GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ve Yeni Bağımlılık Türlerinin Araştırılarak Bağımlılığın Nedenlerinin ve Alınacak Tedbirlerin Tespit Edilmesi Maksadıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:99
Tarih:15.05.2018

HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben bu komisyon raporu üzerinde konuşmadan önce...

Filistin'le ilgili çok şey söylendi ama bugün Filistin'le ilgili söylenenler aslında bir Orta Doğu gerçekliğini ortaya çıkardı. Orta Doğu'ya, sorunlara yaklaşımımız, aldığımız dürüst ve gerçekçi tavırların ne derece etkili olabileceğini tartıştık. Zaten parti sözcümüz Ayhan Bilgen aslında bunu çok çerçevesi geniş bir şekilde anlattı. Burada kınamakla, hamasetle çözüm olmayacağını çokça ifade etmiştik, bu sefer de çözmeyecek. Bir dahaki, 27'nci Dönemde biz tekrar burada Filistin'i konuşacağız maalesef.

Bir de bugün Kürt Dili Bayramı. Kürt Dili Bayramı 1932'ye kadar dayanan, Hawar gazetesinin, ilk defa bir Kürt gazetesinin açılmasına kadar dayanan bir bayramdır. Bugün bu bayramı kutlarken, Kürtler bugün bu bayramı kutlarken, Türkiye'nin bir şehrindeki bir üniversitede Kürt diline ait bir bölüm açılmışken Kürt diline ait birçok dernek 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL bahane edilerek kapatıldı. Kürt dilini anımsatacak, Kürt diliyle ilgili hiçbir şeyin şehrin neredeyse hiçbir noktasında bırakılmayacağı şekilde kayyumlar tarafından tabelalar indirildi ve Türkiye'de şu anda Kürt dili tamamen -bir dönem gibi- neredeyse yasaklı bir dil hâline getirildi. Mecliste de zaten birazdan Kürtçe olarak kutlayacağım ve umarım tutanağa geçecek olan Kürtçenin tekrar özgür olacağı, bütün dillerin özgür olacağı bir Türkiye diliyorum. "..."(x) "Kürt Dil Bayramı kutlu olsun. Dilimiz onurumuzdur."

Değerli arkadaşlar, şimdi, uyuşturucu raporu elimizde; çok kapsamlı, 2 bin sayfalık bir rapor. Bu raporda aslında çok dikkat çekici bilgiler var. Mesela 2002 yılından başlayıp 2016 yılına kadar uyuşturucudan ölenlerin sayısını vermiş. 2002'de 9, 2003'de 6, neyse, artmış; 2016'da 920 kişi uyuşturucudan Türkiye'de hayatını kaybetmiş. Bunun birçok nedeni sayılmış bu raporda; işsizlik, eğitimsizlik, sosyolojik nedenler, psikolojik nedenler diye uzamış. Şimdi, özellikle uyuşturucu kullanımının en fazla gençlerde olduğu, hatta bu yaş sınırının neredeyse ilkokul öğrencilerine kadar indiği ifade ediliyor. Bununla ilgili gerekli nasıl tedbirler alınacağı da söyleniyor. Burada kolluğa da bir görev atfediliyor ancak biz bölgede de görüyoruz, Türkiye'nin birçok yerinde de muhtemelen böyledir, kolluk genelde uyuşturucuyla mücadele etmek yerine bizim yaptığımız basın açıklamalarına saldırıyor. Örneğini isterseniz bizim hakkımızda uyuşturucuyla ilgili yaptığımız yürüyüş nedeniyle açılan davalar ve kolluğun bize müdahalesini sayabiliriz.

