GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/242, 349, 392, 394, 397, 401) No.lu Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile İlgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:14
Tarih:06.11.2018

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Otizmli çocukların ve gelişim bozukluğu olan evlatlarımızın ve ebeveynlerinin sorunları hakkında müşterek bir önergenin gelmesi doğrusu son derece memnuniyet verici. Bunun için ben hem partim adına hem şahsım adına şükranlarımı sunuyorum ve bu önerge sonucunda bir araştırma komisyonunun konuya çok ciddi eğilerek sorunları çözmesi konusunda da dualarımız onlarla olsun diyorum.

Bunun ortaya konulması, mesafe alınması ve otistik çocuklarımızın ihtiyacı olan 6 bine yakın eğitim görevlisinin görevlendirilmesi ve ebeveynlere katkı için elden gelenin yapılması bir sosyal devletin temel görevlerindendir. Ben bu konunun müşterek bir araştırma konusu yapılarak adım adım çözüme gidilmesinin bu Meclisin yüz akı bir projesi olacağının altını çizmek istiyorum, hem şahsım adına hem partim adına yürekten desteklediğimizi de ifade etmek istiyorum. Evlatlarımızın ebeveynlerini de burada dinledik, onlara da Allah'tan yardım diliyoruz, Allah kolaylık versin diyoruz. O evlatlar sonuçta hepimizin evlatları ama doğrusu ben konunun dışında bir kişi olarak çok etkilendiğimi söyleyebilirim.

1985 yılında 2.500 doğan çocuktan 1'inde gelişim bozukluğu görülürken son yıllarda 68'de 1 ama beş yıl sonra neredeyse yüzde 50 civarında bir oranın ortaya konmuş olması gerçekten çok vahim bir tabloyu da ortaya koymakta. O zaman bunun hiç gecikmeden böyle ortaklaşa bir proje için adım atılması ve sonuçlara gidilmesi gerçekten bu Meclisin yüz akı olacaktır.

Ben, yine belirttiğim gibi, konunun dışında bir kişi olarak bunları vurguladıktan sonra, bundan memnuniyetimi ve şükranlarımı belirttikten sonra, vaktimin geri kalanında son yıllarda, son günlerde çokça, sıkça söz edilen hal yasasına, bu konuya değinmek istiyorum. Çünkü ben Antalya'da bugün Türkiye'nin en önemli hallerinden birini dönemimde, yerel yöneticiliğim döneminde yapmış bir kişi olarak, bütün hal komisyoncularının, federasyonun ve çiftçilerin de bu konudaki duyarlılıkları ve çığlıklarını da doğrusu hissediyorum, tekrar altını çizerek burada vurgulamak istiyorum. Çünkü bu konunun partiler tarafından, bakanlıklar tarafından incelenmeye başladığını ve önerilerin hazırlandığını, kanun hazırlandığını biliyorum. Şunu vurgulamak istiyorum: Hem hal komisyoncuları hem hal tüccarları hem de çiftçiler bundan son derece muzdariptir. Çünkü geçen ay Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Albayrak'ın basında şöyle bir konuşması çıkmıştı: "Halleri, biz hal yasasını yeniden değiştireceğiz ve komisyonculuğu ortadan kaldıracağız ve dünyada eşi olmayan bir modeli getireceğiz." gibi sözleri olmuştu ve bunu da enflasyonla mücadelenin bir yöntemi olarak ortaya koymuştu. Oysa hepimiz biliyoruz ki ben aynı zamanda bir üretici ve çiftçi olarak şunu söyleyebilirim: Tarım üretimindeki enflasyonun nedenlerini hepimiz çok iyi biliyoruz, gübre fiyatları, tohum ve fide fiyatları, mazot fiyatları son yıllarda kat kat artmıştır; pahalılığın nedeni bu olmakla birlikte bunu komisyonculara bağlamak son derece yanlıştır.

Toptancı halleri üretici ile tüketicinin buluşma yerleridir, büyük pazar yerleridir ve çiftçinin de en önemli sorunu pazarı olmamasıdır. O nedenle toptancı halleri bunu pazarladığımız en önemli yerdir. Ben de şahsen üretici olarak bir güvence olarak halleri görmüşümdür ve yıllarca da, on yıl boyunca da yaptığımız hali yönetmiş bir kişiyim.

