| Konu: | 701 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/4) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 30.10.2018 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL BAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 701 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi'nin birinci bölümü hakkında söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, binlerce kamu görevlisinin işten çıkarıldığı, rütbesinin elinden alındığı veya daha önce işten çıkarılanların bir kısmının iade olduğu bir kararname üzerinde konuşuyoruz. Tabii ki arzumuz bu kararların ve bu uygulamaların hakkaniyetli olmasıdır ama bize gelen, bizlere intikal eden birçok konunun ne kadar çok insanı mağdur ettiğini görmekten de üzüntü duyuyoruz. Bu sadece bugüne mahsus değil Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında da birçok insanın ne kadar mağdur edildiğini, ne kadar boştan yere yatırıldığını, ailelerin perişan olduğunu hepimiz biliyoruz. Başından beri diyoruz ki FETÖ'nün siyasi ayağı araştırılsın. Bu tür örgütler bu kadar nasıl palazlanmıştır, devletin kılcal damarlarına kadar nasıl girmiştir? Bunların siyasi ayağı ve siyasi iktidarların bunlara destek ve altyapı hazırladığı ortadadır. Fakir aile çocuklarını, zeki çocukları bir şekilde ele geçirip onların bu durumundan faydalanıp onların beyinlerini yıkayan bu örgüt, maalesef özellikle devletin kademelerinde AKP iktidarı döneminde palazlanmıştır. Tabii, sadece FETÖ değil, bugün "FETÖ terör örgütü" diyoruz da diğer cemaatler, tarikatlar ve vakıflara da baktığımızda yine değişen bir şeyin olmadığını ve tecrübelerden ders çıkarmadığımızı da görmekten çok üzgünüz.
17-25 Aralığa kadar gayet güzel ilişkilerin olduğu ve bütün iş ortaklığından tutun da güç ortaklığı, aynı zamanda akrabalıkların oluştuğu bir dönem yaşadı Türkiye FETÖ terör örgütünün mensuplarıyla.
Evet, bu ülkenin evlatlarına yazık değil mi? Gelecekte bu ülkeye faydalı olacak çocuklar neye hizmet ettiklerini bilmeden bu örgütün elemanı durumuna düşürüldü. Ama esas, biraz önce de ifade ettiğim gibi, siyasi ayağın ve siyasi tarafın mutlaka ortaya çıkması gerekir. Parsel parsel satanlar nerede? Kozmik odalara FETÖ'nün girmesini sağlayanlar nerede? "Ne istediler de vermedim?" diyenler nerede? Parası olanlar ve itirafçı olup kurtulanlar için neler yapılıyor? Gülen'in önünde el pençe divan duran vekiller yeniden nasıl vekil yapıldı? Yakınları FETÖ'den yargılanıp içeride olanların kardeşleri ve akrabaları nasıl bakan oldu, bunları araştırmak lazım.
Bir 15 Temmuz geçirdik değerli milletvekilleri ve 251 şehit verildi, 2.196 gazimiz var. "Onları tankın, topun önüne, karşısına çıkaran ruh nedir?" yine "Vatan toprakları için bölücü terör örgütleriyle mücadele edip toprağa düşen vatan evlatlarının maneviyatı nedir?" diye sorduğumuzda, bunların ilkokul çağlarında okudukları "Varlığım Türk varlığına armağan olsun." diye biten Andımız'ın şuur altına işlemesidir diye düşünüyoruz. Öğrenci andının içeriğine, ruhuna, anlayışına, hissiyatına karşı çıkanlar aslında bu ülkeyi 15 Temmuza sürükleyen mihraklardır. Senelerdir Türk kimliği üzerinden bu milleti tartıştırıyorsunuz, hedefe ulaşmanız mümkün değil ama tartıştırıyorsunuz, kafaları karıştırıyorsunuz. Andı o zaman kaldırdınız, şimdi de Danıştay kararıyla tekrar geldiğinde, hukuk devleti olduğumuzdan bahsederken, karşı çıkıyorsunuz. Binlerce yıllık Türk adı üzerinden yapılan bu tartışmalar en üst düzeyde maalesef devam ediyor.
Sayın AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı zar zor -biraz da millileşmişti son zamanlarda, görünürde- "Türk'üm" dedi de ama Türkçülüğe karşı olduğu yönünde "Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır." gibi de hiç alakası olmayan bir ifadede bulundular. Türk, bir kere, tarihin binlerce yıldan beri milletimize verdiği isimdir, etnisite yoktur bunun içinde; kültür vardır, hatıralar vardır, acılar vardır, yaşanmışlıklar vardır. Bir milletin adıdır Türk.
Evet "Andımız bizim İstiklal Marşı'mızdır." diyor, onda da yanılıyor. Tabii ki İstiklal Marşı bütün milletin İstiklal Marşı'dır, Andımız'la mukayese edilmez. Ne diyor merhum Akif? "Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal..." "Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celal?" diyor. Bu mısraların ifadesinde rahmetli Mehmet Akif ırktan neyi kastediyorsa Türk milliyetçileri de Türkçülükten ve Türk milletinden aynı şeyi kastediyorlar. "Medeniyet" diyor Sayın Cumhurbaşkanı üstüne bastıra bastıra, medeniyet perspektifinden bahsediyor. Yahu, kimliği olmayan ya da kimlik tartışmaları en üst düzeyde devam eden ve adı belirsiz olan bir milletin nasıl bir medeniyet tasavvuru veya nasıl bir medeniyet perspektifi olabilir? "Tek millet" diyor Sayın Cumhurbaşkanı; adı olmayan, isimsiz bir milletin dünyaya bakışı nasıl olabilir acaba? 2023 hedefinden bahsediliyor, evet, on yedi senedir millî eğitim çalışmalarına bir bakın, altı bakanın değiştiği, her gün eğitim programlarının değiştiği ve çocuklarımıza gerçekten millî ve manevi değerlerin verilmediği -yeni yeni, Ensar Vakfı gibi- "ensar nesli" dediğiniz yeni bir nesli... Bu vatanın evlatlarını farklılaştırarak, kutuplaştırarak bir yere varmanız mümkün değil. Türk milletinin evlatlarını böyle ötekileştirmekten vazgeçin. Tarih, sosyoloji ve akıl şunu söylüyor değerli milletvekilleri: Adını bilen, adının sağladığı kimliğin şuurunda olan ve bu şuurla yürüyecek bir gençlik ancak yarınlara sahip olacaktır. İşte Andımız, okunduğu seksen yılda bu şuuru vermek için her sabah söylenmiştir. Bundan rahatsız olmayınız. Ne diyor Andımız? "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım..." diyor. Bunlardan neden rahatsız olduğunuzu anlamaya çalışıyorum. Efendim, tek adam rejiminde söyleniyormuş. Yani tek partili dönemdeki her şeyi mi atmayı düşünüyorsunuz?
Bu millet bazı şeyleri biraz geç anlayabilir ama bugüne kadar yapılan tahribatların bu millet ve bu ülke için çok sıkıntılı olduğunu da görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENOL BAL (Devamla) - Artık bu kavganın, bu kutuplaştırmanın ve bu ötekileştirmenin durmasının zamanı geldi, geçiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bal.