| Konu: | Herkesin ortak değerlerinin olduğuna ve bu ortak değerleri yok edecek ifadelerin kimseye faydası olmadığına, bütçenin halkın bütçesi olduğuna, AK PARTİ'nin demokrasinin, fikir hürriyetinin, basın hürriyetinin partisi olduğuna ve daha sağlıklı, iletişimi olan, birbirini anlayan bir dile ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 17.12.2018 |
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, Özgür Bey'e kadar konular belliydi ama şimdi hangi birine cevap vereceğime döndü iş.
BAŞKAN - Siz tecrübeli bir Grup Başkan Vekilisiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Teşekkür ediyorum.
Biz önceden, sataşmaya kürsüden cevap verirdik ama şimdi yerimizden cevap vermek zorunda kalacağız.
Sayın Başkan, bir de HDP Grubunun konuşmasından sonra söz aldık ve biliyorsunuz 7 konuşmacı konuştu HDP adına. Ortak olan birkaç konuyu öne çıkardılar, bunlara cevap vermek isterim izin verirseniz.
Bakınız Sayın Başkan, 81 milyon bu ülkede beraber yaşıyoruz. Fikir ayrılığı başka bir şey, siyaset ayrılığı başka bir şey ama hepimizin ortak değerleri var diye düşünüyorum. Bu ortak değerleri hırpalayacak, yok edecek tarzda ifadelerin, başta o ifadeyi kullanan kişi olmak üzere, kimseye faydası olmadığı kanaatindeyim. Örneğin, 7 konuşmacının 7'si de "sürgün" gibi "tutsak" gibi "rehin" gibi bizim literatürümüzde yeri olmayan, "tutukluluk hâli" dışında bir ifadeyi kabul etmeyeceğimiz bir yaklaşımı ortaya koydular. Bunların her birisi terörle mücadeleye yan bakan, kabul etmeyen yaklaşımlar. O yüzden bu dilin kendilerine de faydası olmadığı kanaatindeyim.
Bakınız, Avrupa'da -hep örnek verilir- AİHM'de "Batasuna" adıyla bir karar gündeme geldi. Bu kararda en önemli husus, Batasuna yöneticilerinin şiddeti kınamamaları, tek başına bir partinin kapatılma sebebi gösterildi.
Bakın, Sayın Başkan, demokratik özgürlük, ifade özgürlüğü başımızın tacı fakat referans verilen Avrupa'da bile şiddeti kınamadığından dolayı, araya mesafe koymadığından dolayı bir partinin kapatılması meselesi önümüzde ama onun yanında, her gün bu devletin ordusuna, askerine, kendisine, üniter yapısına her türlü lafı söyleyen bir anlayış bir tarafa.
Ben bu arkadaşlarımızın bir daha aynaya bakıp daha makul bir dili bu ülkenin siyasetine, Meclisine katmasının hem kendi seçmenine hem kendi partisine daha büyük katkı sağlayacağı kanaatindeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, bir de HDP'nin 7 vekili de konuşmasında bence bütçeyi incelemeden hatta birçoğunun eline bizce nereden verildiği malum olan metinlerle ısrarla "saray bütçesi" gibi...
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ayıp ediyorsun, ayıp ediyorsun!
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Herkesin bir iradesi var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Demediniz mi?
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Ayıp, ayıp; niyet okumayın!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Demediniz mi?
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Niyet okumayın!
BAŞKAN - Sayın Turan, devam edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Peki.
Sayın Başkan, bir daha söylüyorum: Tüm konuşmacılar konuşmasında bütçeyle ilgili somut veriler vermemesine rağmen ısrarla itham ettiler. Bakın, bu bütçe bir defa en büyük kalemi eğitime ayırarak, ikincisini sağlığa ayırarak, üçüncüsünü sosyal yardımlara ayırarak -benzer kalemler devam ediyor- halkın bütçesi olduğunu çok net ortaya koyan bir bütçedir.
TUMA ÇELİK (Mardin) - Sana göre öyle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu bütçe, halkın bütçesi Sayın Başkan. Kaldı ki 17'nci bütçeyi yapıyoruz, dünyada böyle bir örnek yok.
TUMA ÇELİK (Mardin) - Sana göre öyle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu kadar kötü bütçeyse, bu kadar halka uzaksa, bu kadar iddia ettikleri gibi bir kesimin bütçesiyse ne kadar beceriksiz adamlar ki on yedi yıldan beri bize bütçe yapma imkânı veriyorlar. Madem kötüyüz, siz yapın bütçemizi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - YSK'ya sor onu, YSK'ya.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakınız, sadece sosyal yardımlarda yıl 2002, yüzde 1,5 bir bedel var. Bugün yüzde 6,5'a geldi, 62 milyarı geçti. Bu bile başlı başına tüm konuşmacıların bütçeyle ilgili iddialarını yok eden bir yaklaşım.
