GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:14.11.2018

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Plan ve Bütçe Komisyonunda dün Sağlık Bakanlığımızın bütçesini görüştük. Sayın Sağlık Bakanının yaptığı sunumda, yılda toplam 750 milyon hasta bakıldığı, 2017 yılında MHRS'yle yani Merkezi Hekim Randevu Sistemi'yle 121 milyon hasta bakıldığı, 100 bin kişiye 186 hekimin, yine 100 bin kişiye 272 ebe ve hemşirenin düştüğü ülkemizde, günde 1 milyon 200 bin poliklinik muayenesi yapıldığı vurgulanmıştır. OECD ortalamasının 100 bin kişiye 351 hekim ve yine 100 bin kişiye 1.025 ebe ve hemşirenin düştüğü gerçeğiyle bütün bu veriler, sağlık çalışanlarının bu iş yükü altında ne kadar özverili çalıştığının bir göstergesidir.

Sevk zincirinin uygulanmadığı ülkemizde kamu hastanelerinde beş dakikada 1 muayene zorlaması yapılmaktadır. Hâlbuki Dünya Sağlık Örgütüne göre bu sürenin yirmi dakika olduğu dikkate alınırsa, beş dakikada bir hastanın muayenesiyle hekimin bir hastasına ne kadar faydalı olacağının değerlendirmesini siz değerli milletvekillerine bırakıyorum.

Sayın milletvekilleri, siz böyle bir sağlık sistemine "Evet." mi diyorsunuz? Beş dakikalık muayeneye "Evet." mi diyorsunuz bu yasayla? Halkın sağlığını beş dakikalık bir bakıyla mı değerlendireceksiniz? "Sağlıkta Dönüşüm Programı" dediniz ve gelinen noktada sağlık çalışanları için sağlıkta şiddete dönüştü. Bu olumsuz şartlardan dolayı her gün yüzlerce sağlık çalışanı sözlü, psikolojik, fiziki saldırıya uğramaktadır. CHP Grubumuzun sağlıkta şiddet raporuna göre son altı yılda 20.706 sağlık çalışanına fiziksel saldırıda bulunulmuştur ve bu, kayıtlara geçmiştir. Sağlık çalışanlarının birçoğu bıkkınlık sendromuyla mücadele ediyor ve tedavi alıyor. Bütün bunlardan dolayı hekimler tazminat davası olasılığına karşı kendilerini koruma içgüdüsüyle komplike hasta gruplarından uzaklaşıyorlar yani defansif hekimlik yapmaya başladılar. Hastasına yeterli zaman ayıramayan hekimler manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı tomografi gibi ileri tetkiklere başvuruyorlar; amaçları tanıda eksik kalmamak, hastasına zarar vermemek. Hâlbuki esas olan muayenedir. Bu ve buna benzer ileri tetkikler nedeniyle sağlık giderleri artmaktadır. Tıbbi sarf malzemelerinin yaklaşık yüzde 80'ini ithal ediyoruz. Döviz dalgalanmasından, ekonomik krizden dolayı tıbbi sarf malzeme temini kısıtlanmış olup ve hatta "Kurumu zarara uğratmakla suçlanacaksınız." diye hekimler belirli yazılarla uyarılmaktadır. İhaleyle tıbbi malzeme veren firmalar SUT fiyatlarının güncellenmemesi, kur artışından ve alacaklarını yaklaşık dokuz aydır alamamalarından dolayı ihalelere girmemektedirler. Tüm bu olumsuzlukların faturası hekime, sağlık çalışanına çıkarılmaktadır. Sonuç: Saldırı, şiddet, tehdit.

Yetmiyormuş gibi, birçok kurum ve üniversite hastanelerinde ek ödemelerin aylardır yapılamadığı veya azaltıldığı bir gerçektir. Özlük hakları hâlâ arzu edilen noktada değildir. Sağlık çalışanları geçim derdindedir. Psikolojik, fiziki ve ekonomik baskının esas sebebi performans, nicelikli ve popülist temelli yürütülen sağlık politikalarıdır. Palyatif çözümlerle ancak gününüzü kurtarırsınız.

Üniversitelerimizin son durumu da dikkate alındığında korkarım ki ileride kendimizi emanet edecek hekimler bulamayacağız. Çalışanın sağlığı bozuldu, toplumun aynı şekilde.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Beni Türk hekimlerine emanet edin." demiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) - Bu arada hatırlatmak isterim ki 26 ülkede Ulu Önderimiz'in anıtı vardır, büstü vardır, heykeli vardır; yalnız ülkemizde, bizim cumhuriyetimizin kurucusunun heykellerine, büstlerine saldırı vardır. Onun için diyorum ki gelin, sağlıktaki düzenlemeleri, çıkarılacak tüm kanun maddelerini Anayasa'mıza uygun olacak şekilde, ilgili meslek ve akademik odalarımızın, sendikalarımızın önerileri doğrultusunda yapalım. Sizleri empati yapmaya davet ediyorum, sizleri adalete davet ediyorum.

Son olarak, görevi başında öldürülen, benim de sınıf arkadaşım olan Doktor Fikret Hacıosman ve diğer tüm sağlık çalışanı şehitlerimizi rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun.

Artık hekimler ölmesin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Özkan.