GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:36
Tarih:18.12.2018

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi hakkında görüşlerimi sunmak istiyorum.

Ondan önce, yedi yüz kırk beş yıl önce Hakk'a kavuşan Hazreti Mevlâna'dan, onun anısına bir söz söylemek istiyorum. Mevlâna diyor ki: "Dünyanın en güç işi, bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektedir." Evet, biz, Mevlâna'nın bu güzel sözü doğrultusunda, seyretmeyeceğiz ve söyleyeceğiz.

Yaklaşık bir haftadır süren bütçe görüşmelerinde onlarca konuşmacı 2019 yılı bütçesi için pek çok tanımda bulundu. Ben de bu bütçede olan ve olmayanları anlatmak istiyorum.

Bu bütçede işçi yok, çiftçi yok, esnaf yok, memur yok, emekli de yok. Çünkü bu bütçede faiz var, vergi var, ceza var, israf var; daha da önemlisi, bu bütçede vergi adaletsizliği var, yatırım ise Hak getire.

On altı yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz, hâlâ bütçenin yüzde 67,2'si dolaylı vergilerden oluşuyor. Bu süreçte, dolaylı-dolaysız vergiler arasındaki dengeyi bir türlü kuramadınız. Faiz ödemeleri bütçede 3'üncü büyük giderdir. Bir önceki yıla göre yüzde 37 artışla faiz giderleri 117 milyar liraya çıktı.

2019 yılı, vatandaşlar için oldukça zor geçecek. 24 Haziran seçimleri sonrası Türkiye'yi getirdiğiniz nokta ortada. "Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi" dediğiniz, tek kişinin yönettiği Türkiye'de 81 milyon vatandaşımız 2019 yılına ümitsiz girmektedir.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Sen öyle zannet.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Milletin tek umudu Millî Piyangodur. Millî Piyango yılbaşı çekilişlerinde büyük ikramiye 70 milyon lira. İstanbul'da meşhur ablanın bilet gişesi önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Vatandaşlar Hükûmetten umudunu çoktan kesmiş; ganyan, Spor Toto, Millî Piyango gibi şans oyunlarına koşuyor, her geçen gün şans oyunları kuyrukları katlanarak artıyor. "Ülkede ekonomik kriz yok." deniliyor. Enflasyon yüzde 20'nin üzerine çıkmış, faizler yüzde 25'leri aşmış, dövizdeki artış yüzde 40'larda, işsizlik çift haneli rakamlarda, halk borç batağında. "Kriz yok." denilen ülkede hele bir de kriz olsaydı vay vatandaşın hâline.

Ülkemiz göçmenler ülkesi olmuş. Suriyeliler birinci sınıf vatandaşlığa terfi ettirilmiş. Onların dokunulmazlığı var. Onlar yesin, biz seyredelim.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Ya, ayıp ya! Ya yapma ya! Biraz misafirperver ol. El insaf ya, el insaf ya! Yapma bunu be!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ayıp, ayıp!

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Benim vatandaşım hastanelerde muayene ve ilaç parası ödesin, onlar ödemesin.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Yakışmıyor. Yazık, yazık!

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Ülkemizde 6 milyondan fazla işsiz varken çoğunluğu Suriyeli 12 ayrı ülke vatandaşı toplam 1 milyonu aşkın kişi kayıt dışı çalışırken bizim Hükûmet seyrediyor.

Bu bütçede işçi yok diyoruz, "Var." diyorsanız soruyorum: Asgari ücretli işçiye 2019 yılı Ocak ayında yüzde 26 oranında artış yapacak mısınız?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sizin sendika yaptı mı aynı oranda?

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Bu bütçede emekli yok diyoruz, eğer siz "Var." diyorsanız, soruyorum: 2019 yılında emeklilerin maaşlarını yüzde 26 oranında artıracak mısınız? Ya da başka bir soru daha sorayım: Hani söz vermiştiniz ya "Bin TL'nin altında emekli maaşlarını düzelteceğiz." diye, hâlâ düzeltmiyorsunuz.

Bu bütçede memur yok diyoruz, "Var." diyorsunuz, soruyorum: 2019 yılı Ocak ayında memurların maaşlarına yüzde 26 oranında zam yapacak mısınız?