Sayın Başkan, 4 binlerde olan KOBİ desteğinin 300 binleri geçtiğini ifade etmek isterim. Daha bunun gibi bir sürü yaklaşım var. Eğer iyiye "iyi" deseler belki yanlışlarımızı göreceğiz fakat çıkıp baştan aşağı hep "kötü, yanlış" demeleri bence bir hakkaniyetin teslimine engel olan bir yaklaşım, bu sefer doğru iddiaları da ortadan kaçıran bir yaklaşım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sizdekiler doğru yaklaşım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sen avukatı mısın HDP'nin ya, hiç durmadın.
BAŞKAN - Sayın Turan, lütfen kişisel diyaloglara girmeyin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, HDP'ye cevap veriyorum, CHP ısrarla cevap veriyor. Bir uyarır mısınız arkadaşlarımızı.
BAŞKAN - Sayın Turan, siz konuşmanızı yapın, kişilerle diyaloğa girmek doğru değil biliyorsunuz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama senin bir avukata ihtiyacın var görünüyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, aslında kürsüden cevap vermek gerekirdi ama bir de kızmak yok, bir şeyi ifade edeceğim. Sanki biz her hapse giren vekilden çok büyük keyif alıyoruz, her farklı görüşteki insan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Artık bağlayın Sayın Turan.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Daha yeni başladık Sayın Başkan.
BAŞKAN - Devam edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Her parti cevap verdi, soru sordu.
BAŞKAN - İki dakika daha vereceğim size, bir uzatma daha ekstradan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, bir diğer husus, her 7 konuşmacı da Leyla Güven Vekilin tutukluluğundan yola çıkarak partimizi, grubumuzu itham etti.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Öyle de siz izin vermiyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - İki dakika sabret ne olur gözünüzü seveyim ya arkadaşlar.
BAŞKAN - Sayın Turan, siz de her sataşmaya cevap vermeyin, devam edin lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sizin de HDP'li olduğunuz aklınıza geldi Sayın Başkan.
BAŞKAN - Siz devam edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakınız, Leyla Güven veya başkası, keşke hiç kimse suç işlemese, hiç kimse yargıyla, cezaeviyle karşı karşıya kalmasa. Fakat ısrarla "Fikir hürriyetinden dolayı cezaevine girdi, AK PARTİ de ses çıkarmadı." yaklaşımını reddediyoruz.
Bakınız, şu ifadelerin hangi fikir özgürlüğüne ait olduğunu sormak isterim Sayın Başkan: "Halkımıza çağrıda bulunuyoruz, eğer Rojava'da bir kırılma yaşanırsa herkes bilsin ki, dört partide kürdistan üzerine kırılma olacaktır." İki: "Türkiye farkında mıdır, değil midir bilmiyorum ama Türkiye ateşle oynuyor." Üç: "Avrupa'dan, kuzey kürdistandan, Rojova'dan halk olarak komple ayağa kalkıyoruz." gibi birçok dağdaki teröristlerin de kullanacağı ifadeleri kullanmış. Bunun üzerine bir yargılama konusu var. Bu benim işim değil, yargı bu iddiaları ortaya koymuş, bununla ilgili karar ortaya koymuş. Onun ötesinde Öcalan'la ilgili açlık grevine başlamış. Size Batasuna'yı anlattım, Avrupa'da terörü kınamadığından dolayı kapatılan partiler varken burada terör liderinin cezaevindeki şartlarını bahane ederek açlık grevi yapan insanlar var. Buradan yola çıkarak bizim partimizi demokrasinin, ifade hürriyetinin karşısında gibi itham etmenin hakkaniyete aykırı olduğu kanaatindeyim.
Sayın Başkan, bu ülkede on altı yıldan beri demokrasinin önündeki engelleri kaldıran biziz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son bir dakika.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - İfade hürriyetini genişleten biziz. Birçok gazetecinin ifade hürriyetinden dolayı değil, başka birtakım iddialardan dolayı cezaevinde olduğunu biliyoruz. Kaldı ki eski yıllarda çok daha fazla sayıda düşünürün, siyasetçinin, yazarın cezaevinde olduğunu da biliyoruz. O yüzden altını çiziyorum, AK PARTİ demokrasi partisidir, AK PARTİ fikir hürriyetinin partisidir, AK PARTİ basın hürriyetinin partisidir ancak AK PARTİ üniter yapıyla beraber 81 milyon kardeşini savunan, isteyen partidir. Hep beraber daha sağlıklı, iletişimi olan, birbirini anlayan bir dile ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.
Tekrar teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.