GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:38
Tarih:20.12.2018

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin malumu olduğu üzere bugünlerde Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmaya başladı. Biliyorsunuz, Asgari Ücret Tespit Komisyonu 15 kişiden oluşuyor; 5 işçi temsilcisi, 5 işveren temsilcisi, 5 de devlet temsilcisi. Yani burada işçileri temsilen 5 kişi var ama karşılarında 10 kişi var. Buradan bunu çıkarmak lazım. Yani burada işçileri temsil eden TÜRK-İŞ'in, ne kadar gayret gösterirse göstersin, arzu ettiği sonucu alabilmesi mümkün görünmüyor.

Değerli milletvekilleri, zaman zaman AK PARTİ Grubundan yapılan açıklamalarda "Asgari ücret 2002'de şu kadardı, 2018'de şuraya kadar çıkardık. 2002'de şu kadar altın alınıyordu, şu kadar dolar alınıyordu, bugün şu kadar dolar alınıyor." gibi savunmalarını görüyoruz. Aslında, bu yaklaşım kaçak güreşme anlayışıdır. Şöyle kaçak güreşme: Sizin bir çıtanız var. Sizin çıtanız 2002 değil yani bundan on altı yıl öncesinin, on altı yıl evvelinin şartlarını kıstas olarak alıp bugün başarılı olduğunuzu iddia edemezsiniz. Bugün neyi baz alacaksınız? 2017'nin sonunda asgari ücret tespit edildiğinde 1.603 lirayla kaç dolar alındığını, bugün kaç dolar alındığını hesap edeceksiniz. Bu hesabı ben yaptım. Asgari ücret 1.603 lira olarak tespit edildiğinde dolar 3,76. Kaç dolar yapıyor? 426,32 dolar yapıyor. Bugün 1.603 lirayla kaç dolar alıyorsunuz? 300 dolar. Aradaki fark 126 dolardır.

RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Ne kadar ekmek, ne kadar yumurta, ne kadar peynir alındığına bakın. Doları ne yapacaksınız?

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Dolara bakacaksın, dolara. Dolara bakacaksınız Sayın Bakanım, dolara bakacaksın.

RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Vatandaş dolarla mı alışveriş yapıyor?

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Dolarla mukayese edeceğiz, siz onunla övünüyordunuz çünkü yumurtayla değil. Bu 681 lira yapıyor yani bugün asgari ücrete 680 lira zam yaparsanız 2018 Ocak ayındaki seviyeye çıkarmış oluyorsunuz. Daha doğrusu sizin getirdiğiniz seviyeyi, o çıtayı yakalamış oluyorsunuz. Ama yeter mi? Hayır, yetmez. TÜRK-İŞ ne diyor? "Enflasyon farkı istiyoruz ve refah payı istiyoruz." diyor. Çok doğru, 2018'in 1 Ocak tarihindeki 425 dolarlık çıtayı yakalayacaksınız, üzerine bir yıl içerisinde oluşan enflasyon farkını koyacaksınız ve refah payını ekleyeceksiniz, ondan sonra "Biz asgari ücreti ülke gerçekleriyle uygun bir hâle çıkardık." diyeceksiniz.

Şimdi, benim hemşehrim Ahmet Selçuk İlkan'ın güzel bir şiiri var: "Zamana yükleme bütün suçları / Yalnız zaman değil sen de değiştin / Hatırla mazide kalan yılları / Yalnız zaman değil sen de değiştin." Şimdi bunu niye okudum? 2003 yılının sonunda Sayın Başbakan -o zamanki Başbakan, şu anki Cumhurbaşkanımız- asgari ücretle ilgili şunu söylüyor, bakın, diyor ki: "İş adamlarının çocuklarının bir sabah kahvaltısı fiyatı, bunu 475 milyon yapalım." Böyle teklif getiriyor. Kaç lira oluyor? 303 lira oluyor o tarihte yani 2004 yılı asgari ücreti Sayın Başbakanın o tarihteki bu sözünün hilafına 303 lira oluyor.

