| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 13.02.2019 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir seçim arifesindeyiz ve aniden ortaya çıkan Türkiye'nin beka sorunu tartışmalarıyla karşı karşıyayız. Nereden çıktı bu? Sahiden anlaşılır bir şey değil çünkü bu, belediye başkanları seçimi. Ben söyleyeyim nereden çıktı; seçim kazanma tecrübesi olan iktidar partisi yetkilileri bu defa işleri zor, biliyorlar. Kendileri de yerel seçimle geldikleri için bu konuda tecrübeye sahipler. Her kesimden vatandaş o kadar sıkılmış ve bunalmış durumda ki bir çare ve değişim arıyor, bunun da farkındalar. Ekmek arıyor çocuğunun önüne koyacak, siz bu defa da beka koydunuz, ısıtılmaya hazır bir tencereyle. Tencereniz boş değil, dolu, dolu da içinde aş yok, aşı olanın da huzuru yok. Şimdi Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in tarihe mal olan sözlerinden birisi geliyor bu durumda aklıma "Tencerenin düşüremeyeceği hükûmet yoktur." Koca şanlı tarihimizde nice sultanlar, nice iktidarlar geldi geçti, memleketin bekasını belediye başkanları üzerinden tartışan olmadı; bunu aziz milletimiz de biliyor. Kaldı ki, ne olacak yani, bizim gösterdiğimiz adaylar belediye başkanı olduğu zaman bu ülkeyi satacaklar mı?
Ben Isparta'dan bahsedeyim, Isparta'da bizim belediye başkanı adayımız on yıldır baro başkanı. Adalet dağıtan bir kurumun en üst seviyesinde, Isparta bu kadar güvenmiş kendisine.
Şimdi, milletimizin önünde sandık var, bir de on yedi senedir kendisini yöneten bir iktidar partisi ve onun belediye başkanı adayları var. Vatandaş, evinin önünde, sokağında, şehrinde ne gibi sorunlar var, mevcut belediyeler bunlara ne kadar çözüm üretmişler, bunlara bakacak. Bir de hemen en yakınındaki seçime gidecek, 24 Hazirana ve o seçimlerde neler vadetmişsiniz ve vadettiklerinizden neleri yapmışsınız buna bakacak. Sizin söz verdiklerinizden, bizim burada yapılsın dediğimiz, sizin de burada reddettiğiniz bütün kararlara ve her şeye bakacak ve karar verecek çünkü artık vatandaşın kendi geleceğine el koyma zamanı.
İşte, beka sorunu var dediğiniz yerde Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasının sahibi Türk milletidir. Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle kendisini oluşturan tüm fertleriyle yapar bunu, geçmişte de böyle yaptı, gelecekte de yapmaya devam edecek. Her daim olduğu gibi bugün de içeriden ve dışarıdan tehdit olduğunda birbirine kenetlenir, hainine de teröristine de meşhur dış mihraklarına da haddini bildirir. Nerede mi kenetlenir? Ay yıldızlı bayrağının altında kenetlenir. Nerede mi kenetlenir? Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin etrafında kenetlenir. Bu sizinle olmadı, bu hep vardı ve olacak ilelebet. Kimse başka hesaplar yapmasın. Kimse beka siyasetiyle bu milletin zekâsıyla alay etmesin ve vatanperverliği üzerinden de siyaset yapmaya kalkışmasın. Adaylarınız mı var, çıkacaklar milletin önüne, varsa projeleri onları söyleyecekler.
Memleketin hâline bakınız değerli arkadaşlar. Yüzde 20 enflasyon ve 4 milyon işsizlikle karşı karşıyayız, bu durumdayız. Yapmayın, başınıza iş alırsınız. Millî değerler üzerinden siyaset yaptığınız zaman önce Andımız'ı sorarız. Danıştay karar verdi okutulsun diye, neden "Okullarda okutulmasın." dediniz? Daha birkaç gün önce önünüze getirdik. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sorarız sonra da. Suriyelilere harcadığınız 35 milyar doları sorarız. Yetmedi, yılbaşında Taksim Meydanı'nda Türk Bayrağı altında değil de başka bayraklar altında yılbaşı kutlayanları sorarız. Başına çuval geçirilen askerlerimizden başlarız sormaya, savunma sanayimizin göz bebeği olan Tank Palet Fabrikasını, burada günlerce tartıştığımız hâlde, "Durun, yapmayın, yapmayın." dediğimiz hâlde nasıl verdiniz Katarlılara, bunu sorarız. "Beka" dediğiniz yerde devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğü olan bir Türkiye'den, her gün şehit cenazelerinin kalktığı, ekim ayında akşam saat altıda askerlerinin donarak öldüğü bir Türkiye'ye getirdiğiniz Türkiye'yi sorarız. Dedik ki onu da araştıralım, ona da "Yok." dediniz ve 15 Temmuz hain darbe girişimi, masum insanların katledildiği alçak darbe.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) - Burada, bu kürsüde ve her yerde, FETÖ araştırma komisyonu kuralım dedik defalarca, reddettiniz. Niye? Bunu sorarız.
Bakınız, arkadaşlar, gençlerimiz, en fazla onlar umutsuz, kaygı imparatorluğu hâline gelen bu güzel ülkemizde. Hayalleri çalındı çünkü "Araştırılmasın." dediğiniz örgütlerin elindeki sınav sistemlerinde. Çağ atlayacaktık ya hani, yoksullukta çağ atlamakla kalmadık, üniversite öğrencilerinin gelecek hayallerini de sona erdirdik. Nasıl mı? Hemen bazı rakamlar vereyim: Yükseköğrenimde 8 milyon öğrenci var. Geçim sıkıntısı nedeniyle beş yılda 1 milyon öğrenci okulu dondurmuş veya bırakmış, hâlen 1 milyon üniversite öğrencimiz de işsiz.
Aile Bakanlığının internet sitesinden kaldırdığı 2013 yılı Sosyal Bülteni'nde yoksul sayısı 30,5 milyon. Artık söylemekten yorulduk, bir devlet vergiyle büyümez; üretimle büyür, icraatla büyür, sanayiyle büyür, tarımla büyür, teknolojiyle büyür, eğitimle büyür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Çok kısa süre rica edebilir miyim, cümlemi bağlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki, tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) - Ne acıdır ki domates satarak fabrika kuran ülkeden, fabrika satarak domates ithal eden bir ülkeye dönen ülkemizde beka sorunu olduğu doğrudur, doğrudur da bu sorunun nedeni Türkiye'nin yönetilememesidir. Yunus Emre ne güzel demiş: "Bir bahçeye giremezsen durup seyran eyleme, bir gönül yapamazsan yıkıp viran eyleme."
Sizlere saygılarımı sunmadan önce, az önceki hatibin Sayın Demirel'den bahsettiği ve "Kürt realitesini tanıyoruz." sözü üzerine bir cümle etmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in böyle bir kaderi vardır, canları isteyince insanlar onu referans alırlar, istemeyince alır, suçlarlar. Ben Sayın Demirel'in yanındaydım, bire bir, o gece de nöbetçiydim kendisinin yanında, sabaha kadar. Apo'nun getirilip, teröristbaşının getirilip hapse konulmasını sağlayan kişidir. 2000 yılında Cumhurbaşkanlığı görevini bıraktığı zaman bu ülkede terör sıfıra yakındı. O günleri hatırlatmak istiyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)