| Konu: | Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 17.10.2018 |
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'ne ilişkin şahsım adına söz almış bulunuyorum.
15'inci maddeyle ilgili bir önergem vardı, önergemiz vardı, onda gerekçe belki yeterince anlaşılmamış olabilir, şöyle yazılmıştı: "Ayrıca, mülki amir tarafından aracın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir." Yani aracın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar veren merci mülki amir gibi gösterilmiş. Mülki amirin aracın mülkiyetini kamuya geçirme yetkisi olmadığı açık olduğuna göre, en azından kanunla geçmesi sağlanmalıydı. Mülki amir araca el koyabilir ancak bu kanuna göre mülkiyet kamuya geçmiş olur.
Mevcut kanunun, arkadaşların, hatiplerin bahsettiği gibi olumlu yanları da var. Kanunun hayırlı olmasını diliyorum. Baktığımız zaman, Türkiye, dünyada en çok trafik kazasının olduğu ülke. Trafikteki bu ölümlü kazalar açısından inşallah caydırıcı olur, hayırlı olur fakat İYİ PARTİ Milletvekili Fahrettin Yokuş'un da belirttiği gibi, bir kanun hazırlanırken caydırıcı olması bakımından sadece ödenecek cezaların 2-3 kat olması değil, caydırıcı olması için onun kamu vicdanıyla bağdaşır olmasının aranması gerekirdi. Bunun için de hem sivil toplum örgütleri hem ilgili kurumlar, meslek odaları tarafından çok iyi tartışılması gerekirdi ki bu kanun kamu tarafından da sahiplenilsin ama bizde kanunu yaparken ne kadar sahiplenir, doğrusu kuşkularım var. Mecliste bile yeterince tartışılamadığına göre kamuoyu tarafından bir kanunun desteklenmesi, benimsenmesi çok zor olmaktadır. Mevcut yasadaki caydırıcılık zaten yeterlidir.
Evet, devletin parasının olmadığını biliyoruz çünkü ben Antalya'dan biliyorum, Antalya'da yapılmakta olan neredeyse tüm yollar durmuştur, bütün inşaatlar tasfiye edilmiştir, müteahhitler de çekip gitmiştir. Elmalı-Korkuteli yolu, örnek vermek gerekirse Gömbe-Kaş yolu ve ayrıca Alanya-Gazipaşa çevre yolu ve Antalya'da Döşemealtı'ndan çıkan ana yol, çevre yolları tümüyle tasfiye edilmiştir, müteahhitler de ayrılıp gitmiştir.
Kara yollarında trafiği konuşuyorsak bu yolların yapılması gerekirdi ama inşallah devlet, Hükûmet tarafından da cezaları artırarak devlet kasasına biraz daha para girmesi öncelikli düşünülmemiştir çünkü bu paraların, 2-3 kat artan cezaların ödenme şansı vatandaş tarafından da neredeyse yoktur. Şunu ifade etmek isterim ki devletin parası yok, biliyoruz ama vatandaşın da bunu ödeyecek parası yok; bu cezaları karşılayabilecek gücü kalmamıştır. O zaman biz ne yapıyoruz Türkiye'de? Af yasaları. Ben, belediyeci olduğum için de biliyorum. Türkiye'de 15 kere imar affı çıkmıştır ve yine, yakında ceza afları belki de Meclisimize gelecektir. Devlet, kamu vicdanıyla yeterli bağdaşır kanunlar çıkaramadığı için sık sık tasfiye etme gereği duyar. Bunu da nasıl tasfiye eder? Aflar çıkararak. Hani caydırıcıydı bizim kanunlarımız? Bu teknikle, bu şekilde acele yapılan, kamu vicdanında yeterince...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın, buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - ...muhasebesi yapılmamış, sivil toplum ve halk içine alınmadan yapılmış hatta Mecliste bile yeterince tartışılmamış, bu şekilde hazırlanmış yasalarla bir süre sonra yine ödenmeyen cezalar af kapsamına girer. Caydırıcı olsun diye yaptığımız yasa, caydırıcı olmaktan daha da çok uzaklaşmış olur.
Ben yasanın hayırlı olmasını diliyorum. Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)