| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 16.01.2019 |
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 37 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 51'inci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi yeniden saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce başka bir madde hakkında söz aldığım zaman da değindiğim gibi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Dışişleri Bakanlığı teşkilatını değiştiren önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerin belki de en dikkat çekeni herhangi bir kurumda beş yıllık devlet memurluğu yapan bir görevlinin Dışişleri Bakanlığında dış politikaya yön veren birimlerin başına büyükelçi olarak atanabilecek olmasıdır. Dışişleri Bakanlığı artık, Türkiye'nin dış politikasını yapıcı değil, uygulayıcı bir kurum hâline dönüştürülmüştür. Dışişlerini uzmanlık gerektiren bir meslek grubu olarak görmeyen yönetim anlayışı köklü bir geleneği de sona erdirmiştir. Tek adam yönetimi yasa, torba yasa ve yönetmelik değişikliğiyle hatta şu anda da Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kamu alanını kendi siyasal ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmektedir. İktidar, kamu personel rejimini kendi siyasal ideolojik hedefleri doğrultusunda düzenlemektedir ve bunu düzenlerken devletin geleceğini hiçe saymaktadır. Dışarıdan atamalar konusu kadrolaşma faaliyetlerinin Dışişleri Bakanlığı teşkilatına kadar uzanan halkasıdır.
Değerli milletvekilleri, torba yasanın kabul edilen 12'nci maddesi de büyük riskler içermektedir. Kabul edilmiş olsa da kayıtlara geçmesi adına endişelerimi dile getirmek isterim. 12'nci madde aynen şöyle diyor:
"5/5/1969 tarihli ve 1173 sayılı Milletlerarası Münasebetlerin Yürütülmesi ve Koordinasyonu Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Cumhurbaşkanı tarafından, dış ülkelerde veya uluslararası kuruluşlar nezdinde büyükelçi gibi akredite edilmeksizin, büyükelçi unvanı verilerek özel bir misyonla görevlendirilenlerin büyükelçilik unvanı Cumhurbaşkanınca geri alınmadığı müddetçe devam eder."
Maddenin gerekçesinde "Cumhurbaşkanı tarafından dış ülkelerde veya uluslararası kuruluşlar nezdinde büyükelçi gibi akredite edilmeksizin özel bir misyonla görevlendirilenlerin büyükelçilik unvanının Cumhurbaşkanınca geri alınmadığı müddetçe devam edeceği öngörülmektedir." açıklamasına da yer verilmiş. Söz konusu maddenin aniden Komisyon gündemine taşınarak yasalaştırılmak istenmesinin nedenini ben anlayamadım, benim gibi birçok kişi de anlayamadı. Söz konusu maddenin kapsamına girenlerin kimler olduğu konusundaki sorularımız da yanıtsız kaldı. Söz konusu değişikliğin nedeni konusunda yöneltilen ısrarlı sorularımıza da tatminkâr cevaplar alamadık. Bu maddede, öncelikle "Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilenler" ifadesi açık değildir dolayısıyla Cumhurbaşkanı kimi isterse onu büyükelçi olarak görevlendirebilir anlamı çıkmaktadır. "Özel bir misyon" ifadesindeki "misyon" da tanımlanmamıştır. Cumhurbaşkanı tarafından verilen büyükelçilik unvanı, kanun hükmünde kararnameyle yapılan değişiklikte kişinin görevi süresince geçerliydi fakat bugün bu maddeye göre Cumhurbaşkanı tarafından verilen büyükelçilik unvanı yine sadece Cumhurbaşkanı tarafından geri alınabilmektedir, başka bir ifadeyle, kişinin ilgili görevi bitse bile büyükelçilik unvanı devam edecektir. Bu durumda, istediği kişiyi özel misyonla görevlendirerek büyükelçi yapan Cumhurbaşkanı, bu unvanı isterse geri alabilecek ya da kişinin tüm yaşamı boyunca onun bu unvanı korumasını sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce şunun altını çizmek isterim: Burada tarifi ve tanımı yapılan görev bir büyükelçilik görevi değildir, burada tarif edilen bir özel temsil görevidir dolayısıyla görevi yerine getirecek kişiye de "özel temsilci" denir. Bir özel temsilcinin de mutlaka "büyükelçi" unvanına sahip olması gerekmez. Bu durumda şu sonuçlar çıkarılır: Büyükelçilik makamı bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ucuzlatılmaktadır. "Büyükelçilik" unvanının Cumhurbaşkanı tarafından dağıtılan bir hediye olduğu algısı güçlendirilmektedir. Türkiye'nin itibarına ve dış politikaya bir kez daha niteliksel bir zarar verilmektedir. Dışişleri Bakanlığı hiçe sayılmaktadır. Cumhurbaşkanının dış politika yapım süreçlerinde kurduğu otoriter düzen derinleşmektedir.
Değerli milletvekilleri, 51'nci maddeyi daha önce de dile getirdiğim torba yasa uygulaması nedeniyle kabul etmediğimizi belirtiyor, yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)