| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.07.2018 |
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
"Olağanüstü hâl bitti." dendikten sonra 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'na 11'inci madde ek kanun teklifinin valileri üç yıl boyunca güçlendirmesi düşünülmüştür. Hem de bazı keyfî kullanılabilecek muğlak ifadelerin olması da ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Teklifin 1'inci maddesine göre valiler kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin olduğu, bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı, kamu düzenini ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilecek. Yine, belli yerlerde ve saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçlarının seyirlerini düzenleyebilecek, kısıtlayabilecek. Bu nasıl veriliyor, neye göre veriliyor? Baktığımız zaman, Anayasa'nın önce 11'inci maddesine aykırılık teşkil ediyor; kanunların Anayasa'ya aykırı olamayacağına dair temel yasamız 11'inci maddeye aykırılık teşkil ediyor. 15'inci maddeye, 13'üncü maddeye ve seyahat hürriyetini düzenleyen 23'üncü maddeye, 29'uncu maddeye hatta 90'ıncı maddeye aykırılık teşkil ediyor. Ayrıca İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına ve içtihatlarına aykırı olması nedeniyle biz maddenin çekilmesini istiyoruz.
FETÖ'yle ilgili kanunun genel gerekçesine baktığımız zaman FETÖ'yle mücadeleyi esas alan bir gerekçe ortaya konmuş. Ben Adalet Komisyonunda şunu sormuştum: Acaba valilere FETÖ terör örgütüne mensup insanlar gelip de toplantı yapmayı teklif edecekler mi ya da gösteri, yürüyüş, herhangi bir teklifleri olur mu, aramızda bunu düşünen var mı? Cevap alamadık çünkü hiçbir FETÖ'cünün böyle bir teklifi gelmeyecektir, bunu hepimiz biliyoruz. Ama bu madde keyfî uygulandığı zaman -ki uygulanması pek muhtemeldir- yıllar içinde darbelerden geçen sivil toplumumuzun yeni yeni filizlenmeye, palazlanmaya başladığı bir ortamda bütün demokratik refleksleri yeniden bastırma harekâtı olarak sivil toplumun üzerine gelinecektir, bunda şüphe yok ve yine muhalefetin gösteri yürüyüşü, toplantısı ve hatta şehirlere giriş çıkışında çok ciddi keyfî uygulamalar yapılacaktır.
Sayın AK PARTİ Grup Başkan Vekili, Sözcüsü, Adalet Komisyonunda çok haklı olarak, türban konusunda çok ciddi travma yaşadığını söylediğinde de ben güçlü iradelere, siyasi iradelere, güçlenmiş otoriter eğilimlere yaranma ihtiyacındaki yargı mensuplarının, bürokratların sorunundan bahsetmiştim ve onun da Türkiye'de çok çarpıcı bir örnek olduğundan söz etmiştim. O arada çıkmış bulundunuz, belki dinleyemediniz bir kısmını. Şunu demek istemiştim: 1989 yılında Kenan Evren'in açtığı davaya o zamanki -isim vermek istemiyorum- Anayasa Mahkemesi Başkanı, hiçbir kısıtlama ve yasaklama olmamasına rağmen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) - ...türban konusunda, metne şerh koymak suretiyle kısıtlayıcı bir ilave yapmıştı. Onun üzerine de Rektör, YÖK Başkanı da yine yaranma ihtiyacından onu yeterli görerek kısıtlama getirdi ve ardından da Yargıtayda, Danıştayda buna benzer kararlar çıkmaya başladı.
BAŞKAN - Sayın Subaşı, teşekkür ederim.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Bu, yaranma ihtiyacına çarpıcı bir örnektir ve korkarım, bu yasayla bürokrasinin, yargının yaranma ihtiyacına dönük çalışmaları da keyfî uygulamalar getirecek, toplumda yeni travmalar yaratacaktır diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ederim. Saygılar sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)