| Konu: | 701 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/4) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 31.10.2018 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle değerli bilim insanı ve Başbakan Yardımcımız Profesör Doktor Erdal İnönü'yü rahmetle anıyorum.
Geçen hafta, donarak şehit olan askerlerimiz dâhil olmak üzere tüm şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum.
Sözlerime bir akademisyen olan Aydın Yaka'dan "İdeolojik Bakış-Objektif Bakış" hakkında bazı alıntılarla başlamak istiyorum: "Türkiye'de kronik hastalıklardan biri, her şeyi ideolojiye bulayarak ele almak, açıklamak ve değerlendirmektir. İdeoloji genel anlamıyla kendi içinde tutarlı olan ve bütünsellik taşıyan düşünceleri ve belli bir bakış açısını içerir. Yani bunlar, örneğin bir sosyal sınıfın, toplum kesiminin, grubunun veya bir tabakanın felsefi, sosyal, siyasal, dinî, ahlaki ve kültürel görüşlerinin tümünü kapsar. İdeoloji, bu öğelerden oluşan belli bir bakış açısını, bu düşüncelerin genel doğrultusunu ifade eder. Dolayısıyla ideoloji, nesnel özelliklerden ziyade birçok duygusal öğeleri barındırmaktadır. Hatta, ideolojilerde bu duygusal öğeler baskın durumdadır, ön plandadır. Bu bakımdan, her ideolojide bir partizanlık, taraflılık, duygu ve inanç temelli bir nitelik bulunmaktadır.
Objektif bakışta ise her sorun kendi kurumsal yapısı içinde somut ve teknik özellikleriyle ele alınmalı, ideolojik ve politik kolaycılığa sapılmamalıdır. Politik bir konu kendi kurumsal mecrasında, hukuki, ekonomik veya eğitimle ilgili bir sorun da kendi sınırları içinde ve ilgili alanın kavramları, ilkeleri, kuralları gereğince değerlendirilmelidir. Sorun çözme ilke ve yöntemi olarak bu bizi başarıya götürür."
Örnek olarak, Fetullahçı terör örgütü, FETÖ terör örgütünün gelişmesine bakmak istiyorum. 2002-2003 yıllarında 2.500 olan dershane sayısı 2014 yılında 3.500 adede yükselmiş, öğretmen sayısı da aynı yıllarda 24 binden 48 bin kişiye yükselmiştir. Bu dönemlerde Gülen cemaatine ait dershane sayısında büyük bir artış olmuştur. AK PARTİ hükûmetleri dönemindeki bu artış oranı 2012 yılında MİT'in hazırlattığı iddia edilen bir raporda şöyle ifade edilmiştir: "Türkiye genelinde 210'dan fazla özel okul, binlerce ışıkevi, dershane ve kurs, 500 öğrenci yurdu bulunuyor. Bunun yanı sıra, Türk cumhuriyetlerinden Kanada'ya, Nijerya'dan Singapur'a uzanan 134 ülkede toplam 400 özel okul, 38 öğrenci yurdu, 13 üniversiteye hazırlık kursu ve 10 binlerce öğrencisi var." Dershaneler başta olmak üzere, devletin kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörün eğitim ve ticari alanlarında Gülen cemaatinin faaliyet ve yapılanmalarının tavan yaptığı AK PARTİ iktidarları döneminde, AK PARTİ yöneticileri muhterem hoca efendilerini övmekte, Türkiye'ye gelmesi için çağrı yapmaktaydılar. Amacı Türkiye'yi bölmek, küçük devletçiklere ayırmak olan dış güçlerin bir maşası gibi davranan FETÖ'nün niyeti, ideolojik bakış açısı nedeniyle anlaşılamamıştır, "Alınları secdeye değiyor." denilerek göz yumulmuştur. Hâlbuki yapılması gereken şey, bu gibi örgüt ve yapılanmalarla ilgili devletin elinde bulunan MİT, ordu istihbaratı, Emniyet istihbaratı gibi kurumları kullanarak devletimizi çökertmeye ve yok etmeye yönelik hareketlerin ve oluşumların önceden tespit edilerek kontrol edilmesiydi ancak hepinizin bildiği gibi bu olmadı. 15 Temmuz kalkışmasını maalesef hep beraber yaşadık. Bizler İYİ PARTİ olarak her türlü terör gruplarına, PKK, PYD, FETÖ gibi bölücü, ayrımcı yapılara karşıyız, karşılarında olmaya da devam edeceğiz.
Bugün gündemimizde olan 701 sayılı KHK'yle kamudan ihraç edilen binlerce kişiyi hangi devlet kurum ve kuruluşları tespit etmiştir? Bu tespitler doğru yapılabiliyorsa neden aynı kurumlar siyasi uzantılarını ve elebaşlarını gündeme getirmiyorlar?
Devlet vatandaşına güvenmeli ve yanında olmalı, vatandaşın görüş ve düşüncelerini özgürce ifade etmesini sağlamalıdır. Bu bağlamda basın ve televizyondan görüş ifade edilmesine saygı duyulmalıdır. Bu demek değildir ki suçlulara gereken yapılmasın. Suçlular varsa bağımsız ve tarafsız yargı sistemi tarafından cezalandırılmalıdır. Vatandaş özgür ve temiz toplum istiyor. Biz de özgür ve temiz toplum için elimizden gelen her şeyi yapacak ve objektif kriterlere dayanarak sorunların çözümüne gayret edeceğiz.
Saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)