| Konu: | Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 17.01.2019 |
AHMET ERBAŞ (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 40 sıra sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yıllardır milletimizi güldüren, düşündüren, duygulandıran, kalplerimize insani ve millî değerlerimizi nakış nakış işleyen emektar sinema ve tiyatro sanatçılarının, ömürlerinin son dönemlerinde maddi yokluklar içerisinde bakımevleri, kimsesizler yurtları ve hastane köşelerinde sıkıntılı günler geçirmeleri, milletimizin vicdanını derinden yaralamaktaydı. Teklifle, bu değerlerimiz yaşarken sanatçı desteğinin verilmesinin önünün açılması son derece memnuniyet vericidir.
Ülkemizde sinema ve dizi sektörü büyük bir gelişme göstererek endüstri olma yolunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Elimizdeki verilere göre, Türkiye bu alanda Avrupa 2'ncisidir. Burada öncelikli problem, sektörün temel taşı olarak kabul edilen film ve dizi yapımcılarının emek ve haklarının âdeta gasbedilmesi konusudur. Salon işletmecilerinin sinema biletlerini patlamış mısır ve içeceklerle promosyon şeklinde yüksek fiyatlara satması ve bu promosyon içerisinde filme kesilen fiyatları düşük göstermesi nedeniyle salon işletmecisi yüksek miktarda kazanç sağlarken yapımcıların eline komik meblağlar kalmaktadır. Sanat, patates cipsi ve patlamış mısırdan değersiz olmamalıdır. İnsanların bu salonlara patlamış mısır ve patates cipsi gibi sağlıksız besinleri yemek için gelmediğini, film seyretmek için geldiğini bir kere daha hatırlatmak lazım.
Sektörün diğer önemli bir sorunu ise tekelleşme sorunudur. Elimizdeki verilere göre, Türkiye'deki sinema salonlarının yüzde 33'ü ve toplam pazar payının yüzde 44'ü sadece bir gruba aittir. Endüstrileşme yolunda olan sektörde tekelleşmeye müsaade edilmemelidir; yapımcı, birkaç salon işletmecisi grubun insafına bırakılmamalıdır. Yapılacak olan bu düzenlemede bu konuya özellikle dikkat edilmelidir.
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 8'inci maddesiyle reklam, fragman, film arası gibi hususlara düzenleme getirilmektedir. Geç kalınmış olsa da bu önemli bir adımdır ve bunu destekliyoruz. Çünkü son zamanlarda, dizi başlarken ve ara verildiğinde gerçekleşen uzun reklam sürelerinin artık sinema salonlarında uygulandığı dikkati çekmektedir.
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; sinema ve dizi sektörüyle ilgili yasal bir düzenleme yapılırken sektörün mutfağında olan, emeğiyle asıl üretimi yapan isimsiz çalışanların da sorunlarını gündeme taşımak istiyorum. Setlerde çalışan oyuncu, yönetmen, sesçi, ışıkçı, kostümcü, kameraman, çaycı gibi set işçileri oldukça elverişsiz ve zor şartlarda çalışmakta, emeklerinin karşılığını çoğu zaman alamamakta, birçoğunun sigortası olmamakta, mesai kavramı gözetmeksizin çalışılmakta. Gerçekten ağır şartlarda çalışan bu kardeşlerimizin kendi çalışma şartları için yüce Meclisten dört gözle bir yasa bekledikleri aşikârdır.
Öyle tahmin ediyorum ki ülkemizdeki dizi bölümlerinin süresiyle dünya rekoru kırmaktayız doksan dakikayla. Herhâlde bizden başka bu kadar uzun dizi yapan ülke yoktur. Nereden bakarsak bakalım, hazırlık süresi bir yıl süren bir film ile haftalık bir dizi neredeyse aynı sürede yapılmaktadır. Bu, insafa sığmamaktadır. Buradan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkililerine sesleniyorum: Lütfen, bunu insani süre olan kırk beş dakikayla sınırlandıralım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; teklifin 9'uncu maddesinde, ihtiyaç duyulan illerde Bakanlıkça film çekim koordinasyon merkezleri oluşturulacağı hüküm altına alınmaktadır. Buradan, Sayın Kültür ve Turizm Bakanımıza seslenmek istiyorum: Bu koordinasyon merkezlerinin birinin de Kütahya'da kurulması gerektiğine inanıyorum. Yer altı ve yer üstü zenginlikleri, çok özel doğa güzellikleri, ormanları, su kaynakları, tarihî zenginlikleri Kütahya'mızı oldukça ideal bir film platosu hâline getirmiştir. Eşsiz güzellikteki Murat Dağı'mız, Domaniç ve Simav ilçeleri, ormanlarımız ve doğal güzelliklerimiz, şehrin neredeyse her köşesine, her ilçesine dağılmış tarihî yapılarımızla Kütahya bir doğal cazibe merkezi hâline gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Erbaş, devam edin.
AHMET ERBAŞ (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; milletimizin kalbinde derin izler bırakarak aramızdan ayrılan Münir Özkulları, Adile Naşitleri, Kemal Sunalları, Barış Mançoları, Cem Karacaları, Nejat Uygurları, Memduh Ünleri, Neşet Ertaşları, Ayhan Işıkları, Hulusi Kentmenleri, Müslüm Gürsesleri, Sadri Alışıkları, Erol Günaydınları geri getirmemiz artık mümkün değil. Bu değerlerimize zamanında devlet olarak gerekli desteği yeterince veremedik. Bu sanatçılarımızın büyük bir çoğunluğu ömrünün son yıllarını yokluk ve sıkıntı içinde geçirdiler. Artık onların adlarını yaşatmak dışında yapabileceğimiz pek bir şey yok. Hiç değilse gelin, bugün yetişmiş ve yetişmekte olan sanatçılarımıza gerek tanıtım desteği, gerekse maddi destek gibi katkılar sağlayıp önlerini açalım. Türkan Şoray, Fatma Girik, Çetin Tekindor, Ayşen Gruda, Şener Şen, Selda Alkor, Haluk Bilginer, Yıldız Kenter, Necati Şaşmaz, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Erdal Özyağcılar, Behzat Uygur, Ata Demirer, Tomris İncer, Zerrin Sümer, Ayla Algan, Işıl Yücesoy...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Erbaş.
AHMET ERBAŞ (Devamla) - ...Meral Çetinkaya, Kenan İmirzalıoğlu, Cem Kılıç, Ali Mert Yavuzcan, Tuluyhan Uğurlu, Şefika Kutluer, Ahmet Şafak, Ali Kınık ve Âşık Sefai gibi sanatçılarımızın lütfen yaşarken kıymetlerini bilelim. Bu sanatçılarımıza gerekli destekleri zamanında vererek isimlerini ve onurlu bir hayat yaşamalarını sağlayacak her türlü imkânı sağlayalım.
Bu bağlamda, Sayın Kültür Bakanımıza ve Sayın Cumhurbaşkanımıza buradan seslenmek istiyorum: "Baş koymuşum Türkiye'min yoluna/ Irmağının akışına ölürüm Türkiye'm." diyerek yüreğimizin bam teline dokunan Mustafa Yıldızdoğan gibi bu asrın ozanına devlet sanatçılığı yakışmaz mı diye sorarak hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, hayırlı sabahlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Erbaş.