle getirildi.

Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz FETÖ darbesinin bir büyük lütuf olabilmesi yarı karanlıkta bırakılmasına bağlıydı. Sözde başkanlık sistemi için katalizör olarak kullanılan bu hain kalkışma üzerinden at izi it izine karıştı. Bir yandan, Metastaz isimli kitapta yazdığı gibi, FETÖ'cülükleri tescilli bazıları ortalıklarda dolaşırken diğer yandan FETÖ'cülük suçlaması âdeta McCarthy benzeri ithamlarla kişilerin rakiplerini karalamaya dönüştü. Asılsız ithamlar o kadar ileri götürüldü ki bu, yurt dışına kaçmış FETÖ'cüleri âdeta siyasi suçlu konumuna dönüştürmeye başladı. Eğer o komisyon görevini hakkıyla tamamlayıp gerçeklere ulaşabilseydi belki bugün bu Meclis çatısı altında dahi bazı kişiler milletvekili olamayacaktı.

Sayın milletvekilleri, sonuç olarak, o komisyon görevini tamamlayamadı. Bari siyasi ayağını ortaya çıkaralım diye, iftiraları sona erdirmek için ve FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmak için İYİ PARTİ olarak Meclisimize bir önerge verdik. Ne yazık ki bu önerge Cumhur koalisyonu tarafından reddedildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin Sayın Çıray.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) - Bu durumda herkes sesini keser, utanır diye bekledik ama olmadı. Dün de bir cahil çıkıp seçilmiş başkanın olmadığı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde Sayın Genel Başkanımıza dil uzattı. Hainlerin kullandığı adıyla yurtta sulh konseyinden mülhem, Sayın Akşener'in de daha önce "yurtta sulh" dediğinden yola çıkarak Genel Başkanımızın güya FETÖ'yle ilişkisi var demeye getirdi. İlgili şahsı ciddiye almıyoruz tabii. Çünkü ahmakça bir kibirle Suriye politikalarını bu sözün inkârı üzerine kuran bakanlarınız varken bu zavallı müfteriyi biz niçin ciddiye alalım? Bu çocuktan başta Atatürk olmak üzere Osmanlı paşalarının acı tecrübelerinden damıttıkları bir kurtuluş mirası olan "Yurtta sulh, cihanda sulh." sözünü anlamasını beklemek haksızlık olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım, buyurun.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) - Neyse, sözü fazla uzatmayalım. Artık bu hamasi iftiraların önünü tamamen kapatmak amacıyla verdiğimiz; yurtta sulh konseyi üyelerini ve gerçekleri aydınlatmak üzere, demokrasi ve insanlık adına, inananlar için beka adına verdiğimiz bu önergemizi tüm partilerin desteklemesini ve olumlu oy vermesini saygıyla Türk milleti önünde rica ediyoruz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)