| Konu: | Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 10.10.2018 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ Grup Başkanımız Sayın Naci Bostancı ve şahsımın vermiş olduğu Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz 1 Ekim itibarıyla yeni yasama yılı açılışımızı gerçekleştirdik. Öncelikle yeni yasama yılımızın milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine sizlerin ve bizlerin gayretiyle bu kutlu çatı altında milletimiz için önemli çalışmalar yapacağımıza yürekten inanıyorum.
Yeni hükûmet sistemiyle, kanun yapma süreçlerinde her bir milletvekilimizin daha güçlü ve daha etkin katkı sağlayacağı bir döneme girdik. Bu konuda tüm milletvekillerimizin kanun yapım sürecindeki değerlendirmelerini ve eleştirilerini değerli bulduğumuzu ifade etmek isterim. Yeni yasama yılımızın ilk kanun görüşmesine şu anda gündemimiz olan Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi'yle başlıyoruz. Teklifimiz toplam 12 maddeden oluşmaktadır. Malumunuz Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleriyle teklifimiz derinlemesine tartışıldı, Genel Kurula sizlerin huzuruna geldi.
Bu kanun teklifiyle temel olarak Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Türkiye'nin büyümesinde ve kalkınmasında daha etkin bir paydaş hâline gelmesi için yeniden yapılandırılmasını amaçlamaktayız. Sizlere bu konuşma içerisinde evvela Türkiye Kalkınma Bankasının kısa bir tarihinden ve mevcut yapısından bahsedeceğim, daha sonra bu kanuni değişiklikle amacımızın ne olduğundan ve nasıl bir banka modeli oluşturacağımızdan bahsedeceğim. Yine, bu yasa teklifiyle Türkiye Kalkınma Bankasının bundan sonra hangi hedefleri, faaliyetleri yürüteceği ve uluslararası kalkınma ve yatırım bankacılığı modeliyle ilgili birtakım bilgileri siz değerli milletvekillerimizle paylaşacağım.
Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi yurt dışında çalışan işçilerimizin tasarruflarını yatırımlara dönüştürmek amacıyla 1975 yılında Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası -kısa adı DESİYAB- adıyla ve kanun hükmünde kararnameyle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı bir kuruluş olarak kurulmuştur. 1988 yılında, diğer bir kanun hükmünde kararnameyle bankanın unvanı "Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi"ne dönüştürülmüş ve sanayi sektörünün yanında diğer sektörlere de finansman desteği sağlama imkânı getirilmiştir. 1989 yılında Yüksek Planlama Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Turizm Bankası Anonim Şirketi bütün aktif ve pasifleriyle birlikte Türkiye Kalkınma Bankasına devredilmiş ve turizm sektörüne finansman sağlama imkânı oluşmuştur. 14/10/1999 tarihinde kabul edilen 4456 sayılı Kanun'la bankanın kuruluşu kanunlaştırılmıştır.
Mevcut durumuyla Türkiye Kalkınma Bankası, özel hukuk hükümlerine tabi ve anonim şirket şeklinde Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığının ilgili kuruluşu, bir kalkınma ve yatırım bankasıdır. Sermayesinin yüzde 99,08'lik payı Hazineye, yüzde 0,92'lik kısmıysa halka açık olup gerçek ve tüzel kişilere bağlıdır. Verdiğimiz kanun teklifinin 8'inci maddesiyle 4456 sayılı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun'un yürürlükten kaldırılmasını ve 2'nci maddeyle de bankanın özerk bir yapıya kavuşturulmasını teklif etmiştik. Böylelikle, bankanın özerk bir yapıya kavuşturulması ve daha etkin bankacılık için gerekli altyapıyı hazırlamak amacıyla bankanın merkezi, amacı, kaynakları, sermaye yapısı, organları, hesapları ve faaliyet konuları ile kârın dağıtımına ilişkin hususların esas sözleşmede yer alacağı hüküm altına alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, 2008 küresel krizi sonrasında küresel ekonomide dengeler tam anlamıyla oturmamıştır. Para politikasında normalleşmenin oluşturduğu dengesizlikler ve ticaret savaşının giderek ivmelenmesi, küresel ekonomiye dair belirsizlikleri giderek artırmıştır. Bu yönüyle, dünya ve özellikle Türkiye yeni bir ekonomik süreçten geçmektedir. Yakın zamanda açıklanan orta vadeli planla yeni ekonomik program anlayışı benimsenmiş ve yeni ekonomik modelin uygulanması noktasında güçlü bir irade ortaya konmuştur.