Bu bütçede esnaf yok diyoruz. Esnaflar için bütçeye vergi yükünden başka koyduğunuz bir değer var mı?

Bu bütçede çiftçi yok diyoruz, "var" diyorsanız çiftçilerimizin hibe alacağı olan 41 milyar lirayı çiftçilerimize verecek misiniz?

Bakın, bir şair diyor ki:

"Yanında çalışana yediklerinden yedir./ Sorumluluk gereği, giydiklerinden giydir. / İyi bil ki bunları diyen peygamberindir, / Zalim olan kişiler haksızlık edenlerdir." (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Az önce, gelenler için öyle demedin ama!

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 2019 yılında toplam vergi gelirlerinin bir önceki yıla göre artışı yüzde 20'nin üzerinde, gelir vergisinin artışı ise yüzde 24'lerin üzerinde. Bu vergiler vatandaşı perişan edecek. 2017 yılından itibaren vergisini düzenli ödeyen mükelleflere yüzde 5 vergi indirimi getirdiniz, asgari ücretlilerin gelir vergisinin ikinci diliminin yüzde 20'ye yükselmesi nedeniyle asgari ücreti 1.603 lirada sabitlediniz; doğru da yaptınız. Ancak aynı işlemi memurlar ile kadrolu işçiler için neden yapmadınız? Bugün bütün memurların vergi dilimlerinden dolayı maaşları azalıyor. Memurlar ile diğer kadrolu kamu işçileri de vergilerini düzenli ödüyorlar, kayıp kaçakları yok. Neden memurların gelir vergilerindeki yüzdelik dilim kapsamındaki matrahlarından dolayı düşen gelirleri telafi edecek bir düzenleme yapmıyorsunuz? Bugüne kadar bütün Maliye Bakanları "Biz memurları enflasyona ezdirmedik, onlara enflasyon kadar zam verdik." dediler. Kâğıt üzerinde doğru ancak memurun cebine giren hep eksik. Bugün sözleşmeli memurlar ile diğer memurların tamamı her yıl vergi dilimleri matrahı yüzünden yıllık enflasyonun yüzde 3-4 eksiği oranında gelir kaybına uğruyorlar. Bu nedenle ülkeyi yönetenlerin "Biz memurlarımızı enflasyona ezdirmiyoruz." sözü havada kalıyor.

Emeklilerimize gelince, 2008 yılında 5510 sayılı SGK Kanunu yürürlüğe girdiğinde Hükûmet şöyle demişti: "SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığını bir çatı altında toplayarak çalışma hayatında norm ve standart birliği sağlayacağız." Vatandaşa böyle müjde verdiniz ancak aradan on yıl geçti ne çalışanların ne de emeklilerin norm ve standart birliği sağlanmadı. Sözler ve vaatler havada uçtu, gitti.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Onu Anayasa Mahkemesi Başkanına sor.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Hükûmet uzun zamandır emeklileri ikiye ayırdı: Memur emeklileri ve diğer emekliler. Memur emeklilerine, çalışan memurların artışı kadar zam yapılırken diğer emeklilere ise -SSK, BAĞ-KUR gibi- farklı oranlarda artışlar yapıldı. Maalesef, emekliler arasında bile ayrım yaptınız çünkü ayrımcılık sizin maalesef on altı yıllık iktidarınızın en temel ilkesi.

Asgari ücretliler için Hükûmete tekrar soruyorum: Sayın Cumhurbaşkanımızın maaşı 2019 yılında yüzde 26 oranında artacak, ya asgari ücretlinin zam oranı ne olacak? "Ya, onu biz ne bilelim, orada komisyon var; bir yanda işveren, bir yanda işçi var; canım onlar anlatsın." mı diyeceksiniz? Siz nesiniz? "Hükûmetiz." İsterseniz yüzde 26'yı da yaparsınız, yüzde 30'u da yaparsınız.

