| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 17.12.2018 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bütçe kanununun TÜBİTAK ve Türkiye Bilimler Akademisi maddeleri hakkında konuşmak istiyorum.
Türkiye Bilimler Akademisinin küçük bir bütçesi var. Esas olarak genç bilim insanlarına destek oluyor, ödüller veriyor, teşvik ediyor. Bu açıdan, özellikle TÜBA-GEBİP programının çok başarılı olduğunu söylemeliyim. Ancak enflasyonun yüzde 20 ila 40 arasında beklendiği, döviz kurunun yaklaşık yüzde 50 arttığı bir ortamda TÜBA bütçesinin sadece yüzde 2 artırılmasının, Hükûmetin, TÜBA'nın bilimsel çalışmalarına verdiği desteği en az yüzde 20 oranında azalttığı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla TÜBA 2019 bütçesi yetersizdir.
TÜBİTAK 1963 yılında, özellikle doğa bilimlerinde temel ve uygulamalı akademik araştırmaları teşvik etmek amacıyla kuruldu. 7 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5376 sayılı Kanun'la ismindeki "Teknik" kelimesi "Teknolojik" olarak değiştirildi, misyonuna "teknoloji geliştirmek amacıyla sanayi destekleri verilmesi" ilave edildi. Ayrıca, sosyal ve beşerî bilimler de kurumun görev alanına dâhil edildi.
TÜBİTAK'ın bende özel bir yeri var. TÜBİTAK'la 14 yaşında lise bursiyeri olarak 1972 yılında tanıştım. Milletvekilliği adaylığıma kadar kırk altı yıl, bursiyer, proje hakemi, proje yürütücüsü, Savunma Teknolojileri Araştırma Grup Üyesi, Bilim Ödülleri Jüri Üyesi gibi çalışmalarla ilişkim devam etti.
TÜBİTAK'ın 2019 yılı bütçesinde, 2018 yılı bütçesine göre artırım değil, yüzde 6 indirim öngörüldüğünü üzülerek gördüm. Bilim ve teknolojik gelişmelerin gittikçe hızlandığı bugünlerde TÜBİTAK bütçesinin kısılması, ekonomik krizin en iyi ispatıdır.
TÜBİTAK, hâlen hem proje destekleyen hem de bünyesindeki enstitüler marifetiyle proje alan ve gerçekleştiren bir kurum hâlindedir. Zaman içinde yeni enstitülerin kurulmasıyla TÜBİTAK bütçesinin yaklaşık yüzde 40'ı enstitülerde kullanılmaktadır. Projelerin rekabetçi ve herkese eşit koşullarda verilmesi gerekir. Bu ortamı sağlamak için enstitülerin TÜBİTAK dışında, Almanya'daki Fraunhofer Enstitüsü gibi bir yapılanmaya gidilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Ayrıca, bu enstitülerin yıllık performanslarının ve üç yıllık stratejilerinin kurum dışından oluşturulacak bağımsız bir danışma komitesi tarafından değerlendirilmesinin daha doğru olacağı kanısındayım.
TÜBİTAK'ın ana amaçlarından olan üniversite-sanayi iş birliği ülkemizde tam anlamıyla olgunlaşmadı. Üniversite, sanayicinin iş tanımını akademik açıdan yetersiz buluyor; sanayici de üniversitenin gerçeklerden uzak olduğunu düşünüyor. Biliyorsunuz, teknoloji geliştirmede 10 dereceli teknoloji hazırlık seviyesi tanımları vardır. Üniversiteler bu seviyelerin ilk 2 veya 3 basamağında araştırmalar yapıyor, sanayi ise 7'nci seviyeden başlayarak ürünün pazara hazır hâle getirilmesiyle ilgileniyor. Aradaki 4'üncü, 5'inci, 6'ncı seviyeleri kapatacak kurumlarımız, test ve kalifikasyon laboratuvarlarımız yetersiz. TÜBİTAK enstitüleri bu boşluğu hem üniversite hem de sanayiyle bir araya gelerek dolduracak bağımsız kurumlar hâline getirilebilir.
TÜBİTAK, yakın geçmişte, evrim teorisi tartışmaları, bilim fuarları kapsamında geliştirilen ancak bilimden uzak, bilim kadar dinimize de zarar veren projelerle gündeme geldi. TÜBİTAK'ı bu tartışmaların içine çekmeyecek, atamalarında liyakati esas alan uygulamalar yapılması, proje desteklerinin artırılması, proje izlemelerinde bürokrasinin azaltılması gibi süreçlerle daha da geliştirmek gerekmektedir.
Bugün dünyada bilim ve teknoloji devrimi hızla sürüyor. Dün Osmanlı'nın göremediği ve gerisinde kaldığımız bilimsel devrimlerin sıkıntılarını bugün bizler yaşamaktayız. Bu nedenle önümüze bakmalı ve bilimi mürşit kabul ederek yol almalıyız.
YÖK bütçesiyle ilgili konuşmamda üniversitelerin 2019 bütçelerinin yetersiz olduğunu ifade etmiştim. Bu ortamda bilimsel çalışmaları destekleyen TÜBİTAK ve TÜBA gibi kurumların varlığı ve destekleri çok daha önemli hâle gelmektedir. Bu bütçelerin de kısıtlanması, akademik çalışmalar yapmak isteyecek özellikle genç araştırmacılarımızın beyin göçünü daha da artıracak, yurt dışından değerli akademisyenleri ülkemize getirmeye yetmeyecek bir ortam oluşturacaktır. Bundan on yıl önce, yurt dışından Türkiye'ye önemli ölçüde tersine beyin göçü oldu. Bunun en önemli sebeplerinden biri TÜBİTAK desteklerinin önemli ölçüde artırılması idi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altıntaş.
Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - 2019 yılında TÜBİTAK ve TÜBA için öngörülen bütçenin, bilim insanlarımızın araştırmaya yönlendirilmesi, malzeme ve cihaz ihtiyaçlarına destek olunarak teşvik edilmesi, uluslararası platformlarda daha çok yer alınması gibi ülke bilim ve teknolojisini geliştirme amaçları açısından yetersiz olduğunu, yine de ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Altıntaş.