Bu noktada, kalkınma programlarının en önemli uygulayıcılarından biri olarak gördüğümüz Türkiye Kalkınma Bankasının geçmiş pratiklerine bakarak kalkınma hedeflerine ulaşmada, üzülerek ifade etmem gerekir ki etkin bir yer almadığını görmekteyiz.
Günümüzde dünyada yaklaşık olarak 550 adet kalkınma bankası bulunmaktadır. Bunların 520 tanesi ulusal düzeyde faaliyet gösterirken geri kalanı ise bölgesel ve global düzeyde faaliyet göstermektedir. Türkiye'de ise 52 banka içerisinden 13 tanesi kalkınma ve yatırım bankasıdır. Bunlardan İller Bankası, Eximbank, Takasbank ve Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi olmak üzere 4'ü kamu sermayeli kalkınma bankalarıdır.
2017 yılı sonu itibarıyla Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 3.253 milyar Türk lirasıdır, kredi büyüklüğü ise 2.112 milyar Türk lirası olarak gerçekleşmiştir. Kalkınma ve yatırım bankaları toplam bankacılık sektörü içinde 162,7 milyar Türk lirası aktif büyüklükle yüzde 5 paya; 126,7 milyar Türk lirası kredi büyüklüğüyle de yüzde 6 paya sahiptir. Ayrıca, aynı dönemde Türkiye Kalkınma Bankası ise 8,98 milyar Türk lirası aktif büyüklükle bankacılık sektöründe binde 2,7 paya, kalkınma ve yatırım bankacılığı sektöründe ise yüzde 5,5 paya sahiptir. Kredi büyüklüğü açısından 6,9 milyarlık payıyla bankacılık sektöründe binde 3,2 paya ve kalkınma ve yatırım bankacılığı sektöründe yüzde 5,4 paya sahiptir. Aktif büyüklüğü açısından Türkiye Kalkınma Bankasına kıyasla Eximbank 9,5 katı, İLBANK 2,8 katı, özel bir kalkınma ve yatırım bankası olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ise 3,5 katı; öz kaynak açısından da benzer şekilde bankaya kıyasla Eximbank 5 katı, İLBANK 13 katı, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ise 3 katı büyüklüktedir. Normalde diğer kalkınma ve yatırım bankalarına göre daha kapsayıcı, daha geniş faaliyet alanına sahip ve Türkiye kalkınmasının öncü kurumlarından biri olarak gördüğümüz Türkiye Kalkınma Bankasının daha lokalize faaliyet gösteren bu bankalara karşı daha güçlü bankacılık verileri olmasını ve diğer ülkelerin kalkınma bankalarıyla güçlü bir rekabet içerisinde olmasını beklerdik.
Mevcut yapısıyla Türkiye Kalkınma Bankasını yurt dışındaki muadil bankalarla karşılaştırdığımızda bankanın istediğimiz seviyelerde olmadığını net olarak görmekteyiz. Türkiye Kalkınma Bankasına muadil ulusal kalkınma bankalarının aktif büyüklük oranları, o aktif büyüklüğünün gayrisafi yurt içi hasılaya oranları Çin'de yüzde 20, Almanya'da yüzde 15,4; Brezilya'da yüzde 12,7; Kore'de yüzde 16, Rusya'da yüzde 3,7; Afrika'da yüzde 1,94; Polonya'da yüzde 4 iken Türkiye Kalkınma Bankasında ise yüzde 0,28'dir.
Aynı şekilde, Türkiye Kalkınma Bankasına muadil ulusal kalkınma bankalarının öz kaynak/gayrisafi yurt içi hasıla oranları Çin'de yüzde 1,56; Almanya'da yüzde 0,94; Brezilya'da yüzde 0,92; Kore'de yüzde 2,05; Rusya'da yüzde 0,43; Güney Afrika'da yüzde 0,75; Polonya'da yüzde 1,1 iken Türkiye Kalkınma Bankasında yüzde 0,04'tür.
Mevcut hâliyle bankanın hem sermaye ve aktif büyüklük itibarıyla hem de etkin faaliyet gösterememesi itibarıyla Türkiye'nin kalkınma süreçlerinde etkin bir rol almadığını görmekteyiz.
