GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:15.01.2019

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 41'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ben özellikle yurt dışı müteahhitlik hizmetleri üzerinde durmak istiyorum. Bugün özellikle sigortayla ilgili kanunları görüşüyoruz. Bugün, yurt dışında çalışan işçilerimiz sağlık hizmetlerinden istifade etmelerine rağmen, yurt dışında çalıştıkları süre sigortalılık süresinden sayılmıyor. Hâlbuki biz istiyoruz ki mümkün olduğunca... Müteahhitlik hizmetleri konusunda Türkiye hakikaten çok önemli bir yere sahip; ilk 50 firma içinde Türk şirketleri var, ilk 200 firma içinde Türk şirketleri var. Dünyanın 180 ülkesinde de iş adamlarımız müteahhitlik hizmeti yapıyorlar, buna benzer faaliyetlerde bulunuyorlar ama maalesef, bunların Türkiye'den götürdükleri elemanların çalıştığı gün sayısı sigortalılık gününden sayılmıyor. İnşallah, bu kanun kapsamında -yine bu kürsülerden hep söylüyoruz- siz verin, biz imzalayalım ama yurt dışında çalıştıkları günler de en azından sigortalılık gününden sayılsın.

İkincisi: Yurt dışına çıkan firmalarımızın daha birinci günden başvurdukları yerler, ticaret ataşelikleri. Bugün, dünyadaki yani 180 ülke içerisindeki ticaret ataşeliklerimizin önemli bir kısmı maalesef boş yani oralarda bizim ticaret ataşemiz bile maalesef yok. Buradan uyarıyoruz, bir an önce bu boşlukları dolduralım. Unutmayalım ki bugün Çin, dünya ekonomisine yön veren ülkelerin başında geliyor. Size şöyle ifade edebilirim: Çin'in ticaret ataşeliklerinde çalışan eleman sayısı, konsolosluklarında çalışan eleman sayısından daha fazla. Yani hiç kimse durduğu yerde bir yerlere gelmiyor. Dolayısıyla bizim ticaret ataşeliklerimiz, aynı zamanda iş adamlarımızın randevularını almak zorunda; aynı şekilde bağlantılarına, otel bağlantılarına, iş ilişkilerine hukuki yardımları, destekleri vermediği sürece bizim umduğumuz yerlere gelmemiz mümkün değil.

Yine bu çerçevede, özellikle yurt dışında iş yaparken firmalarımız, daha işi aldığı andan itibaren, burada Ekonomi Bakanlığına bir dilekçeyle işi aldığını zaten beyan ediyor. Bu işi yapma esnasında, özellikle tahsilat aşamasında, bu ülkelerdeki -bizim daha fazla iş yaptığımız ülkeler üçüncü dünya ülkeleri- tahsilatlarında çok ciddi problemler yaşıyor, bu aşamada devleti yanında görmek istiyor yani bu tahsilatları yaparken tahsilatlarda çok ciddi zorluklar yaşıyoruz. Özellikle onların yerel para birimiyle iş yapan firmalar konvertasyonlarda çok ciddi problemler yaşıyor; serbest piyasa kuru farklı, banka kurları farklı, paraların ülkemize transferinde çok ciddi problemleri var. İşte tam burada Ekonomi Bakanlığımızı, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinden sorumlu bakan yardımcılarımızı, biz, yanımızda görmek istiyoruz.

Bunun yanı sıra, özellikle yurt dışında iş yaparken firmalar, kendi kredileriyle bu ülkelere gidiyor yani diyelim ki Fransız firmaları kendi kredileriyle, kendi şirketleriyle gidiyor, o ülkeye kredi açtığı için o ülkeden iş alma şansları yüksek ama bizim iş adamlarımız, iman kuvvetiyle gidiyor "Ver elini." diyor, nasıl helalleşebilirse,hangi şartlarda iş alabilirse bu şartlarda iş almaya çalışıyor. Dolayısıyla bu şartlar altında rekabet mümkün mü? Tabii ki mümkün değil. Dolayısıyla bizim Eximbank'ı buradan ben tekrar uyarıyorum: Bu yurt dışı müteahhitlik hizmetleri konusunda -şart değil- üretimde de, imalatta da bu kredileri kullandırdığı ülkelere en azından Türk firmalarıyla beraber çalışma şartını getirsin. Bugün, ülkemizde de belli projeler, özellikle büyük projeler yapılırken -Marmaray da buna dâhil- hep yabancı firmaları görürsünüz. Nedir? "Eğer biz bu ülkenin kredisini veriyorsak, bu projenin kredisini veriyorsak bizim firmalarımızla çalışacaksınız." şartı var. Aynı şekilde, Eximbank da yurt dışına açtığı kredilerde bizim ülke müteahhitlerimizle, ülke iş adamlarımızla yapma şartını getirmesinde çok büyük fayda var.

İkincisi, bu hizmetlerden elde edilen, özelikle, hak edişleri... Mesela, Türkiye'de yapılan işlerde firmalar hak edişlerini bankalara temlik ederek finansal sıkıntılarını bir miktar giderebiliyorlar ama yurt dışında böyle değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Yaşar.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

Firmaların alacakları var, hep kendi sorunlarını kendileri çözmeye çalışıyor. Artık bizim Türk bankalarının bütün civar ülkelerde şubeleri var; devlet burada da araya girip bu şubeler marifetiyle Türk iş adamlarının alacaklarını bir şekilde garanti altına alıp, temlik edip bunların da finansal sorunlarını gidermeli. Yani bu, üç ayaklı bir sistem. Devlet, vatandaşının yanında olmadığı sürece bu üçüncü ülkelerde çok ciddi sorunlar yaşıyoruz.

Yurt dışına çok sık gidip gelen biri olarak şunu söyleyebilirim: İnanın, şu an hapishanelerde bile bir sürü Türk var. Yani konsolosluk akşama kadar bunlarla uğraşıyor. Yani bu işi Ekonomi Bakanlığı kapsamında baştan aşağıya yeniden bir gözden geçirmek lazım. İş adamlarımızı dünyanın dört bir tarafına gönderirken yanlarında olduğumuzu hissettirmemiz lazım. Bugün, ülkemizin bundan daha önemli bir şeye ihtiyacı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bağlayın sözlerinizi.

Buyurun.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Biz diyoruz ki: Türkiye'nin kaynakları ortada yani sağdan, soldan LIBOR+1'di, 5'ti, 3'tü diye para aramak yerine iş adamlarımız dünyanın dört bir tarafına gitsinler, devletimiz de onların yanında olsun, oradaki yapacağımız işlerle inanın, ithalat ve ihracat arasındaki farkı, açığı kapatmak daha mümkün olacaktır.

Buradan, iş adamlarımız her seferinde bu şikâyetleri dile getiriyorlar. Diyoruz ki: İnşallah, önümüzdeki dönemde ciddi işler alındı ama devlet yanında olursa kapasitesini 2 katına çıkaracağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yaşar.