Diğer yandan, çok güzel işler yaptınız, yüz binlerce taşeronu kadroya geçirdiniz -bak, hakkınızı da veriyorum- çok da doğru yaptınız. Ancak öyle bir yanlış yaptınız ki, bu taşeronlara dediniz ki: "2020 yılına kadar size 4+4 her yıl zam, başka yok." Yahu, enflasyon yüzde 20, yüzde 30. "Olsun, siz o 4+4'le idare edin." Niye? "Efendim, bu kararı biz vermiyoruz iktidar olarak, işimize de öyle geliyor." Kim veriyor? "Yüksek Hakem Kurulu veriyor." Acaba, şimdi, 2019'da enflasyonun yüzde 20'leri aştığı bu yılda, bu insanlara hakkını verecek misiniz, yoksa "Kaderlerine razı olsunlar." mı diyeceksiniz?

Değerli milletvekilleri, esnaf ve çiftçilerimizin durumu hepinizin malumu. Çiftçilerin yüzde 100'e varan gübre, tohum, ilaç ve yem girdileri nedeniyle çiftçilerimiz burunlarından soluyorlar. Çiftçilerimizin ve besicilerimizin feryadına Tarım Bakanı ve Hükûmet kulaklarını tıkamış durumda. Esnaf siftah yapamamakta, sattığı malı yerine koyamamakta. Her yıl on binlerce esnaf iflas ediyor. 2014-2018 yılları arası iflas eden esnaf sayısı 430 bin yani her yıl 100 bin esnaf sayenizde iflas ediyor. Sosyal kesimlerin feryadını duyan Hükûmet yok, meslek odaları yok, borsalar da yok. "Korku, dağları bekler." diye bir söz var. Sendikalar, sivil toplum örgütleri, meslek odaları kör, sağır olmuş durumdalar. Daha ötesi, dillerini yutmuş, ahraz olmuş durumdalar.

Değerli milletvekilleri, memurlar devletin görünen yüzüdür. "Memurların yüzü gülmez ise devletin de yüzü gülmez." denir. Bugün ülkemizde en mutsuz ve en huzursuz sosyal kesimin başında devlet memurları gelmektedir, sebebi ise sadece aldıkları ücretlerin yetersizliği değildir; onun ötesinde, kamuda AK PARTİ iktidarıyla birlikte yerle yeksan edilen liyakat, tecrübe ve birikimin yerini yandaş, cemaattaş, akrabadaşların almasıdır. Hak, hukuk ve adalet kamuda rafa kaldırılmıştır. Ayrıca, ayrımcılık, sadece siyasi ve ideolojik olmaktan öteye geçmiş; sendikal ayrımcılığa, mezhep ve meşrep ayrımcılığına kadar uzanmıştır. On beş yılı aşkın bir süredir iktidarın uygulamalarını bizzat yaşamış biri olarak bunları açık bir yüreklilikle söylüyorum ve kamuda örgütlü işçi ve memur sendikalarını da hakem olarak sözlerimi teyit noktasında burada söylüyorum. Gidin TÜRK-İŞ'e sorun, Türkiye KAMU-SEN'e sorun, DİSK'e sorun, KESK'e sorun, KAMU-İŞ yöneticilerine bir sorun Allah aşkına; kamuda işçi ve memur ayrımcılığını on altı yılda hangi noktaya getirdiğinizi bir sorun. Ha sormanıza gerek yok, zaten beraber yaptınız, el birliğiyle yaptınız, her birini beraber yaptınız, günahı beraber işlediniz; onlara niye soracaksınız?

Değerli milletvekilleri, millet olarak 15 Temmuz ihaneti sonrası yaşadığımız acıların tek sorumlusu siyasi iktidardır. 15 Temmuz; liyakat, tecrübe ve ehliyet yerine, cemaat ve yandaş tercihinin bir sonucudur. O ihanet sonrası İstanbul Yenikapı'dan söylenen bir söz vardı, ne güzel sözdü o: "Yenikapı ruhu." O gün muhteşem bir tablo vardı Yenikapıda, milyonlar oradaydı, siyasi liderler oradaydı. O güzel tabloda tek yürek, tek ruhta bütünleşmişti Türk milleti: "Başka Türkiye yok, başka Türk milleti yok, hepimiz kardeşiz. Ayrımcılık olmayacak, kayırmacılık olmayacak; Türkiye birlik olacak." denildi. Ancak, Yenikapı ruhu İstanbul Boğazı'nın sularında kaldı. Yenikapı ruhu bir türlü başkente uğramadığı gibi, kamu kurumlarının yanından dahi geçmedi; iktidarın bakanlarının kenarından, kıyısından bile geçmedi; aynı tas aynı hamam. Geldiniz, orada yine ayrımcılık, yine kayırmacılık, yine yandaş atamaları aldı başını gidiyor.