Banka için öngördüğümüz misyon doğrultusunda mevcut kanunun ihtiyaca tam anlamıyla cevap veremediği aşikârdır. Bu sebeple, bankanın gelişmiş ülkelerin önde gelen kalkınma ve yatırım bankalarıyla eş değer etkinlikte hizmet sunabilmesi için yasal düzenlemenin yapılması gerekliliği doğmuştur. Yeniden yapılandırma süreciyle, önümüzdeki dönemlerde kalkınma hedefleri doğrultusunda Türkiye Kalkınma Bankasının güçlü potansiyelini hayata geçirme arzusu içerisindeyiz.
Dünya örneklerine baktığımızda, kalkınma bankaları altyapı, sanayinin geliştirilmesi, bölgesel gelişme, çevrenin korunması, inovasyon, ihracat ve kurumsal işletmelerin geliştirilmesi gibi farklı amaçları merkeze alarak ülkelerin kalkınma perspektiflerine yönelik faaliyet göstermektedirler.
Bizim bu kanun teklifiyle amacımız gelişmiş ülkelerdeki kalkınma bankaları standardında bir kalkınma bankası oluşturmak iken, ne yazık ki birtakım medyada "Yandaşlara para aktaracaklar." tezviratlarıyla karşılaştık. Bakın, buradan açıkça ifade ediyorum: Bu kanun teklifiyle daha güçlü ve daha etkin hâle gelecek Türkiye Kalkınma Bankası, orta vadeli programlar ve kalkınma planları çerçevesinde belirlenen sektörlere yönelik teknik destek ve finansman sağlayan bir yapıya kavuşacaktır. Tek gayemiz, Türkiye'nin güçlü bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmesi ve Kalkınma Bankasının bu misyonda öncü bir rol üstlenmesidir. Bu kanun teklifine yönelik bu tip çirkin ithamları Türkiye'nin kalkınmasını istemeyen bazı çevrelerin sinsi bir algı operasyonu olarak değerlendirmekteyiz.
Banka, yeniden yapılandırma süreciyle birlikte gelişmiş ülkelerdeki kamu sermayeli etkin kalkınma ve yatırım bankalarında olduğu gibi altyapı, çevre, enerji, araştırma ve geliştirme yatırımları, sektörel verimlilik ve rekabeti artıracak yatırımlar, küçük ve orta boy işletmelere ilişkin finansman uygulamaları, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesine katkı sağlayacak yatırımlar, kalkınma programlarında belirtilen öncelikli sektörlere yapılacak yatırımlar, döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin yatırımlar ile benzer alanlarda doğrudan veya diğer bankalar aracılığıyla kredi sağlayarak, fonlar kurarak, garanti ve risk paylaşım programları geliştirerek veya diğer kalkınma ve yatırım bankacılığı araçlarını kullanarak finansman sağlayabilecek bir yapıya kavuşacaktır. Banka hâlihazırda yaklaşık 9 milyarlık aktif büyüklüğünün yüzde 77'sini borç finansmanı olarak kullandırmaktadır. Kredilerin yüzde 58'i yenilenebilir enerjiye, yüzde 18'i imalat sanayisine, yüzde 14'ü turizme, yüzde 2'si eğitim ve sağlık sektörlerindeki yatırımlara ve yüzde 8'i ise KOBİ'lere verilmektedir. Mevcutta sektörlere yönelik belirli kaynak tahsisi planlaması olmadan verilen borç finansmanı artık belirlenen kalkınma hedefleri doğrultusunda sektörlere göre önceliklendirilecektir.
Aynı şekilde, yeniden yapılandırma süreci kapsamında 5'inci maddeyle orta ve uzun vadede ülke kalkınmasına olumlu katkılar sağlayacak stratejik sektör ve yüksek teknoloji yatırımları için alternatif finansman imkânları sağlaması amacıyla Türkiye Kalkınma Bankası bünyesinde tüzel kişiliği haiz Türkiye Kalkınma Fonu kurulmasını teklif ediyoruz. Fonun çalışma usul ve esasları Türkiye Kalkınma Fonu İç Tüzüğü'yle oluşturulacaktır.
Fonlar, kalkınma bankalarının hem faaliyetlerini etkili bir şekilde yürütmeleri hem de özel sermayeyi teşvik ve katalize ederek piyasayı yönlendirmek için kullandıkları en temel araçlardır. Örneğin, Avrupa Yatırım Bankası Grubu girişimcilik ve inovasyonu desteklemek için Risk Sermayesi Fonu ve KOBİ'lere yönelik çalışmak üzere banka bünyesi altında Avrupa Yatırım Fonu kurmuştur.
