GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:8
Tarih:17.10.2018

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Büyük Atatürk'ün önderliğinde, uğrunda nice kanlar dökülerek kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti ulusa dayalıdır ve ulus devlet bağını da yeni kadının simgeleyeceği düşünülerek yola çıkılmıştır. Cumhuriyetle gelen ve ayırt eden en önemli gösterge de kadının bir ulusal devletin yasal olarak eşit yurttaşı kabul edilmesidir. 5 Aralık 1934'te Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesi de aslında bu yolda atılan en önemli adımdır. Ben de burada Büyük Atatürk'ün kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel başkanı kadın olan İYİ PARTİ'sinin bir kadın milletvekili olarak huzurunuzda olmaktan gurur duyuyorum.

Geçen yüzyıldaki gelişmelere rağmen yoksulluk büyümeye devam etmiş, zengin ve fakir arasındaki fark da artmıştır. Yoksulluğun yükü kadınların omzundadır ve sağlıklarına da sinsice zarar vermektedir. Yoksullukla yaşayan 1,2 milyar kişinin yüzde 70'i kadınlardır. Dünyadaki 900 milyon okuma yazma bilmeyen arasında kadınların oranı 2 kat daha fazladır ve dünyada 55 milyon kız çocuğu okula devam edememektedir.

Çocuk askerlerin yüzde 40'ını kızların oluşturduğu tahmin ediliyor. Kadınlar, aynı işte çalışan erkeklerden yüzde 30-60 daha az ücret alıyor.

Sağlık harcamalarının Finlandiya'da kişi başına 2 bin dolar, Vietnam'da 3 dolar olduğu dünyamızda her yıl 500 bini aşkın kadın gebelik ve doğumla ilgili nedenler sonucu yaşamını yitiriyor ve 100 milyondan fazla AIDS'li vakanın bulunduğu dünyada bu hastalığa yakalanan 15-25 yaş arasındaki gençlerin yüzde 60'ı da kadınlar. O hâlde, dünyada her dakikada 1 kadın ölüyor demektir. Aynı sosyal gruptaki erkeklere göre göreceli olarak daha yoksul olan kadınlar için bu bir kader midir?

Cinsiyet eşitsizliği ve kadınların yoksulluğun getirdiği zorluklardan dolayı yaşadıkları sıkıntılar arasındaki ilişki gerçeği bile henüz tam olarak kabul görmezken bir de şiddete maruz kalan kadının kaderini değiştirebilmek mümkün müdür? Türkiye'de yaşayan kadınların bu vahim tablodaki yeri nerededir?

Türk olmasından gurur duyduğum Mükerrem Belkıs Hanım'ın "Hakk-ı insaniyelerinden vazgeçen veyahut 'Haklarımızın, ihtiyaçlarımızın bir kısmı verilmiyor.' diye hepsini bırakan hemşirelerimiz varmış! Zararı yok, ben yine vazife-i vataniye-i insaniyemi kemal-i ifa edeceğim. Hiç kimse istemesin, yalnız başıma ben isteyeceğim. Onu istememek insanlığıma bence bir hıyanettir." diye ifade ettiği sözleri aslında kadının birey olma talebinin çığlıkla ortaya konmasıdır ve böylesi bir dile getirilişin de, hangi toplum olursa olsun, yankı bulmaması imkânsızdır.

Kadın hakları Türkiye'de, taraf olduğu uluslararası Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleriyle garanti altına alınmıştır. 10'uncu maddede "Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.

AYLİN CESUR (Devamla) - Parlamentolararası Konseyin 2002 verilerine göre, kadınların temsili açısından dünya ortalaması yüzde 14,5; Türkiye'de ise yüzde 4 ila 5'lerdedir.

Şiddete son vermek, eşitlik, adalet ve barışı sağlamaya yönelik çabaları ciddiye almak zorundayız. Sorunu sadece kadınların sorunu olarak görmemek, bana göre, çözüme giderken en önemli hareket noktası olmalı.

Dünyada her yıl 500 binden fazla kadının gebelik ve doğum nedeniyle öldüğü ve Türkiye'de de bu rakamların çok yüksek olduğu durumda bizler, kuruluşundan bugüne çok ciddi, önemli adımlar atılmış olsa da Türkiye'de sağlık açısından ve 2000'li yıllara gelindiğinde artık 12 bin kişiye 1 hekimden, 512 kişiye 1 hekime gelinse de hâlâ kadın sağlığını ve yoksulluğunu en önemli, en çok önemsenmesi gereken konulardan biri olarak alıyoruz.

Bebek ve anne ölümlerini Batı standartlarına getirmemiz gerekiyor ve ülkemizdeki kadınımızı, erkeğimizi mal muamelesi görmekten kurtarmak, insanca yaşam şartlarına kavuşturmak, Türkiye'de de Avrupa'daki veya Batı'daki ülkelerin seviyesine getirmek hedefimiz olmalı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir kereye mahsus olmak üzere bir dakika daha süre veriyorum bu öneri için.

AYLİN CESUR (Devamla) - Teşekkür ederim.

Kadınlarda iş gücüne katılım oranı yüzde 50'ye çıkarılmalı. Kamuda kadın yöneticilerin oranı yüzde 30'a çıkarılmalı. Kadının emeği korunmalı, kayıt dışı çalışan kadınları sosyal güvenlik kapsamına almalıyız. Mevsimlik tarım işçisi kadınlar ile ev eksenli çalışan kadınların her türlü sosyal güvenceden faydalanmaları sağlanmalı. Bakım hizmeti veren kadınlar sosyal güvenlik kapsamına alınmalı. Kadın girişimciler için gelir vergisi oranlarında üç yıl süreyle 3 puan indirim yapılmalı ve kadın girişimciliği teşvik edilmeli. Kadınlarda okuryazarlık oranı beş yıl içinde yüzde 100'e çıkarılmalı, bununla ilgili tedbirler alınmalı.

Biz kadınlar olarak bizi özgür yapan, bize insanlık standartlarını getiren, eşit yapan ve bu ülkenin mutluluğu için her türlü imkânı açan cumhuriyettir, bunun kıymetini bilmek zorundayız ve biliyoruz. Kadın-erkek ayrımı yapmaksızın kısaca "insan hakları" olarak ifade edeceğimiz haklar sahiplik gerektirir. Kadınıyla erkeğiyle uygar, demokrat ve müreffeh bir Türkiye yaratmak için geleceğe güvenle bakarak karşılıklı sevgi ve dayanışmayla hareket etmeye mecburuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri olan bizler, bize oy vererek buraya gönderen halkımızı temsil ediyoruz. Bu yapılandırmaları bir an evvel hayata geçirmeliyiz ve birlikte hareket etmemiz gerektiğinin artık farkına varmalıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN CESUR (Devamla) - Az önce fındık olayında görüldüğü gibi, sayın milletvekilleri hepinizi vicdanlı hareket etmeye davet ediyorum.

Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)