Tabii, değerli milletvekilleri, bu "Sen de Değiştin" şiirini özellikle okudum, çok değiştiniz. Toplumdan, halktan, çok uzaktasınız. Tabii, Sayın Başbakan o tarihlerde geçmiş yıllardaki ideolojik yapısından, o İslamcı duruşundan hareketle diyordu ki: "Bir zengin çocuğunun bir sabah kahvaltısı fiyatı." Haklıydı ama geçen yıllar sizi o kadar değiştirdi ki artık halkı unuttunuz. Ne olduğunuzu, nereden geldiğinizi bugün hatırlamaz oldunuz. Yaptığımız bütün eleştirilere öyle bir cevap veriyorsunuz ki aslında inandığınızı da düşünmüyorum. Yani burada muhalefetin bunca eleştirisine kulak tıkayamazsınız çünkü mantıklı eleştiriler. Çünkü geçmişte savunduğunuz şeyleri şu anda muhalefet size söylüyor, "Halkı unutmayın." diyor ama halkı unuttunuz. Diyorsunuz ki: "Vatandaş bizi seçiyor.", birçok milletvekili bunu burada söyledi. Vatandaş seçer de bu aziz milletin tersi de çok pistir yani bu iznin ilanihaye bir izin olmadığını, bu onayın sürekli bir onay olmadığını yakında çok kötü şekilde anlayacaksınız. Halkı unuttunuz, çiftçiyi unuttunuz. Çiftçinin ne hâlde yaşadığından haberdar bile değilsiniz. Bir sürü eleştiri getiriyoruz bu noktada, kabul dahi etmiyorsunuz. Mesela yat sahiplerine indirimli mazot veriyorsunuz, "Kardeşim, bunu çiftçiye de verin, bunu nakliyeciye de verin." diyoruz, duymazdan geliyorsunuz, "Biz çiftçiyi kolluyoruz." diyorsunuz. Nasıl kolluyorsunuz? Çiftçi çok kızgın, sizlere çok kızgın. Kendinize gelin, değerli milletvekilleri, kendinize gelin, ayaklarınız yere bassın.

BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Ya, o senin görüşün!

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Elbette görüşümü söylüyorum ben, sizin görüşünüz olsaydı farklı düşünmezdik. Ama vatandaştan koparak bu ülkede çok daha fazla iktidar olmanız mümkün görünmüyor. Vatandaş sizi artık beğenmiyor. Vatandaş rahatsız. Belki endişe duyuyor sizin yüzünüze karşı sizi eleştirmekten ama size gereken cevabı demokratik yollarla mutlaka ama mutlaka verecektir. Memuru unuttunuz, emekliyi hiç aklınıza getirmediniz. Bakın, geçen de söyledim, paranın alım gücü hızla düştü, "Ya, benim 4+3,5 zam yaptığım memur, memur emeklisi nasıl geçiniyor?" diye düşünmediniz. Bakın, bu kadar yüksek enflasyona rağmen ocak ayında memur ve memur emeklisine yüzde 5 zam yapacaksınız. Enflasyon farkı ne kadar çıkar bilmiyorum, o zam değil zaten. İşçilere 2019 yılında 3,5+3,5 zam yapacaksınız. Şu anda gerçekleşen enflasyon eğer manipüle edilmezse önümüzdeki ay itibarıyla söylüyorum, 21,62. Ne yapacaksınız? Bu memurun, emeklinin, işçinin haziran ayından bu tarafa yaşadığı kaybı karşılayacak mısınız? Karşılamazsanız işte, vatandaştan kopmuşsunuz sözünü söylememizden daha tabii bir şey yok. Bu matematiksel bir hesap. Alım gücü düşen bir vatandaş kitlesi var, bir halk var, siz bu halkın nasıl geçindiğini düşünmüyorsunuz, hesap etmiyorsunuz ve tedbirini almıyorsunuz. Dolayısıyla bu bütçe elbette halkın bütçesi değil ama halk gereken cevabı verecek.