Banka, Türkiye Kalkınma Fonu'nun yönetimini kendi içerisinde oluşturduğu profesyonel bir ekiple ilerletecek olup fonun yönetim kurulu, yatırım komitesi ve danışma kuruluyla fonun yönetimi desteklenecektir. Türkiye Kalkınma Fonu'nun bu kanun teklifinde yer almasının sebebi, birçok gelişmiş ülkede stratejik olarak gelişmesi istenen sektörlere kalkınma bankalarının fonlar aracılığıyla uzun vadeli sermaye yatırımları yaparak hedeflenen ekosistemi desteklemeleridir.
Bir üst fon olarak kurulacak olan Türkiye Kalkınma Fonu girişim sermaye fonları, özel şirketlere orta ve uzun vadeli sermaye yatırımları yapacaklardır. Fonun ve bünyesindeki alt fonların çalışma usul ve esasları, organları, işleyiş kuralları, raporlama esasları, fonun denetimi ve uygulamaya ilişkin diğer hususlar fonun iç tüzüğüyle belirlenecektir. Her bir alt fon farklı yatırım stratejisine ve yatırım komitesine sahip olarak kendi portföyünü oluşturacaktır. Alt fonların yatırım portföyü öz kaynak veya borca dayalı çeşitli finansal araçları kullanan Türkiye'de ya da yurt dışında kurulu yatırım fonlarından ve fonlarla ortak yatırım yöntemi kullanılarak ya da doğrudan şirketlerden oluşabilecektir. Hem banka faaliyetleriyle hem de fon yöneticileriyle proje ve finansman sağlamanın yanında, projenin ilk aşamasından son aşamasına kadar projenin içinde aktif rol oynayacak bir yapı oluşturulacaktır.
Verdiğimiz kanun teklifinin 6'ncı maddesi Türkiye Kalkınma Fonu'na bazı istisnalar ve muafiyetler getirirken 7'nci maddede Türkiye Kalkınma Bankasına da bazı istisnalar ve muafiyetler getirmiştir. Bu iki madde kapsamında bankaya ve fona çeşitli istisna ve muafiyetler teklif etmemizin maksadı, ticari amaçlı değil ekonomik ve sosyal kalkınma amaçlı faaliyet yürüttükleri için ilave maliyet ve gider oluşturacak kalemleri azaltmaktır. Dünyadaki örneklere baktığımızda, kalkınma bankaları ağırlıklı olarak kamusal görevler üstlendiklerinden bu görevlerini yerine getirebilmeleri için bu bankalara çeşitli muafiyet ve istisnalar ile bazı imtiyazlar tanınmıştır. Örneğin, Kore Kalkınma Bankası toplam 67 hüküm içeren Kore Bankacılık Kanunu'nun 20 maddesine tabi değildir. Benzer şekilde, Almanya Federal Bankası, Federal Almanya Kalkınma Bankası vergilendirme, bina inşaatları ve kiralaması konusunda Alman Merkez Bankası Bundesbank'la aynı haklara sahiptir. Ülkemizde de Eximbank örneğinde olduğu gibi, kurumlar vergisinden muaftır. Bankada kâr dağıtımı yapılmamaktadır. Ticaret kanunu hükümleri, AB bankacılık düzenlemeleri ile birkaç hüküm dışında Alman Bankacılık Kanunu Federal Almanya Kalkınma Bankasına uygulanmamaktadır. Az önce burada getirilen eleştiriler doğrultusunda, aslında dünya örneklerinde var olan uygulamaların benzerleri de şu an vermiş olduğumuz kanun teklifinde ortaya konulmuştur.
Son olarak, 4'üncü madde, geçici madde 1 ve geçici madde 2'de personel rejimine yönelik değişiklik yapılması teklif edilmiştir. Bankada Ağustos 2018 itibarıyla 481 kişi Emekli Sandığına tabi ve 5510 sayılı Kanun'a göre 59 kişi SGK kapsamındadır. SGK'li personelden 34 kişi süreli sözleşmeli olarak istihdam edilmektedir. Mevcut durumda, bankada çalışan toplam personelin yüzde 54'ü, 289 kişi hâlihazırda emekliliğe hak kazanmış durumdadır ve bunların büyük çoğunluğu 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabidir. Emekliliği hak etmiş olan uzman personel sayısı 118 kişi olup bunlardan 111 kişi Emekli Sandığına tabidir. Ağustos 2018 itibarıyla bankanın genel yaş ortalaması 49'dur. İlgili maddelerle, banka personelinin İş Kanunu hükümlerine göre istihdam edileceği ve personel istihdamına ilişkin hususlarda yönetim kuruluna yetki verileceği düzenlemesi teklif edilmiştir. Bankada belli bir tarihten sonra 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olmayan personel çalışmaması, mevut personelden dileyenlerin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca bir kamu kurumuna atanması ve bu atama işlemi gerçekleşinceye kadar bankanın ihtiyaç duyduğu uygun işlerde görevlendirilmesi teklif edilmiştir.
