GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Meclisin, Külliye'nin ve Cumhurbaşkanlığının sahibinin millet olduğuna, dönemsel olarak ihtiyaca göre bunların tahsisiyle alakalı düzenlemelerin yapılabileceğine ve Meclisin 2 üyesinin yemin edememelerini savunmanın söz konusu olmadığına fakat uygulamaların hukuk çerçevesinde yapıldığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:1
Birleşim:4
Tarih:12.07.2018

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün özel bir gündemle toplanmış bulunmaktayız. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde Meclis Başkanlığı seçimleri bulunmaktadır. Dolayısıyla bunun dışındaki konularla alakalı bir tartışma yapmayı biz çok doğru bulmuyoruz, onu ifade etmem gerekir. Fakat burada söylenen ve tartışılan bir iki meseleyle alakalı da kanaatlerimizi belirtmekte fayda görüyorum.

Birinci konu şudur: Millî saraylar meselesi. Şimdi, sayın milletvekilleri, Türkiye'de kamunun tasarrufunda olan bütün taşınmazlar maliye hazinesine aittir yani buradaki alan, arazi, bu Meclis binasının bulunduğu, Genel Kurulun içerisinde bulunduğu bütün bu alan da maliye hazinesine aittir, Külliye'nin olduğu yer de maliye hazinesine aittir, diğer bütün kamu kurumlarının bulundukları alanlar da maliye hazinesine aittir. Dolayısıyla bunların hepsi devletindir yani milletindir. Dönemsel olarak bunların tahsisiyle alakalı çeşitli düzenlemeler yapılabilir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin sahibi de millettir, Külliye'nin sahibi de millettir, Cumhurbaşkanlığının sahibi de millettir. "Efendim, saraylar Meclise bağlıydı, şimdi Külliye'ye bağlı oldu..." Bunu farklı bir tartışmaya çekmenin biz AK PARTİ olarak doğru olmadığı kanaatindeyiz. Yapılan düzenlemeler ihtiyaca göre dönem dönem yapılır, dönem dönem gözden geçirilir. Dolayısıyla bunlar hayata ve Türkiye'de gelişmelere göre cereyan eden meselelerdir.

Bir diğer konu: Yemin meselesi. Biz bütün milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde yemin etmesini arzu ederiz. Bu noktada bir milletvekilin ya da iki milletvekilinin burada yemin etmemesini bizim savunmamız söz konusu değildir. Fakat gözden kaçırılmaması gereken nokta şudur: Türkiye bir hukuk devletidir ve Türkiye'de hukuk işlemektedir.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Hukuk var mı? Hangi hukuk? Hikâye anlatma.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hukuki gerekliliklere göre, hukuki gerekçelere göre Türkiye Büyük Millet Meclisi ve -şu an itibarıyla siz yönetiyorsunuz- sizin aldığınız kararlar ve bundan sonra alınacak kararlar bu hukuk düzenine göre alınır, hukuka göre karar verilir. Bununla alakalı ne bizim bir tasarrufumuz söz konusu olabilir ne de herhangi bir başka partinin tasarrufu söz konusu olabilir. Türkiye, hukuk gerekliliklerine göre hareket etmek durumundadır ve yargının bu noktadaki uygulamaları vardır. Bu noktada şu an durum böyledir yarın öbür gün hukukî olarak başka gelişmeler olur, farklı gelişmeler olur o zaman yemin etmeleriyle alakalı herhangi bir sorun kalmaz, gelir yeminlerini ederler. Dolayısıyla bizim meseleye yaklaşımımız hukuk çerçevesindedir ve şunu asla hiçbirimizin gözden kaçırmaması gerekir: Türkiye bir hukuk devletidir ve yapılan bütün uygulamalar hukuk çerçevesinde yapılmaktadır.

Teşekkür ediyorum.