Şimdi, bir nedeni de aslında sosyolojik ve psikolojik nedenler yani Türkiye'nin içerisinde olduğu çatışma ve politik çıkmaz aslında gençleri günbegün daha fazla uyuşturucu kullanmaya yönlendiriyor. Çünkü Türkiye'de şöyle bir gençlik modeli çiziliyor: Apolitik bir gençlik, slogan atan bir gençlik modeli çizilip "Gençler hangi bağımlılığa, hangi her neyse, neye bağımlı olurlarsa olsunlar yeter ki politikleşmesinler." Bakın, ben slogan atan gençlerden söz etmiyorum, o politik gençlik değildir. Politik gençlik, gerçekten ülkenin her konusuyla ilgili her yerde söz söyleyebilen, bunun üzerinde yoğunlaşabilen özgür gençlerden söz ediyorum. Bu özgür gençliği yaratmanın bir yolu da aslında başaramadığımız özgür üniversiteleri, özgür özerk üniversiteleri kurmaktan geçer. Eğer biz eğitimi özgür ve özerk kılmazsak, gençlere daha kaliteli, bilimsel bir eğitim vermezsek ve bu eğitimin sonunda gençlere iş olanakları sağlamazsak ve gençlere sadece "Gelin alanlarda, meydanlarda slogan atın." gibi bir görev atfedersek, "Girin sosyal medyadan, trollerin arasına katılın; ona, buna, şuna, muhaliflere hakaret edin, saldırın." gibi bir görev atfedersek gençliğin geleceği durum bu olacaktır. Gençler, Türkiye'de gerçekten sistem içerisinde var olmak istiyor. Politik bir gençlik olarak var olmak istiyor. Sadece 18 yaşına gelip Mecliste milletvekili olmak istemiyor, bu yeterli değil. Şu Meclise getireceğiniz 5 tane 18 yaşındaki milletvekili olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başaran.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bu Meclise 5 tane 18 yaşında milletvekilinin gelmesi yeterli değil. Gençlerin her alanda, toplumun her alanında söz sahibi olması gerekiyor ve kendiyle ilgili karar alıcı mekanizmaların içerisinde yer alması gerekiyor. Bakın, üniversiteleri böldünüz, öğrencilere sormadınız. Siz bu gençlikten ne bekleyeceksiniz? Kendileriyle ilgili bile karar almalarına izin vermediğiniz bir gençlik yaratmaya çalışıyorsunuz.

Yine, bununla beraber dediğim gibi, gençler işsizlikle boğuşuyor sürekli. Ekonomik krizlerin, sizin aldığınız yanlış politik kararların sonucunu gençler yaşıyor. Binlerce genç bu süreçte sırf sizin yaptığınız güvenlik soruşturmaları nedeniyle atanamadı. Bunun nedenini biz kendilerine açıklayamıyoruz, buyurun siz açıklayın. Peki, bu gençler ne yapacak? Ben bunu özendirmek amacıyla söylemiyorum. Eğer gerçekten bir çözüm istiyorsanız bu yazdığınız yazılı kâğıtlardan daha fazlasına ihtiyaç olduğu için söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başaran.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bu gençler üniversiteye gittiklerinde okulu bitirip bitiremeyeceklerini, borçlarını ödeyip ödeyemeyeceklerini düşünüyorlar. Bu kadar psikolojik baskı altındaki gençlerden ne bekliyorsunuz?

Velhasılıkelam, değerli arkadaşlar, 26'ncı Dönemi bitiriyoruz, 27'nci Dönem başlayacak. Umuyorum ve diliyorum ki 27'nci Dönem Meclis açısından gerçekten daha genç bir Meclis olur. Gençlerin sözünü söyleyebileceği, kendileriyle ilgili karar alabilecekleri bir mekanizma hâline gelir ve yine umuyor ve diliyorum ki -kadınların da destek vereceğine inanıyorum- kadın-erkek eşit temsiliyetin olacağı bir Meclis olacağını umuyorum. Biz ancak bu şekilde çözebiliriz; her yerde söz söyleyerek, her yerde karara ortak olarak, sorunlarımızı konuşarak, tartışarak, çözerek bu süreci atlatabileceğimizi düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Başaran.