GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:37
Tarih:19.12.2018

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi hakkında aleyhte söz almış bulunuyorum.

Maalesef benim konuşmam biraz öncekiler gibi lezzetli olmayacak ama gerçekçi olmaya çalışacağım. Bazen gerçekler acı ve lezzetsiz olabiliyor.

Bu maddenin (1)'inci fıkrasında, belediye, il özel idaresi ve bağlı kuruluşların faiz dâhil iç ve dış borç stok tutarı belli miktarları aşamaz denilmektedir. Bu borç stokuna, Cumhurbaşkanınca kabul edilen büyük tutarda mali kaynak gerektiren proje borçlanmaları da dâhil edilmiştir. İlk bakışta borçlanmaları önleyici bir madde olduğu için makul görünmektedir.

Yine de iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi, borçlanmalara sınır getirilmesi Hükûmetin on altı yıldır uyguladığı sınırsız borçlanma politikasından vazgeçtiği anlamına geliyor. Bir anlamda kendi yaptıklarının hatalı sonuçlarını gördüklerinin ikrarıdır.

İkinci nokta ise ülkede büyük kaynak gerektiren projelerin Cumhurbaşkanınca kabul edilmesinin ifade edilmesiyle karar alma mekanizmalarının tek adama bağlanmış olmasının tescil edilmesidir. Aynı zamanda bir siyasi partinin Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanının bu yetkilerini, özellikle yerel seçimler arifesinde olduğumuz bugünlerde hangi belediyeler lehine, hangi belediyeler aleyhine kullanacağını tahmin etmek güç değildir.

Bir başka husus ise maddedeki "büyük tutarda maddi kaynak" ifadesinin muğlak olmasıdır. Bu tanımın muğlak bırakılması, Cumhurbaşkanına tanımlama yetkisi verilmesi anlamına geliyor. Şimdiye kadar yapılmış olan büyük projelerde halkın ve devletin çıkarının iyi gözetilmediğini, projelerin ciddi fizibilite raporlarının olmadığını biliyoruz. Yeni İstanbul Havaalanı, Osmangazi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, şehir hastaneleri gibi yatırımların fizibilite raporları varsa bize gösterin diyoruz.

Kanal İstanbul gibi ucube bir projeniz var. Türkiye'ye ve İstanbul'a yapılacak en büyük ihanet olarak nitelenebilir. Doğaya, çevreye, ulaşıma, yaşam kalitesine ciddi zararlar verebilecek bu projenin fizibilitesi var mıdır? Stratejik anlamda ülkemize bir getirisi olacak mıdır? Yoksa daha önceleri yapıldığı gibi arsa spekülasyonu mu hedefleniyor?

Birinci fıkranın devamındaysa bu borçlanma limitinin uygulanmayacağı istisnalar açıklanmıştır. Avrupa Birliği ve yabancı devletlerden borçlanmaların istisna kapsamına alınması doğrudur. Ayrıca SUKAP kapsamında yapılan borçlanmalar da kapsam dışına alınmaktadır. Su, kanalizasyon, altyapı gibi hayati önemi haiz projelerin kapsam dışında tutulması olumludur.

Maddenin (2)'inci fıkrasındaysa Türkiye İhracat Kredi Bankasının politik risk kapsamındaki tahsilatlarının, temettü gelirlerinin, olağanüstü yedek akçelerinin Hazine ve Maliye Bakanınca bütçeye gelir kaydedilmesine yetki veriliyor. Ayrıca Cumhurbaşkanına da bu gelirleri istediği gibi harcama yetkisi veriliyor. Bütçeye gelir bulmak için âdeta sinekten yağ çıkarılıyor. Bankanın olağanüstü yedek akçelerine el konularak ekonomik durumun vahameti kabul ediliyor. Bugün yayımlanan bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kitap ve gazetede KDV'nin yüzde 18'e yükseltilmesi de ekonomik durumun vahametine önemli bir kanıttır.

Maddenin (3)'üncü ve (4)'üncü fıkralarında da diğer bazı kurumların gelirlerinin bütçeye dâhil edilmesi, bütçenin gelir ihtiyacı olduğunun göstergesidir.

Bütçenin geneline baktığımızda, vatandaşa umut vermediğini söyleyebiliriz; kemer sıkma, küçülme ve borç ödeme bütçesi diyebiliriz. 2019 bütçesi 2018 yılına göre genel olarak yüzde 14 artış öngörüyor. Gerçekleşen enflasyona bakılırsa bu bir küçülme demektir. Dolar olarak bakarsak, 18 Aralık tarihli kurlara göre bütçe 198 milyar dolardan 164 milyar dolara inmiş durumdadır. Faiz ödemeleri 73 milyar TL'den 117 milyar TL'ye çıkmıştır yani yüzde 60 artmıştır.

Daha önce arkadaşlarımın belirttiği gibi, bu bütçe çiftçiye, işçiye, emekliye, memura kemer sıkma, fakirleşme ve daralma getiriyor, yatırım miktarları ise yerinde sayıyor. Kısacası, vatandaşa umut vermeyen, en az yüzde 20 fakirleşme öngören, faiz ödemelerine önemli kaynak ayıran bu bütçeye ve özelinde bu maddeye olumlu oy vermeyeceğimi belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.