AKP Hükûmeti daha berbat bir şey yaptı: OHAL'in arkasına sığınarak Anayasa'yı ve yasaları çiğnedi, 657 sayılı Yasa'yı paspas yaptı, ülkede ve kamuda korku cumhuriyeti düzeni kurdu, KHK nedeniyle on binlerce çalışanı yargısız infaza tabi tuttu. Bugün 17 bini aşkın beraat etmiş kamu görevlisinin işlerine iadeleri yapılmıyor. Zulüm boyutlarını göstermesi bakımından bu, sizin için önemli bir sonuçtur.

Değerli milletvekilleri, Gelir İdaresi Başkanlığı, biliyorsunuz, ülkemizin vergilerini toplayan en önemli kurumumuz. Kamu hizmetini en iyi şekilde yerine getiren çalışanlardan oluşmaktadır. Maliye Bakanlığında yetişmiş memurlar, gittikleri her yerde farkındalık yaratan kamu görevlileridir. Ancak, onlara hakları hiçbir zaman verilmez. Yani Gelir İdaresinde, Maliyede şöyle bir anlayış vardır: Mum dibine ışık vermezmiş, onlar çok çalışırlar, az kazanırlar. İnşallah, yeni Bakanın döneminde o Maliye çalışanlarının, Gelir İdaresi çalışanlarının sorunları bir nebze çözülür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Yokuş.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Gelir uzmanlığı için özel sınav mutlaka açılmalı. Eski Bakan Sayın Naci Ağbal'ın sözü var, verilen sözler tutulmalı çünkü devlette devamlılık esastır diye bize öğretildi. Gelir uzmanlarına 3600 ek gösterge verilmeli, merkez ve taşra uzmanı ayrımcılığı gelir idaresinde sonlandırılmalı. Ankara'da servisi olmayan tek kurum Maliyedir. Bakanlıkta var ama diğer vergi dairelerinde yok. Böyle bir adaletsizlik vallahi de billahi de Maliyeye yakışmıyor, Gelir İdaresine yakışmıyor.

Evet, değerli milletvekilleri, eğer ülkemizde ekonomik bir sıkıntı yoksa, her şey yolundaysa Cumhurbaşkanımızın maaşına 2019 yılında yapılacak artış oranında memura, emekliye, asgari ücretliye, işçiye, taşeron çalışan işçilere de aynı oranda yani yüzde 26 zam uygulaması talep ediyoruz. Memuruyla, çiftçisiyle, emeklisiyle beraber yürüdünüz siz bu yollarda, şimdi söylediğiniz "Kriz yok." şarkısıyla ıslandı vatandaş zam yağmurlarıyla, şimdi dinlediğiniz tüm şarkılarda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Karıştırdı.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Zorlama, karıştırdın.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Yakında kaset teklifi gelir!

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Hiç zorlama, hiç zorlama. Çok zorluyorsun kendini, vallahi çok zorluyorsun.

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Yokuş.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Yetti, karıştı; yetti artık.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Yeter mi? Dinleyin ya, az kaldı. İyi dinleyin burayı.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Boş, boş atıyorsun, çok fazla oldu.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Zorlama, zorlama.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Memuruyla, çiftçisiyle, emeklisiyle beraber yürüdünüz siz bu yollarda.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Biz milletle yürüyoruz, sorun yok. Biz milletle yürüyoruz.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Karıştırdın ya.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Şimdi söylediğiniz "Kriz yok." şarkısıyla ıslandı vatandaş zam yağmurlarında, şimdi dinlediğiniz tüm şarkılarda, "Saraya bütçe var, vatandaşa yok" diyor.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ya, karıştırdın ya.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Yanlış yeri okuyorsun, yanlış yeri okuyorsun.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Saraya bütçe var da emekliye yok mu, işçiye yok mu, memura yok mu, EYT'liye yok mu; saraya var da vatandaşa yok mu? Sizin adaletiniz bu mu?

Haydi hoşça kalın, iyi günler. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)