Geçen, burada sayın milletvekilimiz, Fahrettin Bey'di herhâlde, 400 bin esnafın kepenk kapattığını söyledi...

BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Açılanları da söyle.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - ...Sayın Maliye Bakanımız dedi ki: "100 bin kapanmış ama 200 bin de açılmış." Açılanlar var. Yani mantığa bak ya, devlet yönetimindeki mantığa bak, "200 bin açılmış." diyor; ölen ölür kalan sağlar bizimdir mantığı. Ya, arkadaş, bu 100 bin kişi neden dükkânını kapattı, neden işletmesinin kepengini indirmek zorunda kaldı? Bunun sebebini araştırıyor musunuz? Ülkeyi âdeta vergi cehennemine çevirdiğinizin ne zaman farkına varacaksınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Koncuk, bir dakika daha ilave edelim.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Her şeyde, çıkardığınız her kanunda gözünüz ve eliniz vatandaşın cebinde, memurun cebinde, emeklinin cebinde, çiftçinin cebinde, işçinin cebinde. Esnafın kazancını vergilendirmek derdindesiniz. Ne kadar buna tahammül edilebilir, bunu bilmiyorum.

Geçen Ardahan'a gittim, Ardahan ilini ziyaret ettim. Ardahan, biliyorsunuz, hayvan üretim merkezlerimizden bir tanesi. Söz verdiğim için burada dile getireyim. "11 bin TL değerindeki danamı 8 bin liraya satamıyorum, 8 bin liraya satamıyorum." diyor Ardahanlı. Diğer bölgelerdeki hayvan üreticilerinin de Ardahan'dan elbette farkı yok çünkü yemin torbası 85-90 lira olmuş. Onları desteklemek adına hiçbir tedbir bugüne kadar ortaya koymamışsınız.

Değerli milletvekilleri, resmî işsizlik 11,4'e çıkmış. Evinizde işsiz yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Buyurun Sayın Koncuk.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Sizin çocuklarınızın iş derdi yok, aş derdi yok ama memleketin gençleri yüzde 20'leri aşan bir işsizlik oranıyla karşı karşıya. Her evde bir işsiz var; eğitim fakültesi mezunları işsiz, iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunları -500 bin- işsiz, lise mezunları işsiz, meslek yüksekokulu mezunları işsiz, sağlık mezunları işsiz. Bu gençlikle nereye gidiyorsunuz ya? Kafayı yastığa koyduğunuz zaman rahat uyuyabiliyor musunuz? İstisnai kadrolarla birçok yandaşınızı devlet kademelerine memur yaptınız. Haram bu, bu kul hakkıdır. Memleketin çocukları KPSS'yi kazanacağım diye gece gündüz çalışacak, mülakat torpiliyle onları iş sahibi yapmayacaksınız ama kendi yandaşlarınızı istisnai kadroyla devlet kademelerine memur olarak alacaksınız.

HACI TURAN (Ankara) - Ne bağırıyorsun?

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Duyun diye bağırıyorum.

HACI TURAN (Ankara) - Niye bağırıyorsun?

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Duyun diye bağırıyorum, duyun, kulaklarınızı iyice açın diye bağırıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Bağırma!

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Duymuyorsunuz, duymuyorsunuz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından "CHP ile HDP alkışlıyor işte, bir halini gör." sesi)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Koncuk. Selamlayın Sayın Koncuk, süreniz bitiyor.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Şimdi, bu sözün çok çirkin bir söz. CHP, HDP'nin alkışlaması benim doğrularımı yanlış yapmaz. Kendinize gelin, kendinize. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Kimin, neyi alkışladığı önemli değil, kimin ne söylediği önemli, bunu idrak etmeye çalışın.

BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Hepsi yalan!

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Doğru, doğru.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Anlamaya çalışın. Halktan koptunuz diyorum, halkı unuttunuz diyorum. Ama kendinize gelmiyorsunuz. Çok değiştiniz, vatandaş da sizi inşallah değiştirecek diyorum.

Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)