| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 10.01.2019 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
22'nci madde görüşülürken Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesiyle ilgili görüşlerimi belirtmiştim ama bu süre yeterli değil; bu, böyle beş dakikayla veya on dakikayla geçiştirilecek bir konu değil fakat zaman yine kısıtlı, dolayısıyla tekrar bu konuya girip zamanımı boşa harcamak istemiyorum. Bu konuyla ilgili sadece şunu söylemek istiyorum: Eğer kurulacak olan bu kurum, bu konuyla ilgili şu anda var olan finansal istikrarla görevlendirilmiş, değişik veçhelerle, Merkez Bankası, BDDK, Hazine, SPK, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vesaireyle ilgili kurumların üstünde bir kuruluş ise gerçekten bir çatışma kültürü ortaya çıkartıyorsunuz ve içinden çıkılmaz bir sorunun tohumunu ekiyorsunuz; sizi uyarmış olayım. Eğer eşitse bile, onların üstünde değil de onlarla aynı düzlemde bir kurumsa bile, o zaman da söylediğim gibi, ekonomi yönetimi için elinizde enstrüman olması lazım, faiz politikası, kur politikası, vergi politikası, teşvikler politikası, düzenleme politikası. Şu anda bunlar mevcut kurumlar arasında dağıtılmış vaziyette, bu kurumun elinde, uygulayabileceği, uygulamaya koyabileceği herhangi bir ekonomi yönetim enstrümanı yok, olmayacak. Hangi kurumdan neyi alıp vereceksiniz, bu da sizin bileceğiniz bir iş.
Bunu söyledikten sonra ben 28'inci maddedeki Emlak Katılım Bankasıyla ilgili görüşlerimi belirtmek istiyorum. Daha önce bu katılım bankalarının adı "kâr-zarar hesabı" "kâr-zarar ortaklığı" idi. Faizsiz finansman, faizsiz bankacılık İslam âleminin geliştirdiği bir sistem değil, daha önce Batı'da HSBC Bank "İslami pencere" diye bir pencere açtı, Citibank bunun içerisine girdi, diğer yabancı bankalar da bunu geliştirdiler ve oradan Orta Doğu bölgesindeki, Müslüman, İslam âlemindeki sermayeyi kendi ülkelerine çekip yine İslam âlemine pazarlamanın bir aracı olarak kullandılar ve bugün, bu, hâlâ daha devam ediyor. Özellikle İngiltere dünya finans merkezinin önemli bir birimi, şu anda İngiltere Merkez Bankası nezdinde bir şeriat komitesi var; bu komite çerçevesinde İngiltere'de faizsiz veyahut da bizim tabirimizle katılım bankacılığı yürüyor. Onlar için, yapılan uygulama dine uygundur, değildir vesaire bence hiç önemli değil, onlar için önemli olan şey, bu yolla kendi ülkelerine nasıl sermaye çağrılabilir, nasıl sermaye getirilebilir ve dolayısıyla bu ekonomiye nasıl katkı sağlayabilir. Onlar için geçerli olan bu ama bizim durumumuzda bu biraz farklı. Laik ve sosyal bir hukuk devleti olan ülkemde bu tür kuruluşların olmasına benim şahsen hiçbir itirazım yok, yeter ki kamu düzeni açısından sıkıntı olmasın. Nasıl, İngiltere nerede sermaye varsa, ABD nerede sermaye varsa, kaynak varsa kendi ülkesine çekiyorsa, biz de bu bankalar aracılığıyla bu sermayeyi çekip ülke ekonomisine katkı sağlayabiliyorsak bunu yapalım, hiçbir itirazım yok, hiçbir engeli de yok.
Benim burada yalnız bir itirazım var, o itirazım da şu: Toplumda şöyle bir algı var; dinimizde faiz haram, dolayısıyla biz faizsiz bir düzen kurmak istiyoruz ama, maalesef, Türkiye'deki yerleşik düzen buna izin vermiyor ve dolayısıyla da bunun propagandası yapılıyor ve bu propaganda sonucunda bir siyasi rant ortaya çıkıyor.
Dolayısıyla, insanların, buradan da hareketle seçmenin oy kullanmasına benim herhangi bir söyleyecek sözüm de olamaz, onların tercihidir, ona da saygı duyarım ama şunu söylemeyi de boynumun borcu biliyorum yani bu faizsiz bankacılık finans konusunda benim gördüğüm şu: Ben faizli düzenin üniversitesinde okudum ve o sistemi iyi bildiğimi zannediyorum.
Burada gördüğüm şey şu: İslam ülkelerinde, eğer İslam ülkelerinin tarihsel olarak ilişkisi devletçi bir sistemle olduysa... Mesela komünist blokla ilişkili olan ülkelerden gelen insanlar genellikle İslam ekonomisi diye şunu tarif ediyorlar, diyorlar ki: "Marksizm artı Allah inancı, eşittir İslam ekonomisi." Böyle bir şey yok. Amerika'yla içli dışlı olan ülkelerden gelenler, bizim gibi ülkelerden gelenler de şunu söylüyorlar, diyorlar ki: "İslam ekonomisi vardır ve dolayısıyla İslam ekonomisi eşittir kapitalizm eksi faiz." Böyle bir şey yok, bu bir aldatmaca.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, bir dakika ilave ediyorum.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - İçinizde okuyan var mı bilmiyorum, Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirinde Bakara'nın 275'inci ayetiyle ilgili olarak 27 sayfa var. Hayrettin Karaman ve arkadaşlarının yaptığı 5 ciltlik tefsirde yine aynı ayetle ilgili olarak 13 sayfa var. Seyyid Kutub'un tefsirinde yine bir o kadar sayfa var. Ben bunları baştan sona okudum ve faizsiz düzenin nasıl olacağı... Ben Müslüman'ım ve buna da inanıyorum ama faizsiz düzenle ilgili bir fikir ortada yok. Sadece faizin haram olduğuna inanıyoruz, nokta. Öbür tarafı, kapitalist sistemi alıyoruz, ona kapitalistlerin kendi sistemlerini eleştirdiği şekilde bir kılıf uyduruyoruz ve bunun adına da "İslami finans" diyoruz.
Dediğim gibi, Emlak Katılım Bankasının kurulmasına veyahut da başka hiçbir şeye itirazımız yok, sermayeyi çeksin, gelsin ama buradan siyasi rant devşirmek yanlış ve bunu bilen de yok. Lütfen, bilmediğimizi de itiraf edelim. Günün birinde birisi çıkar da eğer bunu yapacak olursa bunun önünü de kesmeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, selamlamak için... Toparlayalım.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Sonuç olarak şunu söylüyorum: Yani biz şu anda bir değer yaratmıyoruz, var olan değerlerin içini boşaltıyoruz ve buradan da bir yere gideceğimiz yok. Bu da bizi nereye götürdü? Geldiğimiz nokta itibarıyla İslam âleminde -Türkiye de buna dâhil- kültürel hayat, düşünce hayatı Gobi Çölü'ne döndü, Büyük Sahra'dan da kötü.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)