| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 24.07.2018 |
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20'nci madde aleyhine ve teklifin geri çekilmesi için konuşma almış bulunuyorum.
Asker kişilerin görevden alınmalarının, kamu görevlilerinin görevden alınmalarının sorunlu olduğunu biliyoruz, çok sağlıklı olmadıklarını biliyoruz. Bir de mahkeme kararı olmadan rütbelerinin de geri alınması gerçekten çok ciddi sorun yaratmaktadır. Hele mahkeme kararı olmadan geri alınması, Anayasa'nın birçok hükmüne aykırı olmakla birlikte manevi değerleri koruyan 17'nci maddeye de aykırılık teşkil etmektedir.
Neden kararları sağlıklı veremiyoruz diyorum. Türkiye'de Genelkurmay Başkanının "terörist" diye tutuklandığı hepimizin malumu. Yani tutuklamalarda yüz binlerce kişinin kamu görevinden alınmasında ve yine yüz binlerce kişinin tutukluluğunda sağlıklı olduğunu, bunların adalete ve hukuk duygusuna, hukuk kurallarına uygun olduğunu söylemek Türkiye'de mümkün değildir. Edindiğimiz tecrübeler bunu zaten göstermektedir.
Bunları ifade ettikten sonra, biraz önce konuşmalarımda yeterli süre olmadığı için giremediğim bir konuya da girmek istiyorum kalan süre içinde. Gerçekten bu terör örgütüyle çok samimi mücadele verilmek isteniyorsa sağlıklı sonuç alabilmek iki hususa bağlıdır. Bunlardan birincisi... "17-25 Aralık milattır." dendikten sonra Türkiye'de savcıların ve yargıçların sağlıklı çalışamadığını hepimiz biliyoruz. 17-25 Aralık milat olabilir mi? Bir hukukçu olarak söylüyorum, milat olmasına imkân yoktur, hukuken de hiçbir bağlayıcılığı yoktur yani bir savcının, hâkimin nazarında "Bu milattır." sözünün hiçbir bağlayıcılığı olmaması gerekir. Peki, Türkiye'de bu böyle mi? Hayır, tam aksine, talimat niteliğindeki, baskı niteliğindeki bu beyan açıklandıktan sonra genç, tecrübesiz savcıların, gerçekten bunu milat kabul ederek, yargı çevrelerinin bunu milat kabul ederek, geriye dönük hiç soruşturma yapmadığını hepimiz biliyoruz.
Türkiye'de hâl böyleyse ve yargıç teminatı kalmamışsa FETÖ soruşturmalarından sağlıklı sonuç almak hiç mümkün değildir, kendimizi kandırmanın da hiç âlemi yoktur. Sağlıklı sonuç almak bu iki hususun düzeltilmesine bağlıdır. Yani "Bu milattır." dedikten sonra bu iradenin yeniden "Bu milat olmayabilir." demesi gerekir ki bu söylenmeyeceğine göre bir Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ya da yüksek yargı ya da İnsan Hakları Mahkemesi buraya gelip keşke bu konuda bir karar verebilse. Ama Türkiye'de hiçbir yargıç ve savcı geriye dönük soruşturma yapamayacağına göre, bu Türkiye'de geçerlidir, FETÖ soruşturmalarının hiçbiri de bir sağlıklı sonuç ifade etmeyecektir. Hâkim teminatı olmayınca da bundan korkmayan yargıç yoktur.
Enis Berberoğlu örneği verildi. Tabii ki milletvekillerinden, gazetecilerden, hatta generallerden terörist diye, casus diye tutuklananlar vardır, yüz binlerce insan tutukludur. FETÖ olarak, FETÖ kararıyla hüküm giymiş olanları yine hep birlikte göreceğiz ki bunlar 5-10 bin kişiyi bulmayacaktır. Peki, öbür yüz binler ne olacaktır? Çok ciddi travma yaşamaya devam edeceklerdir. Nasıl ki 12 Eylülden sonra baskıcı rejimin travmaları yaşandı, bundan sonra da bu rejimin travmaları yüz binlerce insana sirayet edecektir ve yıllarca süren travmalar kendi ülkemizdeki insanımızı mağdur etmeye devam edecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.