GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:09.01.2019

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

37 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerinde konuşmak için grubum adına söz almış bulunuyorum.

Bu teklif, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 29'uncu maddesini yeniden düzenlemiştir, muafiyet maddesidir. Bu madde, Türk Hava Kurumu pilotları, kabin memurları ve özel uçuş ve dalış kurumlarıyla ilgili istisnayı kaldırıp buradaki grubu, Türk Hava Kurumu ve benzer kurumları aynı kanunun 23'üncü maddesine tabi kılmıştır. Nedir 23'üncü madde? 29'daki muafiyeti kaldırıp 23'üncü maddede yüzde 70'lik bir muafiyetle sınırlamıştır. Biraz önceki hatibin de Sayın Çelebi'nin belirttiği gibi, burada 30 bin kişiyi ilgilendiren, 345 milyonluk hazineye bir kaynak aktarıldığından söz edilmiştir. Oysa bu 30 bin kişinin daha önce müktesep hakkı olan hakları elinden alınmış, 23'üncü maddede yüzde 70'lik bir sınırlama getirilmiştir. Açlık sınırında olan asgari ücretten Türkiye'de vergi alınırken yüksek gelir seviyesindeki bu kişilerden vergi alınmaması ayrı bir garabet olmakla birlikte müktesep hakların da korunması hukuk devletinin bir gereği olmalıdır. Ama bu torba yasalarıyla artık hukuk devleti ilkelerini takip ettirebilme, hukuk devleti sayılma şansımız neredeyse kalmamıştır.

Diğer taraftan, 4'üncü maddede bu 23'üncü maddedeki değişiklik aynı zamanda yüzde 70'lik istisnayla kalmayıp, muafiyetle kalmayıp yüzde sıfırdan yüzde 100'e kadar Cumhurbaşkanının değiştirme yetkisi, böyle bir yetki verilmiştir. Bu, neredeyse kanuna aykırı yeniden bir vergi koymak ya da vergiyi kaldırmakla eş değerdir yani Anayasa'nın 73'üncü maddesine karşı bir duruştur.

Sonra, çok ilginç, bir Cumhurbaşkanı yüzde sıfırdan yüzde 100'e kadar vergi artırma ya da sıfırlama yetkisini kendisine niye alır? Yani bakanlıklar varken, bakanlık bürokratları varken bütün yetkileri kendisinde niye toplar? Batı'ya baktığımız zaman, hukuk devleti sayılan demokratik ülkelerde cumhurbaşkanları bisiklete biner, arkasında da kimse olmaz, koşturmaz ama Türkiye'de ise binlerce korumayla gezmek ve binlerce insana ulaşmaması için setler çekilmek zorundadır çünkü herkes vergisi, alacağı, iş hayatı, personel ihtiyacı varsa personeli, bir yere işçi koymak istiyorsa, adama iş bulmak istiyorsa Cumhurbaşkanın peşinde koşmak zorundadır. Oysa kurumlaşmış bir hukuk devletinde sistem işlediği için cumhurbaşkanın peşinde hak aramak için ya da iş bulmak için, kredi bulmak için insanlar koşuşturmaz.

Ben adaletsizliklerden bahsetmişken burada asıl söz etmek istediğim, belediye başkanlarının, belediye başkanlığı yapmış olup da emekli olan arkadaşlarımızın durumudur. Bir örnek vermek istiyorum. Sincan merkez eski Belediye Başkanımız Aziz Gürsoy, belediye başkanlığı yapmıştır, sigortalıdır, yedi bin iki yüz gün prim ödemiştir, yirmi beş yıl sigortalıdır ve 59 yaşındadır, aldığı emekli maaşı 1.762 liradır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Bir dakika ilave ediyorum.

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Onun muadili emekli olmuş, Emekli Sandığından emekli olmuş aynı durumdaki bir belediye başkanı ise 4.500 lira almaktadır. Yine bu belediye başkanlarımızın maaşları 1.400 liradan başlar 4.500 liraya kadar çıkar; BAĞ-KUR'lu emekliler, sigortalı emekliler ve Emekli Sandığından emeklilerin böyle bir farklılığı vardır. Bunun sebebi, sigortadan ve BAĞ-KUR'dan emekli olan belediye başkanlarımız makam tazminatı alamaz. Oysa makam tazminatı bir görev karşılığıdır, ne gün sayısıyla ilgisi vardır ne yılıyla ilgilidir. Sigortalı ya da BAĞ-KUR'lu emekli bir belediye başkanının 4.500 lira maaş alabilmesi için dokuz bin gün primi tamamlaması ya da 61 yaşına ulaşması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Toparlayın, buyurun.

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Oysa Emekli Sandığından emekli olmuş belediye başkanlarımız aynı haklara çok önce kavuşmakla birlikte diğerleri ancak 61 yaşında alabilmektedir bu görev tazminatını. Bu hukuksuzluktur, adaletsizliktir. Hani elinizdeki torbaya -birçok kanuna- bu torbaların içine birtakım teklifler atılırken gerçekten düzeltilmesi gereken önemli bir konudur, dikkat çekmek istedim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Subaşı.