GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:34
Tarih:16.12.2018

MHP GRUBU ADINA ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milleti; Sağlık Bakanlığının bütçesi üzerinde MHP Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Bugüne kadar yapılan bütün bütçe planlamaları, devlet harcamaları -vatandaşlarımızın harcadığı paralar dâhil olmak üzere- halk sağlığını istenilen düzeye maalesef ulaştıramamıştır. Sürekli olarak personelin daha çok çalışması, yüksek hasta memnuniyeti için polikliniklerde daha fazla mesai ve poliklinik hizmeti beklentileri, hastanelerimizde huzurlu ve güvenli bir çalışma ortamını hâlâ sağlayamamıştır.

Yapılan yatırımlar sayesinde temel sağlık göstergelerinde tabii ki önemli iyileştirmeler sağlanmıştır fakat hâlâ gelişmiş ülkelerin gerisindeyiz. Sağlık hizmetlerine erişim, koruyucu sağlık, kurumsal yapılanma, bulaşıcı hastalıklarla mücadele ve hasta hakları başta olmak üzere, sağlık hizmetlerine ilişkin önemli ilerlemeler kaydedilmiştir ancak fiziki altyapı ve sağlık personelinin kent, kır ve bölgeler arası dağılımı hâlen dengeye oturtulamamıştır.

Sağlık hizmetlerinin sunumundaki hemen bütün çalışan kadrolarında Türkiye ile Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinin karşılaştırmalı sayısal analizinde aleyhimize büyük farklar vardır.

Sağlık Bakanlığına bu yıl sonuna kadar toplam 10 bin kişi alınacağını açıklayan Bakanlığımız, bu müjdesiyle sağlık meslek lisesi mezunlarını çok heyecanlandırmıştır. Devlet eliyle açtığımız okullardan mezun olan bunca yetişmiş kalifiye sağlık personelinin atamalarını bir an önce tamamlamamız gerekmektedir. Bu gençlerimizin mağduriyetlerinin de böylece giderilmesi sağlanmalıdır.

Taşeron işçiler hastane içerisinde birtakım hizmetleri yaparken kadroya alındılar fakat hastanelerde bilgi işlem (HBYS) personeli bu uygulamanın dışında kaldı. 10 Temmuz 2018'de Bakanlık devir teslimi sırasında eski bakan, HBYS çalışanlarıyla ilgili çalışmanın yeni bakanımız tarafından açıklanacağını belirtmişti. Sayın Bakanım, HBYS personeli verilen sözlerin tutulmasını bekliyor. Bunun dışında, çeşitli bahanelerle kadro verilmeyen taşeron işçileri bir an önce kadroya alınarak taşeron meselesi tarihe gömülmelidir.

Yardımcı hizmetler sınıfı personeli dediğimiz ve "YHS personeli" diye bilinenler ise iş yerinde memurluk yapıyor, masa başında bilgisayar kullanıyor ve genel idari hizmetler sınıfında memurlar gibi çalışıyor. YHS personeli ise "memur" unvanı veya yaptığı işe göre "veri hizmetleri kontrol unvanı" almayı bekliyor.

Hastanelerimizde hâlen birçok teknik dalda kadro eksikliği var. Örneğin, anestezi teknikerleri, sağlık meslek liselerine ve sağlık meslek yüksekokullarına en yüksek puanlarla girip zor bir eğitimin ardından çok yüksek KPSS puanı almalarına rağmen, maalesef çok az sayıda atama yapılması nedeniyle atanamayarak işsizler ordusuna katılmaktadırlar. Yönetmeliğe göre çalıştırılması gereken birçok teknik dalda mezun işsizlerimiz var; örneğin, perfüzyon teknikerleri, elektronörofizyoloji teknikerleri, radyoloji teknikerleri ve diğer birçok branş hâlâ hastanelerde iş bulamıyor. Bu kadrolarda mevcut çalışanlar ise bir hafta gibi kısa süreli sertifika eğitimleriyle görev yapıyorlar. Oysa bu branşlarda iyi eğitilmiş, iki veya dört yıl teknik yüksek eğitim almış sağlık iş gücü vardır. Onlar da işsiz olarak burada anlatamayacağımız kadar zor şartlarda bekliyorlar.

