| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 15.01.2019 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 39'uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisinin özellikle ağustos ayında yaşadığı kur şokundan sonra faizlerin yükselmesiyle, ihtiyaç sahibi yurttaşlarımızın bankaya gittiklerinde, yüksek faizle karşılaştıklarında kredi çekmekte zorluk yaşadığını hepimiz biliyoruz. Bireysel emeklilik sisteminde biriken paralar ise bir nevi zorda kalanların başvurdukları ilk yer oldu. Bildiğiniz gibi, bireysel kredi faizleri yükselince, otomatikman bankalara giden memurlarımız umdukları krediyi alamadıklarından, bu sefer BES'teki paralarını çekmeye başladılar. BES'ten ayrılanlar, sistemde bulundukları yıla göre devlet katkısının önemli bölümünden vazgeçtiler. Vatandaşlarımızın devlet katkısından, yatırımından vazgeçmesinin sebebi, hepinizin bildiği ama iktidarın bir türlü anlayamadığı ekonomik sıkıntılar.
Değerli milletvekilleri, BES'te 2018 Haziran sonuna kadar devam eden katılımcı sayısındaki artış trendi 2018 yılı Temmuz ayından itibaren tersine döndü, şimdiye kadar yaklaşık 6 milyon vatandaşımız BES'ten ayrıldı. Sektör yetkilileri kredi faizleri yüksek olduğu için nakdi biten vatandaşların bu yöntemi tercih ettiğini açıkladılar. Buradan tekrar söylüyorum, 6 milyon vatandaşımız BES'teki birikimlerini, devletin katkı payından vazgeçerek çektiler.
Kriz döneminde bireysel emeklilik tasarruflarında erime olduğunu belirten yetkililer, eylül ayından itibaren belirgin bir kaçış olduğuna dikkat çekti. Sistemden çıkanlar tasarruflarını ortalama bir, bir buçuk ay gibi bir sürede BES şirketinden geri alabildiği için, katılımcı fon tutarındaki erime ise ağustos ayından itibaren kendinde belirgin bir şekil gösterdi. Emeklilik Gözetim Merkezinin verilerine göre, yılın ilk yarısında sisteme 61.429 kişi katıldı, ilk altı ayda gelenlerden yüzde 132 kadar katılımcı dört ayda sistemden geri çıktı.
Kabul etmek gerekir ki otomatik katılım tüm dünyada başarılı örnekleri olan bir uygulama fakat 6 milyon kişinin kararıyla görüyoruz ki Türkiye'de bu başarılı olamadı. Nedeni çok açık ve çok basit, bildiğiniz gibi memurumuzun içinde bulunduğu sıkıntılar.
Değerli arkadaşlar, memurlarımızın sıkıntılarını çözemediğimiz sürece ekonomiye hayat vermemiz mümkün değil. Özellikle Anadolu'daki küçük vilayetlerimizin önemli bir kısmının memur gelirleriyle, asker gelirleriyle, öğrenci gelirleriyle geçindiğini düşünürseniz ekonominin önemli bir oranda bu gelirlerle döndüğünden hareketle memurlarımızın gelirlerindeki düşme otomatikman Anadolu'daki ekonomiyi de çok ciddi oranda etkiledi.
Diğer taraftan, çalışanların durumu zaten içler acısı. Mesela, Samsun'da Makromarket çalışanları her hafta düzenli eylem yapıyorlar, işlerine son verildi ve mücadelelerine devam ediyorlar. Aynı şekilde, Gümüşhane'de Karamustafa Deresi'nde çinko ve bakır işletmelerini yürüten fabrika üç aydır işçilerine maaş ödemiyor, o da işçileri kapının önüne koydu. Ama ne acı ki -KİT Komisyonunda bulunan arkadaşlar bilir- biz aynı şirkete Halk Bankasından 500 milyon lira kredi vermişiz ama bu şirket üç aydır çalışanlarının maaşını ödemiyor. Devlet, sigorta ve vergi borçlarını gayet iyi takip ediyor, buna hiç itirazımız yok. Müteahhitler ihaleye girecekleri zaman diyor ki: "Sigortadan ve vergiden 'Borcu yoktur.' yazısı getiremediğiniz sürece ihalelere giremezsiniz." İyi, peki, işçilerin ödenmeyen borçlarını neden devlet dikkate almıyor. O zaman, iş sahiplerine şunu da söylesin: "İşçiye borcu yoktur." yazısı da getirilsin. Hepinizin bildiği gibi, işçi alacakları öncelikli alacaklardır ama maalesef bugün, çatıya çıkanlar, kendini yakmaya çalışanlar; özellikle, özel sektördeki çalışanların gerçekten çok ciddi sıkıntıları var. Biz bugün işletmelerin kredilerini zaten son üç aydır, dört aydır ha bire yapılandırıyoruz. Özel sektörün borçlarını gerek KGF'yle veya değişik metotlarla ha bire ötelemeye, ertelemeye, yapılandırmaya çalışıyoruz; ben buna karşı değilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Hakikaten, son dönemde, devlet özellikle kredi kartlarıyla ilgili yeniden bir yapılandırmaya gidiyor, buna da karşı değiliz. Borçlar yapılandırılsın ama nereye kadar? Bu yapılandırılan borçlar nasıl ödenecek? Devletin bununla ilgili tedbirler alması lazım. Bunun da bir tane yolu var, ülkemizde üretimin desteklenmesi. Üretemediğiniz sürece faizle nereye kadar gideceğini hepimiz gördük.
Dolayısıyla, bundan sonra, özellikle, ben üretimin desteklenmesini buradan talep ediyorum. İşçilerin de bir hakkı ve hukuku olsun istiyorum. Hiç olmazsa devlet, özellikle, Samsun'da Makromarket çalışanları dâhil, Gümüşhane'de çinko ve bakır madeninde çalışanlar dâhil -bunlar da bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşları- bunların da hak ve hukukuna sahip çıksın diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yaşar.