Geçenlerde bir konuşmam olmuştu; yirmi-yirmi beş yıl önce elma ve portakal üretimini ben 1 liradan değerlendirirken yirmi-yirmi beş yıl sonra yeniden 1 liraya ancak verebiliyorum demiştim. Gerçekten meyvemizi biz 1 liraya verdiğimiz zaman hallerdeki komisyoncu bizden yüzde 7, yüzde 8 civarında komisyon alır ki biz onun iş yerini rahatlıkla kullanırız ve bizim malımızı tüketiciye aktarmakta en önemli aracı kurumlardır ve çiftçinin de bir güvencesi olarak görülür. Ben dilerim ki Sayın Albayrak bu görüşlerinden vazgeçmiştir, en azından hal komisyoncularıyla ya da tüccarlarıyla, çiftçileriyle bunu konuşmasını, tartışmasını öneririm. Benim bu konuda bir bakanlığa soru önergem de olmuştu. Tabii ki maliye ve hazineyi ilgilendiren bir konu değildi bu, ben Tarım Bakanlığına ve Ticaret Bakanlığına sorularımı yöneltmiştim, onlardan bekliyorum ama konuyu Sayın Albayrak açıklamıştı medyada, oysa konunun sahipleri Ticaret Bakanıdır ve Tarım Bakanıdır. Bu bakanlıkların hepsinin hazırladığını duyuyoruz ama üreticilerin de hal komisyoncularının da bize aktardıklarını ben buradan aktarmaya çalışıyorum. Gerçekten bu konuda bir macera arayışı, bir değişiklik hem üreticiyi, çiftçiyi çok mağdur hâle getirebilir hem de hal komisyonculuğunun kaldırılması birçok ürünün zayi olmasına, yok olmasına neden olabilir. Bu konuda ben, bilhassa AK PARTİ milletvekillerini de uyarmak istiyorum çünkü Antalya halinden ve çiftçilerden bizim Antalya milletvekillerine de bu konuda birçok mesaj gelmektedir. Ben de son olarak Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar'la da konuştuğumda onlar da bizimle aynı görüşte olduklarını ifade ettiler. Hal Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan da yine bu konuda mağdurlardan ve bizlere konuyu tekrar tekrar bir noktaya gelmesi için, doğru yöntemlerle, gerçekten ihtiyaç varsa kanunun revize edilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Bakanlarımızdan bizim talebimiz, artık Türkiye'de yeni model aramasınlar, hele hele "Dünyada hiç olmayan bir modelle karşınıza çıkıyoruz." deyip yeni bir macera arayışında hiç olmasınlar çünkü dünyada neredeyse artık ortaya çıkmamış doğru buluşlar kalmamıştır. Onun için hiç de gereksiz icatlara ve keşiflere gitmenin anlamı yoktur.

Yine, kalan vaktimde bir duyarlılığımı, bir hassasiyetimi daha aktarmak istiyorum. Sayın Cihangir İslam'ın benim savunmama hiç ihtiyacı olmadığını biliyorum; sözlerini beğeniriz ya da beğenmeyebiliriz, onu da tartışmaya açmak istemiyorum; ama milletvekilleri olarak burada kürsü masuniyetini hepimiz korumak zorundayız. Dünkü söylemlerinden bir hukukçu olarak benim anladığım "İki ortak, devleti yönetmekten ziyade ele geçirmek amacıyla ortaklık kurdular. Bu ortaklıklarını da iktidar paylaşımındaki tartışmalar nedeniyle, iktidarı paylaşamamaları üzerine 15 Temmuz sürecine sürüklediler; iki batıldır." derken hem siyasi iktidarı hem de FETÖ'yü kastettiği açıktı. Fakat savcıların harekete geçtiğini, Anayasa'nın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Subaşı.

HASAN SUBAŞI (Devamla) - ...83'üncü maddesini hiçe sayarak soruşturma başlatıldığını medyadan öğrenmiş bulunuyorum. Burada, bu çatı altında milletvekillerinin bu kürsü dokunulmazlığı delinmeye başlanırsa, zaten işlevsiz kalan bu Mecliste milletvekillerine de gözdağı verilmek istenirse burada görev yapılamaz hâle gelinir. Onun için kürsü masuniyetinin korunması, savunulması; ona müdahalenin hepimizin ortak mücadelesiyle durdurulması gerekir; bundan asla ödün veremeyiz. Bunu saygıyla takdirlerinize arz etmek istedim.

Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)