Bankanın yeniden yapılandırılması amacıyla gerekli olan geçiş sürecinde hizmetin devamının aksamaması için mevcut yönetim kurulu başkan ve üyelerinin görevlerinin genel kurulca yenileri seçilinceye kadar devam etmesi hüküm altına alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, Komisyon raporunda 3'üncü madde olarak ifade edilen, kanun ya da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bankanın görevlendirilebileceğiyle ilgili bir madde vardır; buna bazı eleştiriler getirilmiştir. Bakın, bu 2001 krizinden sonra, kamu iktisadi teşebbüslerine o dönem hükûmet bir görevlendirme yapmak istiyorsa kaynağını tahsis etmesi gibi bir zorunluluk getirilmişti. Çünkü öncesindeki uygulamalarda kaynağı tahsis edilmeden bu kuruluşlar görevlendirildiği için "görev zararı" diye ifade ettiğimiz bir durumla karşı karşıya kalınıyordu. Şu an mevcut, zaten kamu iktisadi teşebbüslerinde olan bir uygulama burada da 3'üncü madde aracılığıyla teklif edilmiştir. Yani kaynağı tahsis edilmek suretiyle bankaya bir görev verilebilir ama bunun kaynağının oluşturulması gerekmektedir yani cümlenin diğer kısmı kaynak kısmıyla ilgilidir.
Yine, karşılıklarla ilgili mesele... Aslında, biz bu meseleyi Komisyon aşamasında detaylı, enine boyuna tartıştık fakat aynı madde burada tekrar tartışmaya açıldığı için ben de birkaç kelam etmek istiyorum. Kalkınma Bankası "Kalkınma ve Yatırım Bankası" olarak faaliyetlerine devam edecektir -uzun vadeli kredi verir bunlar- ve beş ile on yıl arası krediler vereceklerdir. Normal ticari bankalar daha kısa vadeli krediler vermektedir ve orada belirlenen süreler vardır; işte, doksan gün kredinin geri dönmesinde bir problem yaşanırsa bu takibe alınır, bununla alakalı karşılık ayrılır. Karşılık ayrılan bir kredinin tekrar karşılıktan çıkartılabilmesi için belli bir prosedür uygulanır. Dolayısıyla verdiğiniz on yıllık bir kredide üç ay ödemede sorun yaşadığınız an buna hemen karşılık ayırdığınız, takibe aldığınız zaman bankanın rasyolarında bir sıkıntı oluşabilir. Nihayetinde bu banka uluslararası fonlardan da istifade edecektir. Dolayısıyla burada, banka yönetim kurulunun belirleyeceği oranlara göre, belirleyeceği kıstaslara göre bir karşılık ayrılacaktır ve bu banka bağımsız denetime tabi olacaktır. Hem Türkiye Kalkınma Fonu hem Türkiye Kalkınma Bankası yurt dışına gittiği zaman, yurt dışından fon toplayacağı zaman, bu raporlar önemli bir gösterge olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN - Tabii.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Eğer bankanın rasyolarında ya da karşılıklarında en küçük bir tereddüt oluşursa uluslararası kuruluşlardan bankaya bir kere fon akışı sağlanmaz. Her şeyin ötesinde, uluslararası arenaya çıkacak olan bu bankanın ciddi bir bağımsız denetime tabi olacağını buradan ifade etmemiz gerekir. Siz hiçbir şey yapmasanız dahi, fon alacağınız zaman bağımsız denetim raporunu oraya götürmek zorundasınız ve karşılıklar noktasında eğer zaten bir probleminiz varsa oradaki hiçbir kuruluş size finansman sağlamaz. Kaldı ki aslında, böyle de otokontrol bulunmaktadır.
Bunları, aslında, biz Komisyonda enine boyuna tartıştık ama tekrar açıldığı için burada ifade etmek istedim.
Ben, sabırla dinlediğiniz için tüm Genel Kuruldaki milletvekillerimizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)