| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 17.01.2019 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
1'inci maddede, evde üretim yapan kadınlara dönük, Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılması öngörülen düzenleme olumlu gibi gözükse de eleştirilecek yönleri var. Ülkemizde krizin ve işsizliğin en çok vurduğu kesimlerin başında kadınlar var. Kadın istihdamındaki sıkıntıların, toplumsal cinsiyet koşullarını göz ardı eden bir düzenlemeyle geçiştirilmesini doğru bulmuyoruz. Kadın istihdamı bu şekilde ele alınmaz. Kadın istihdamı ve kadın emeğinin, yalnızca evde havlu, çarşaf, çeyiz eşyası üretimine indirgenmesi son derece yanlıştır. Bu, cinsiyetçi bir yaklaşımdır. Siyasette kadını araç olarak görmek ve onlarla ev ev oy toplamak değildir kadına verilecek önem.
Kadınlara hak ettikleri önemi, devlet olarak, devleti yöneten sizler vereceksiniz. Bunun için de önce kadınlara istihdam sağlayacaksınız. Bugün 10 kadından 7'si işsiz maalesef bizim ülkemizde. TÜİK'in resmî verilerine göre, her 10 kadından yalnızca 3'ü çalışıyor ve bunların yarıya yakını da kayıt dışı. İŞKUR'un verilerine göre, 2017'de 1 milyon 275 bin, 2018'de 1 milyon 663 bin kayıtlı kadın işsiz var. Şimdi, tüm veriler, işsizliğin en çok kadınları etkilediğini ve kadınların, bütün işsizlik türlerinde erkeklerden daha fazla işsiz kaldığını göstermekte. Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğin azaltılması için iş gücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son vermek gerekiyor. Evinde, çocuğu üşümesin diye kendine ekmek parası kazanan kadının alacağı ekmeğe kadar uzandıysa elleriniz, hep beraber uçurumun dibine doğru gidiyoruz demektir; çok üzgünüm.
"İşsizlik" demişken TÜİK'in ekim ayındaki işsizlik oranları da bu hafta açıklandı. Bu güzel ülkede işsizlik artık yüzde 11,6. Siz her fırsatta "Kriz yok." deyip vatandaşa sağladığınız iş imkânlarını anlatırken vatandaş kan ağlıyor, ağlamakla da kalmıyor, intihar notları koyuyor cebine ve intihara kalkışıyor, bazen de hayatını kaybediyor. Siz "yeni Türkiye" deyin, ben "sizden sonraki Türkiye" diyeyim. Siz geldiğinizde olan sorunlar aynen duruyor, bu da yetmiyor ve maalesef işsizlik yüzde 11,6'ya gelmiş vaziyette. Kayıtlı işsiz sayısı 501 bin arttı, 3 milyon 788 bin resmî rakamlara göre, gerçekte 6,5 milyon civarında ve genç nüfusta (15-24 yaş) da bu 3 puan arttı işsizlik oranı ve yüzde 22,3. Şimdi, on yedi yıllık iktidarınızda işte ülkeyi getirdiğiniz tablo bu. Şimdi 1 milyon üniversiteli işsizin olduğu bir tablo bu aynı zamanda ve onlar adına ben bu kürsüden sizlere soruyorum: Üniversite mezunu işsizlerin hâli ne olacak, ne olacak? İş arayan her 4 kişiden 1'i üniversite mezunu ve üniversite mezunu işsiz sayımız 2004'te 308 binken bugün 1 milyon 50 bin.
Hazine ve Maliye Bakanımız "2018 yılı enflasyon hedeflerini tutturduk." diyor, "Yıllık enflasyon yüzde 20,8 olacaktı; 20,3." diye de hatta bundan memnuniyet ifade ediyor. Şimdi, danışmanları kendisine galiba bilgi vermediler, ben burada yardımcı olmak istiyorum, belki faydası olabilir. Bizde 20,3 hani; bu, gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde enflasyondan memnuniyet yüzde 1,4-3,8 arasında olduğu zaman oluyor. Sadece Arjantin'de yüzde 48 ki o da IMF'nin kapısına dayanmış vaziyette, batmış ve IMF'ye sığınmış. Şimdi, zaten bizdeki ekonomistlere göre yüzde 29 civarında enflasyonumuz da dünyanın en kötü enflasyonu olmaya giden bir durumdayken bununla nasıl övünülür, ben bilemem. Benim bildiğim, halkımızın artık bunlara karnı tok çünkü halkın karnı aç, ekmek istiyor.
Neden bu kadar kötüleşti bu tablo, biliyor musunuz? Çünkü Türkiye'de sermaye güvencesi, hukukun üstünlüğü ve düşünce özgürlüğü yok. Bunu siz yaptınız. Şu an ekonomide yaşadığımız bu kriz 1994 ve 2001 krizine benzemiyor. O zaman sabit kurda devalüasyon yapılmıştı, alınan önlemlerle, bir yıl sonra büyüme başlamıştı ülkede. Şimdi bu reel sektörde borç ödeme krizi olduğu için Türkiye'de ağır bir borçlanma var ve yüksek faizle bulabileceğiniz borç olacak bu da, eğer bulabiliyorsanız. Görünen köy kılavuz istemez değerli arkadaşlar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Cesur, tamamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) - Teşekkür ederim.
...31 Marttan sonra, bu gidişatla tarihimizin en ağır ve zorlu kemer sıkma programı ve acı reçetenin de millete ödetilmesine doğru gidiliyor ne yazık ki. Bu harcama furyasıyla da ekonomik krizin ateşine de benzin döküyorsunuz, bu da benden söylemesi.
TEKEL'in satışı, TELSİM'in satışı, PETKİM'in satışı, limanların satışı, madenlerin satışı, TÜRKTELEKOM'un satışı, orman arazilerinin satışı, kâğıt fabrikalarının satışı, şeker fabrikalarının satışı, tank palet fabrikasının satışı ses getirmiyor.
Değerli arkadaşlar, ne oldu millî değerlerimize? Tank palet fabrikası demek, savunma sanayimiz demek, o da millî savunma sanayimizin göz bebeği demek, göz bebeği. 25 kuruşluk poşetten alacağınız 15 kuruşa muhtaç ettiğiniz Türkiye'de biz bunları önemsiyoruz. Bunlar ülkemizin atardamarları ve biz önemsiyoruz. Önemsemekle de kalmıyoruz, biz bunların sahibiyiz.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Cesur.