GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:46
Tarih:16.01.2019

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

37 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 54'üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum.

71 maddelik yasa teklifinin torba yasa olması, uygulama usul ve üslubunun yasalarımızın sistematiğini bozduğu ve hukuk devleti ilkelerini zedelediği şahsım ve birçok hatip tarafından dile getirilmişti, tekrar etmeye gerek görmüyorum.

Anayasa Mahkemesi kararlarında, hukuk devleti olmanın gereği, adaletli hukuk düzeninin kurulması ve bunun sürdürülmesi olup bu bağlamda devlet yönetiminde keyfîliğin değil, hukuk kurallarının egemen olmasıdır. Oysa tartışılan 71 maddelik bu torba yasanın en sakıncalı yanı da AİHM kararlarında tanımlanan hukuk kurallarının egemen olması yerine, aksine, keyfîliğin yaygın hâle gelmesidir ki işte asıl sorunlu olan husus budur. Bütün bunlar zorluklarla ilerlediğimiz hukuk devleti yolculuğumuza nokta koyan, yoldan çıktığımızı gösteren belirtilerdir.

Yasa teklifinde bazı durumlarda vergi muafiyet sınırının yüzde 0'dan yüzde 100'e kadar indirilme ve çıkarılma yetkisi Sayın Cumhurbaşkanına verilerek insanların kaderi Cumhurbaşkanının insafına bırakılıyor. Kamu İhale Yasası Cumhurbaşkanının tasarruf alanına giren konularda yine ihalesiz satın alma yapılabilmesi için bir kere daha değiştiriliyor. Tam da yerel seçimler yaklaşırken belediyelere yardım ödeneği adı altında, belediyelerin talebi üzerine Cumhurbaşkanı dilediği gibi kaynak aktarmaya yetkili kılınıyor. Seçimler yaklaşırken bunun ne anlama geldiği herhâlde açıklamaya muhtaç değildir.

Rahmetli Özal da yerel seçimlerden önce başka partilere oy verirseniz belediye başkanının elini kolunu bağlarım mesajını vermişti ama halk da kendi ili Malatya dışında tüm il belediyelerinde muhalefetin kazanmasını sağlamıştı. Yani etik ve hukuk dışı zorlamalar karşısında bizim halkımız ne kadar mülayim olsa da tümüyle tepkisiz olmadığını göstermişti. Rahmetli Özal "Halk kantarın topuzunu kaçırdı." demişti, aslında halk kantarın topuzunu kaçırmamıştı, hukuk ve etik dışı eylem ve söylemlerle iktidar kantarın topuzunu kaçırmıştı, halk da bunun yol olmasını oylarıyla önlemişti.

Bugün geldiğimiz noktada Sayın Cumhurbaşkanı Meclis Başkanına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmasını ve Meclis Başkanlığından istifasına gerek olmadığını söylüyor. Sayın Meclis Başkanı "Hukukun olduğu yerde etik olmaz, istifaya gerek yok." diyebiliyor ve Anayasa'nın 4'üncü maddesinin açık hükmüne rağmen Yüksek Seçim Kurulu ise sessiz kalabiliyor. Bütün bu olana bitene ne söylenebilir, kimi kime şikâyet edebiliriz, bilmiyorum ama Anayasa'ya, hukuka ve etik kurallara uymayanlar devleti ve Meclis iradesini temsil makamında olan ve tarafsızlık yemini etmiş kişilerse bize sadece bu kürsüden bu çarpıklığı dile getirmek yolu kalıyor.

Sayın Meclis Başkanına sesleniyorum: Lütfen, Meclis Başkanlığı görevinden istifa ediniz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)