| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 13.12.2018 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Ankara'da yaşadığımız elim tren kazasında Hakk'a uğurladığımız vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. İnşallah bir daha böyle acılar yaşamayız diye de temennide bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ve ihracatta önemli bir paya sahip olan bir durumda iken maalesef bugün dışa bağımlı hâle geldi. On altı yıllık AKP iktidarı döneminde uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikaları çiftçilerimizi toprağa küstürmüştür. Hükûmet, yerli üretim yerine sınırsız ithalat yolunu seçmiştir; yerli üreticiyi, çiftçiyi, hayvancılığı korumamıştır. En son olarak, malumunuz, şeker fabrikalarının satışıyla birlikte şeker pancarı üretimine balta vurulmuştur. Türk tarım ve hayvancılığını millî gelirimiz açısından değerlendirdiğimizde sosyolojik, psikolojik ve insan sağlığı bakımından da bu Hükûmet döneminde her şeyin göz ardı edildiğini gördük.
Ülkemiz, tarım alanında 2010 yılında 70 milyar dolarlık üretim yaparken 2017 yılında bu rakam 53 milyar dolara düşmüştür. Tarımda istihdam 2017 yılı sonu itibarıyla 5,6 milyon kişiye düşmüştür.
2017 yılında ekilebilir tarım arazilerinde yüzde 15 oranında azalma olmuş. Bu yıl yani 2018 yılında bu oranın daha da artması yani ekili alanların çok daha fazla azalması görülecektir. Hele hele 2019 yılında ise hem ekim alanı itibarıyla hem de üretim azlığıyla rekor artışlar olacaktır.
Her geçen yıl çiftçi sayımız azalmaktadır, köylerden kentlere doğru göç yoğunlaşmaktadır. 2018 yılında tarıma 14,8 milyar lira destek verilmesi öngörülmüş, bu rakam 2017 yılında ise sadece 12,8 milyar liradır. 2017 ve 2018 yılları gayrisafi yurt içi hasılada çiftçilere toplam verilmesi gereken 68 milyar TL'dir. Yani iki yılda Türk çiftçisine Hükûmet 40 milyar borçludur, hakkını vermemiştir, gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'ini vermemiştir, yasaları yok saymıştır.
Bu yıl çiftçiler, yükselen girdiler yüzünden ya ekim alanını azaltacak ya gübresiz ekecek ya da hiç ekmeyeceklerdir. Bu nedenle diyoruz ki: Bu yıl Türkiye için, Türk çiftçisi için, hayvancılıkla geçinenler için tam bir kâbus yılı olacaktır. Yani "bu yıl" dediğimiz, 2019 yılı.
Taban fiyat uygulamalarında tam bir garabet yaşıyoruz. Taban fiyat uygulamalarında onlarca üründe üreticiler perişan edildi; fındıktan pancara, buğdaydan pamuğa kadar. Üreticilerimizin en az yüzde 90'ı taban fiyatların altında ücretlerle mallarını ellerinden çıkarmak zorunda kaldılar. Türkiye'de, taban fiyat, tepe fiyat yani en üst fiyat olarak her zaman uygulanıyor yani taban fiyat en düşük fiyat olması gerekirken en tepe fiyat olarak uygulanıyor ve çiftçi bu yüzden ürünlerini taban fiyatın daha altında tüccara vermek zorunda kalıyor. Hükûmet, taban fiyat ilan ettikten sonra kenara çekiliyor, çiftçisini tüccarın kucağına atıyor, böylece çiftçilerin emeği çalınıyor. Ticaret borsalarında analiz yapılarak tüccarların fiyat verdiği numuneler sonrası ne yazık ki çiftçi bir kez daha aldatılıyor ve tüccar, çiftçiyle borsadan sonra bir daha pazarlığa tutuşuyor. Çaresiz çiftçiden malını daha indirimli alıyor ama ticaret borsaları bunlara müdahale etmiyor, Hükûmet bunlara müdahale etmiyor, soygun almış başını gidiyor.
Değerli milletvekilleri, çiftçiliğimizin durumu bu da hayvancılığımız daha mı iyi? Türkiye, 2010 yılından itibaren canlı hayvan, 2017 yılından itibaren de karkas et ithal etmeye başlamıştır yani bu iktidardan önce bu ülkede et de vardı, süt de vardı, her şey vardı. Buzağı destekleri şu anda ödenmiyor, besi destekleri ödenmiyor. Konya'da 15 bin hayvan şu anda kesim bekliyor, Türkiye'de bunun sayısı 250 bin. Düşünebiliyor musunuz, hayvan üreticileri diyorlar ki: "Elimizdeki dana yetişmiş. Bizim bu danayı kestirmemiz lazım. Kış geliyor, elimizden çıkarmamız lazım." Ama Hükûmetimiz, Tarım Bakanımız diyor ki: "Ya, iyi de depolar da etle dolu. Ne yapacağız biz bunları kesip de?" Ama aynı Hükûmetimiz ne hikmetse Sırbistan'dan 5 milyon ton daha et almaya kalkışıyor. Yani şu anda 250 bin hayvan kesimi bekliyor. Kesilmezse ne olur? Bu çiftçilerin icrayla ve tarım krediyle, tüccarla başı belaya girecek. Onun için, Allah aşkına, siz kimden yanasınız?
Süt üretenleri hiç demiyorum. Zaten, süt fiyatları belli. Üç dört aydır ücretini alamıyor süt üreticisi. Siz, Amerika'dan süt ithal ediyorsunuz aynı buğday ithal ettiğiniz gibi, hâlâ et ithalatı yapıyorsunuz "Önceden anlaşma yaptık." diye de bahaneler uyduruyorsunuz. Yani siz ne zaman Türk çiftçisine, Türk üreticisine sahip çıkacaksınız?
İlginç bir olay var. Çiftçilerle kafa buluyor bizim Hükûmetimiz. Şunun için bunu anlatıyorum: Gübre girdileri yüzde 115 artmış, tarım kredi kooperatifi bir bildiri yayımlıyor, çiftçilere diyor ki: "Elinizi çabuk tutun, stoklarımızdan hızlı faydalanın, yüzde 15 indirim yapacağız." aynı tüccar mantığıyla. Allah aşkına, tarım kredi kooperatifi yüzde 15 indirimle çiftçiye gübre verecekse... "Stoklarımızla sınırlı, erken kalkan kazanıyor." Böyle bir mantık olabilir mi? Yüzde 120 zam yaptırdığınız, önünü alamadığınız gübre fiyatlarında yüzde 15 amortiye milleti razı etmeye çalışıyorsunuz ve buna da diyorsunuz ki: "Biz tarım politikası yapıyoruz, çiftçilerle iyiyiz." Çiftçilerimiz ve besicilerimiz borç batağında. Bir yandan bankalara, diğer yandan tarım kredi kooperatiflerine olan borçları, ayrıca elektrik borçları birikmiş; traktörler ipotekli, tarlalar ipotekli. Şimdi, sadece Konya'da 4 bine yakın çiftçi kuyulardan kullandığı su nedeniyle elektrik borcu yüzünden şu anda maalesef elektrik idaresi tarafından icrayla yüz yüze. Amma Hükûmetimizin icraya düşmüş çiftçilerle ilgili, hayvancılık yapan besicilerle ilgili bir derdi yok ama bir başka derdi var. Bakın, elektrik üreten, daha doğrusu elektriğimizi özelleştirip sattığınız bu firmalar var ya, bu şirketler var ya dün bir bilgi aldım -inşallah doğruluğunu tespit edersiniz, keşke yanlış olsa- dediler ki bana: "Şu anda elektrik dağıtıcı firmaların devlete 3,6 milyar borcu var, devlete ödemiyorlar, keyfî olarak ödemiyorlar, uzatıyorlar, Hükûmet de bunlara ses çıkarmıyor." Dedim ki: Yahu niye ses çıkarmasın? Aynı dağıtıcı firmalar çiftçinin, vatandaşın ümüğüne çökerken niye benim devletim bu aracı firmalara dokunmaz? "Efendim, onlar sarayın müteahhitleri, onlar Cengiz Holding falan filan." diyorlar. Eğer bunlar doğruysa yazıklar olsun böyle yönetim anlayışına, yanlışsa ben buradan bu yanlışı düzeltirim, özür dilerim.
Köylüleri büyükşehirli yaptınız, dediniz ki: "Şehirli olacaksınız." Öyle bir aldattınız ki efendim, 30 büyükşehir, 16.220 köy ve kasaba şehirli oldu, artık mahalle olduk. Ben de bir köylü çocuğuyum, vallahi köyüme gittim mahalle olduktan sonra. Aaa, köyümde ilk defa çöp tenekesi gördüm, büyük çöp varilleri gördüm ama aynı köyümde bir hafta kalkmadığını gördüm çöplerin, yazın pislik içinde kaldığını; belediye bir hafta gelmedi. Dedim köylülere: Yahu kardeşim, köylüler, belediye size ne getirdi? "Vallahi yükten başka bir şey getirmediler, bir de bu çöp tenekelerini getirdiler, Allah razı olsun." (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Efendim, artık biz imar, inşaat yaparken proje parası veriyoruz. Artık, 2019'dan sonra elektrik su parası, Meram'daki köşkte, villada yaşayan Ahmet ağa gibi elektrik, su, efendim konut, efendim yol, efendim asfalt parası ödeyeceğiz. E kardeşim, şehirli oldunuz, ne güzel işte, şehrin bütün imkânları size geldi; daha doğrusu şehrin bütün yükleri size geldi, size şehirden sadece bir çöp kutusu geldi. Onun için, siz değerli dostlar, köy tüzel kişiliği gitti; köy idaresinin gelirleri, malları ellerinden gitti, çalışanları ellerinden gitti. Köylü hep kaybetti. Siz köylüyü hep kandırdınız, hep aldattınız. Şu anda köylerimizin hâli içler acısı. Tarım ve hayvancılık bitmiş durumda. Göç almış başını gidiyor. Tarımda herkes kaçıyor. Ama bizim bir Tarım Bakanımız var, Allah selamet versin; bu kardeşimiz -maşallah, Allah nazardan saklasın- Türkiye'yi halletti, Sudan'da toprak buluyor bize ekim için. Ya Sayın Bakan, Türkiye'deki tarım arazilerinin neredeyse üçte 1'i ekilmiyor, çiftçi ekemiyor, sen ne yapıyorsun? Anlaşılan eski Bakana özenmiş. Hani bir Mehdi Eker Bakanımız vardı, biliyorsunuz, Fransa'dan 250 milyon dolarlık et ithal etmişti. Fransızlar çok sevdi bizim Bakanı, "Aman, buna Fransız nişanı verelim." dediler; vallahi verdiler, helal olsun, şövalye nişanı verdiler. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, Sayın Pakdemirli, vallahi sana da Sudan'dan bir nişan gelir kardeşim, hayırlı uğurlu olsun şimdiden. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Bundan önceydi o, bu Bakandan önceydi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Öyle mi?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Tabii.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Bu konuştu, bu söyledi "Ben Sudan'dan getiririm. Çiftçiler, getirin, Sudan'da ekelim." diye.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Sayın Bakan yeni ve acemi. Sayın Bakanın babasıyla çalışmış olan -Sayın Müsteşarımı rahmetle anıyorum- biriyim -Müsteşarken, Bakanken- ama çok üzülüyorum. Şöyle üzülüyorum: Kendisine yanlış bilgi veriyorlar, yanlış bilgi konuşuyor. Aynı Bursa'daki Doğancı Barajı'na, Çınarcık Barajı'na kendi dönemlerinde su akıtıldığını, verildiğini söylediği gibi bütçede. Başka? Başka da yanlışlar var.
Şimdi, Sayın Tarım ve Orman Bakanına soruyorum: Sayın Bakanım, size 14 Ağustos 2018, 26 Ağustos 2018, 28 Ağustos 2018 tarihlerinde 3 soru önergesi verdim, Allah aşkına, niye cevap vermiyorsun?
AYHAN EREL (Aksaray) - Çok zor geldi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Yani sen niye cevap vermiyorsun? Şöyle sorayım sana... Yani ben kırk yıllık devlet memuruyum, hep bunu söylüyorum, devletin nasıl işlediğini bilirim. Hatta hızımı alamadım, bir de dilekçe verdim, resmî dilekçe, yazışma. Ne zaman? Onu da 10'uncu ayda verdim, dedim ki: "Beyşehir Gölü'nün 2014 yılındaki su tahliliyle ilgili elinizde bir rapor var, kirlilik raporu, onu bana lütfen veriniz." Hâlâ vereceksiniz. Sayın Bakanım, biliyorum, işlerin çok zor. Zaten eski Bakan da "Ya, bizim kadro eksikliğimiz var." demişti 2017 yılında, bütçe konuşmalarında. Herhâlde, eleman eksikliğinden, milletin vekilinin yazılarına cevap verecek bir adam bulamıyorsun. Ama eğer siz milleti aldatmıyorsanız ben adımı değiştiririm.
Hani Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni dönemde daha itibarlı olacaktı, vekilleri daha çok söz sahibi olacaktı, itibarı daha çoğaltılacaktı; nasıl cevap vermezsiniz siz, nasıl cevap vermezsiniz? (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Hangi düzen bu, hangi düzen? Korku cumhuriyeti, adı korku cumhuriyeti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yokuş, sözlerinizi tamamlayın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Çünkü Sayın Bakan Konya'ya geldi, "Çiftçilerle konuşacağım." dedi, çiftçiler de buna itiraz etti, soru sordu, karşılıklı görüşmeler, bağrışmalar oldu. Hemen medyaya dediler ki: "Aman ha aman, vatandaş duymasın." Olur mu canım? Bu bakanlarımız, bu milletvekillerimiz, iktidar mensuplarımız mukaddes adamlar, onlarla ilgili protestoları kimse duymasın, duyarlarsa kıyamet kopar. Ben buradan protesto ediyorum, bu yazılara cevap vereceksin, vermiyorsan istifa edip gideceksin. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Adam gibi devleti yöneteceksiniz, yönetemiyorsanız... Ben buradan elli kere söylüyorum, devleti yönetemiyorsunuz, rantiyecisiniz, beceriksizsiniz diye. Yahu, kardeşim, şunlara cevap verin de ben her konuşmamda size bunları söylemeyeyim Allah aşkına yahu!
Şimdi, köylüler sizi bekliyor, köylüler sizi bekliyor. Bakın, 31 Marttan önce gidip... Niye bekliyor biliyor musunuz, niye bekliyor biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika...
BAŞKAN - Bağlayın lütfen.
Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Diyorlar ki bizim köylülerimiz: "Yahu, 24 Haziran seçimleri öncesi, Türkiye uçacak, Türkiye kaçacak, başkanlık sistemi geliyor, her şey muhteşem olacak..." Vallahi köylüler sizi bekliyor, işçiler, emekliler 31 Martı hep beraber bekliyor. Bakın, köylüler diyor ki: "Lütfen, o bizi iki kere aldatanlar, hem mahallî idarelerde aldatanlar hem seçimlerde aldatanlar gelsinler; Tayyip Bey'le biz uçacaktık altı ayda, perişan olduk altı ayda millet olarak. Her şey battı."
Bakın, köylüler diyor ki: "AK PARTİ'liler..." Nereye parayı harcayacağımızı bilmiyoruz!" Hele köylülerimiz ve çiftçilerimiz öyle mutlu ki öyle huzurlu ki dört gözle sizi bekliyorlar, yeni sistemi getiren partileri bekliyorlar. "Geliniz, sizi özledik, geliniz, bolluk getirdiniz, rahmet getirdiniz, bereket getirdiniz, bizi ihya ettiniz, gelin, sizi kucaklayalım, gözlerinizden bir öpelim!" diye dört gözle sizi bekliyorlar. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Acele edin, acele edin!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Çiftçi, suya hasret gibi sizi bekliyor, size hasret; hele bir gelin, hele bir gelin Konya'nın köylerine. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yokuş.