Başka bir pencereden, sosyolojik bir durum olarak şunu hatırlamak gerekir: Anadolu'nun her ilinde olduğu gibi güzel memleketim Gaziantep'te de eskiden çocukları evlenecek annelerin, babaların öncelikli tercihleri ebe ya da hemşire kızlarımız olurdu. Şimdilerde işsizler ordusuna dönüşen sağlık meslek lisesi mezunu erkek ve kızlarımız işsiz oldukları gibi, hayatlarını planlayıp yuva bile kuramıyorlar. Peki, hastaların memnuniyetini düşündüğümüz kadar, sağlık çalışanlarının da memnuniyetini yükseltmeyi düşünemez miyiz? Çalışırken yıprandıkları stresli, zor koşullarda, hastalıkların tedavi edildiği her an bir hastalığın bulaşabileceği zor koşullarda ve emekli olana kadar hastalık riski altında kalınan ortamlarda çalışanların, onların özlük haklarını düzenlemek gerekmez mi?

Hasta olduğumuzda kendimizi düşünüp koşa koşa gittiğimiz, hizmet aldığımız sağlık çalışanlarının sorunlarından niçin kaçarız? Döner sermaye miktarının maaş içine konulabilmesini, emekli maaşına da yansıtılabilmesini, ek göstergelerin iyileştirilmesini niçin göz ardı ederiz?

Para kaybedince paranın kıymetini, bir can yittiğinde ölenin kıymetini anlarız da, sağlığımızı yitirdiğimizde sağlığımızın kıymetini biliriz de sağlık personelinin kıymetini neden bilmeyiz? Bunun için, sağlıkta şiddeti kınamak yetmez, hepimizin bildiği önlemleri bir an önce almalıyız.

Fizyoterapistler, paramedikler, diyetisyenler, psikologlar, çocuk gelişimcileri, çevre sağlığı teknisyenleri, yaşlı bakım teknikerleri, evde hasta bakım teknikerleri, ATT'ler ve benzeri unvanlı personelin durumu ne olacak? Bir kısmının görev tanımı dahi hâlâ net değildir ve özel sektörde çalışmaları çok kısıtlıdır. Sağlık çalışanlarının Meclisimizden beklediği, çalışanların kadrolu istihdam edilmeleridir.

Sadece personelin özlük ve kadro durumu için değil, sürdürülebilir bir sağlık politikası için yapmamız gereken birçok şey vardır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından eczacıların mağduriyetleri mutlaka giderilmedir. Son yıllarda artan ilaç tüketimine ve bilinçsiz antibiyotik kullanımına da dikkat edilmelidir.

Bakanlığımızın sağlık turizmiyle ilgili çalışmalarını dikkatle takip ediyor ve destekliyoruz. Sağlık turizminin, ülkemizde, sağlık sektöründe yeni kapı açacağına inandığımızın da altını çizmek isterim.

Sayın milletvekilleri, hasta memnuniyeti en çok övünülen konuydu ancak yüzde 75 seviyeleri civarına geldi ve durdu. Sebepleri çok ama en önemlilerinden biri, nicelik artarken niteliğin düşmesidir. Bir başka sebep ise sağlık sigortası için çalışanların prim ödemesine rağmen, çeşitli farklardan dolayı artık kasko gibi yeni bir sigorta ihtiyacı doğmuş, "tamamlayıcı sağlık sigortası" kavramı maalesef yaygınlaşmaya devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

Buyurun.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Devamla) - Yine söylemeden geçemeyeceğim. Sağlık hizmetlerinin ücret olarak karşılığı olan ve "SUT" diye bilinen Sağlık Uygulamaları Tebliği'nde dokuz yıldır iyileştirme yapılmamıştır. Yani dokuz yıl önce apendektomi ameliyatı 432 liraydı, hastaneye ödenen ücret budur, bugün de 432 liradır. Inguinal herni yani fıtık ameliyatı KDV dâhil 1.231 TL idi, beş ay önce yapılan düzenlemeyle yüzde 14 düşmüş, 1.080 lira olmuştur. Hastaneler, dokuz yıldır artan maliyetler nedeniyle bu farkı hastalardan, vatandaştan çıkarmak zorundadır, dolayısıyla farklar artmaktadır. Beş ay önce yapılan düzenlemeyle birkaç kalemde iyileştirme olmasına rağmen, röntgen, laboratuvar gibi ana hizmet kalemlerinde yüzde 5 civarında da indirim yapılmıştır.

Sözlerimi tamamlarken 2019 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüce Türk milleti için hayırlara vesile olmasını dilerim, hepinize şifalı günler dilerim. Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)