| Konu: | Demokrasilerde rekabetin, yarışın sandıkta olduğuna ama kendine güvenmeyen, kendisi ile milleti arasında diyalog kuramayan partilerin "sokak" demesinde hangi saiklerin olduğunu iyi bildiklerine ve usulün esastan önce geldiğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 17.12.2018 |
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Özgür Bey sabahın bu kadar erken saatinde niye bağırdı, anlayamadım. Yani bu işler bağırarak değil, konuşarak olur. Çok bağırıyor olmak haklı kılmaz insanı. Sözü olan sakin konuşur, derdini ortaya koyar.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği çok nettir: Demokrasilerde, terör faaliyetleri bağlamında sokakta olmak halk tarafından, millî irade tarafından cevap verilecek bir adımdır. Eğer Özgür Bey meydansa biz de buradayız, söylüyoruz: Korkumuz yok. Fakat, değerli arkadaşlar, siyasi partilerin varlığı demokrasinin gereği olarak sandığı işaret etmektir, Meclisi işaret etmektir. Biz Mecliste her şeyi söylüyoruz, her şeyi konuşuyoruz, o yüzden buradayız. Meclis olmasa belki -tırnak içerisinde- "sokağın" anlamı olur. Fakat siz tutar da iktidardan sonra Mecliste en büyük ana muhalefet bağlamında bir parti olup da hâlâ "sokak" diyorsanız;
1) Bu, sizin acziyetinizi gösterir.
2) Demokratik olmadığınızı gösterir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biz diyoruz ki: Demokrasilerde rekabet, yarış sandıkta olur. O yüzden, 31 Mart akşamı tekrar buraya geleceğiz; halk ne derse baş tacı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama kendine güvenmeyen, kendisi ile milleti arasında diyalog kuramayan partilerin "sokak" demesinde hangi saikler olduğunu iyi biliyoruz. Sokaktan korktuğumuz yok. Aynı şeyi tekrar ediyorum: 15 Temmuzda bu milletin sokaklarına nasıl sahip çıktıysak aynen çıkarız, kimseden korkumuz yok fakat bir siyasi liderin tekrar tekrar "sokak" demesini milletimizin demokratik kültürüne, terbiyesine bırakıyorum.
Sayın Başkan, bir diğer husus: Az önce kıymetli grup başkan vekili bugün, 17 Aralıktan yola çıkarak bazı ithamlarda bulundu.
Sayın Başkan, bakınız, hukukçusunuz, Ayhan Bey de hukukçu. Usul, esastan önce gelir. Ahlaksız bir usulle, yöntemle elde edilen delilin bu Mecliste yıllar sonra bir daha gündeme gelmesini doğru bulmuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, diyorum ki: Usul, esastan önce gelir. Ahlaksız yöntemlerle, hukuksuz yöntemlerle sözüm ona elde edilen delillerin ortaya konduğu bir yargılama sürecinin bu ülkede herkes tarafından bir darbe girişimi olduğu bilinmesine rağmen, savcının dışarıda bildiri dağıttığı, sahte delillerin Mecliste gündem yapıldığı, aynı heyetlerin, ekiplerin sonraki adımlarda Ergenekon başta olmak üzere birçok davaya öncülük ettiği herkes tarafından bilinmesine rağmen, bugün, sözde yolsuzluk iddiasıyla bir daha gündemde bulunmasını doğru bulmuyorum Sayın Başkan.
17 Aralık meselesi, aynen Brezilya'da olduğu gibi, devlet başkanının farklı saiklerle ülkesinden gönderilme girişimiydi. 17 Aralığı başaramayanlar 15 Temmuzda ayağa kalktılar; onu da başaramadılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bağlayın lütfen Sayın Turan.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Gezi'de Erdoğansız Türkiye'yi başaramayanlar, 17 Aralıkta sahte delillerle Erdoğansız Türkiye'yi başaramayanlar, 17 Aralıktan sonraki 15 Temmuz girişiminde de Erdoğansız Türkiye'yi başaramadılar. O yüzden, oralara sığınıyor olmanın bir grup başkan vekiline yakışmadığı kanaatindeyim. Usul, esastan önce gelir. O delillerle, belgelerle hiçbir şeyin savunulamayacağını hepimiz gördük.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkürler.