GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:20.11.2018

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri en kalbî duygularımla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, yeni idrak ettiğimiz kandil gecesinin âlemi İslam'a hayırlı olmasını Yüce Allah'tan temenni ediyorum.

Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yavrularımızın Çocuk Hakları Günü'nü tebrik ediyorum.

Edirne Milletvekili Sayın Erdin Bircan'a Allah'tan rahmet diliyorum. CHP Grubuna, sevenlerine ve ailesine başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 2'nci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

Türkiye Büyük Millet Meclisine (2/1287) esas numarasıyla teklif edilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu ile Esnaf ve Sanatkârları Meslek Kuruluşları Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifiyle anılan kanunlarda düzenleme yapılarak milletvekili ve mahallî idareler genel ve ara seçimlerinde adaylık için görevinden ayrılan birlik başkanı ve birlik yönetim kurulu üyeleriyle oda ve borsa yönetim kurulu başkanı ve üyelerine aday olamamaları veya seçilememeleri hâlinde eski görevlerine dönme imkânı tanınmak istenmektedir, işin aslı budur. Dolayısıyla şimdiye kadar olup biten, "siyasallaştı" ya da işte "Tamamen siyasi noktaya çekildi." denilen, sadece bu oda ve borsa başkanlarının, meslek odalarının başkanlarının siyasete aday olduklarında, seçimlerde aday olduklarında -seçildiklerinde sorun yok- seçilemediklerinde geri dönmesini sağlayacak bir düzenleme. Ya da aday adayı olup aday olamamaları hâlinde tekrar geriye gelmelerinin önünü açacak bir düzenleme.

Şimdi, bu lafı alıp, bu kanun düzenlemesini alıp "Siyaset öyle oldu, siyaset sivil toplum örgütüne girdi, STK'lere dâhil oldu." demenin bence hiçbir anlamı yok. Çünkü siyasetin eğer varsa önünde birtakım barikatları bizim açmış olmamız lazım, hatta siyasete özendirmemiz lazım. Bu insanlar siyasetin önünde şu veya bu şekilde engel görmemesi lazım. Dolayısıyla girmelerinde bir engel yok ise neden seçilemedikleri zaman geriye dönemesinler? O, bulundukları yere gelebilmek için meşakkatli bir yol katetmediler mi? Kendileri -bulundukları sivil toplum örgütünün başına yönetim kurulu olmak noktasında- yönetim kurulu başkanı olmak noktasında bir hayli eziyet çekerek seçimle gelmediler mi? O hâlde seçimle geldikleri yerde fevkalade... Geçmişte bir grubun, gerilerindeki destekçilerin mutlaka kabulleriyle oraya geldi. O hâlde seçilemedikleri yerde geriye dönmelerine "Adrese teslimdir" başkaca "Alelacele yapılmış bir kanundur." demenin de bir anlamı yok. Eğer hayırlıysa bu iş, hayırlı işte acele de etmek lazım, bence hayırlı da bir iş. Hatta gecikmiş de bir düzenleme. Niye gecikmiş bir düzenleme? Neden bu şekilde geriye dönme başka kurumlarda olduğu hâlde biz buna imkân vermiyoruz? Kaldı ki bu kurumların, biliyorsunuz, yönetim kurulu üyeleri ve başkanları zaten meclis üyeleri ve bu kurumlarda meclis başkanlarının istifa etme zorunluluğu da yok. Bir taraftan meclis başkanına diyorsunuz ki: "İstifa etmeden sen devam edersin, seçilemediğin yerde geriye dönersin." Ama yönetim kurulu başkanlarına, yönetim kurulu üyelerine diyor ki: "Hayır, sen seçilemezsen, aday adayı olamazsan -istifa etmek zorundasın- geriye dönüşün kapalı." Bunu ben doğru bulanlardan değilim. Dolayısıyla konuştuğumuz ve üzerinde durduğumuz STK bugün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ki ben odacıyım, o kurumlardan geliyorum; değerli arkadaşlar, Türkiye iş üreten, aş üreten, evine ekmek götüren, istihdam edilenlerin tamamını... Vergiyi veren en üst çatı kuruluş. Bu kuruluş ve bu kuruluşa mensup olanları doğrudan ilgilendiren bir kanun düzenlemesi. Esnaflarımız hakeza öyle; 3.180 adet esnaf odası var bu ülkede, dolayısıyla neden onlardan bu hakkı, var olanı kullanmalarını elinden alalım? Kaldı ki o arkadaşlarımız dönse, kurumlarında tekrar aynı görevini icra ediyor hâlde olsa kime ne zararı var?

AYHAN BARUT (Adana) - Diğer odalar ne olacak?

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - "Siyasallaşacak." Ya, neresi siyasallaşacak? "Adrese teslim." Hangi adrese teslim? Adres şu: Millet adres, evet, doğru. (CHP sıralarından gürültüler)

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Niye diğer odalar yok?

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Bakınız, hayır, öyle değil; adres millet.

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Niye diğer odalar yok?

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Ha, onlar konuşulabilir, bakınız...

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Temel mesele orada.

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Bakınız, onu konuşabiliriz, tartışabiliriz, anlaşabilirsek yolumuza devam ederiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

AYHAN BARUT (Adana) - 2 tane odayı kastediyor, 19 tane oda yok; onlara niye yok?

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bakınız, burada şu var: Siyasetten bu kadar çok korkup ürkmenin bir âlemi yok. Artı, başka bir şey daha var, bakın: Bütün bu istifa edenler gidecek, bir şekilde seçilecek ya da seçilemeyecek, aday olamayacak, ondan sonra geriye dönecek. Bunların hepsi AK PARTİ'li mi, başka partilerden olmayacak mı? Hiç şüphesiz, olacak. O hâlde bu kaygı, bu kuşku niye? (CHP sıralarından gürültüler)

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Ya, 2 taneyi koymuşsun, diğerleri nerede?

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, sadece muhalefet etme adına bu STK'leri töhmet altında bırakmanın bir âlemi yok. Evet, bu STK'lerde gidenin de gelenin de önü açık olmalıdır diyorum.

Çok teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)