| Konu: | Çölyak Hastalığının Teşhis Aşamasının, Sebeplerinin, Sonuçlarının ve Bu Hastalığa Maruz Kalanlara Sağlanabilecek Yardımların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesine İlişkin Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 15.05.2018 |
MHP GRUBU ADINA AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; Çölyak Hastalığı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerine yapılan genel görüşmelerde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım.
Konuşmama başlamadan önce ifade etmek isterim ki liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi, Türk milleti din kardeşlerinin yanındadır. Kudüs, İstanbul'un ikiz kardeşi, ilk kıblemizin namus timsalidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak İsrail caniliğini nefretle lanetliyoruz. Ayrıca belirtmek isterim ki hem Kerkük'te hem de Kıbrıs'ta Türk halklarının sonuna kadar takipçisi olacağız.
Öncelikle, bu Komisyonun kurulması fikrini ortaya atması ve böyle hayırlı bir işi başlatması sebebiyle liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'ye ve grubum Milliyetçi Hareket Partisine en derin hürmetlerimi ve teşekkürlerimi sunmak isterim. 2015 Haziran ayında adımımı attığım bu yüce Meclisin çatısı altında bulunmaktan dolayı en çok gurur duyduğum anlardan birini yaşıyorum.
Çölyak hastalarının dertleriyle dertlenen ve hasta ve yakınlarına hayatı kolaylaştırmak amacıyla çalışmalar yürüten ve benim de üyesi olmaktan büyük bir mutluluk duyduğum Çölyak Meclis Araştırması Komisyonunun tüm üyelerine tek tek teşekkürlerimi sunuyorum.
Geriye dönüp baktığımızda, manevi anlamda büyük bir tatmin duygusuyla anımsayacağımız bir komisyon çalışmasını tamamladığımıza inanıyorum. Gerçekten de meşakkatli bir süreci tamamladık. Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz önergenin bu sıralarda oturan tüm gruplardan milletvekillerinin oylarıyla kabul edildiği andan itibaren inanın yüzlerce tebrik ve teşekkür aldık.
Esasen Türk milletinin birlik ve beraberlik anlamında neleri başarabileceğini göstermesi açısından da yaptığımız çalışmalar tarihe bir not olarak geçmiştir diye düşünüyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; Çölyak Hastalığı Meclis Araştırması Komisyonu olarak öncelikle amacımız, çölyak hastalığıyla ilgili farkındalık yaratmak, hastalığın sebep ve sonuçlarını detaylı bir şekilde araştırmak, teşhis aşamasından tedavi aşamasına kadar ilgili tüm önlemlerin alınmasını sağlamak ve nihayetinde, bu hususlarda çözüm üretilmesi ve bu hastalığa maruz kalan hastalara kalıcı yardımlar sağlanması üzerine bir mutabakat meydana getirmek istedik. Velhasıl, Komisyon iyi niyetle ve güzel ümitlerle çalışmalara başladı. Konunun uzmanları, danışmanlar, sendikalar, özel sektör ilgilileri, meslek örgütleri, araştırmacılar ve üniversite yetkilileri ile görüşmelerimizin tümünde bizlere katılan çölyak derneklerini ve çölyak hastalarını dinleyerek "Yaralarına nasıl merhem oluruz?" sorusuna yanıt aradık. Bunların dışında Şanlıurfa, Bursa, Kayseri illerine giderek çölyak derneklerini, üyelerini, hastalarını ve ailelerini bizzat ziyaret ettik. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu gibi devlet organları çalışma süresince neredeyse seferber oldular, teşekkürü hak ettiler; zaten büyük devlet olmak da bunu gerektirir.
Sayın milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; çölyak hastalığı nedir, kısaca bir hatırlayalım. Genetik bir hastalık olan çölyak, geleneksel Türk tipi beslenme alışkanlıklarından çok olumsuz etkilenen bir hastalıktır. Bu hastalığa sahip olmayan vatandaşlarımızın tüketebildiği, glüten içeren ekmek, gofret, makarna, hatta çikolata bile çölyak hastalarında çok ciddi rahatsızlıklara neden olmaktadır. Yaptığımız istişarelerde birkaç değişiklikle bu hastalıkla mücadele eden vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırabileceğimize kanaat getirdik.
Çölyak hastalığıyla ancak özel bir diyetle mücadele edilebilmektedir. Bilinen tek tedavi biçimi glüten içermeyen gıdaların tüketilmesidir. Bunun için "Devlet, düzenleyici rolüyle çölyak hastalarına pozitif ayrım uygulamalıdır." dedik. Örneğin "Glütensiz gıda üretimini teşvik etmek için vergilerde bir düzenleme yapılmalıdır." görüşü neredeyse tüm toplantılarda gündeme geldi.
Saygıdeğer milletvekilleri, tam sayısı bilinmemekle birlikte, ülkemizde 750 bin kişinin çölyak hastası ya da glütene alerjisi olduğunu hatırlatmak isterim. "Yalnızca Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerimizde bulunan glütensiz yiyeceklerin Anadolu'nun her bir tarafına yayılması şart." derken önerilerimizi de her seferinde sunduk. Biz büyük bir aileyiz. Antalya İbradı'da veya Nevşehir'de çölyak hastası bir çocuğumuza istediği bir çikolatayı sağlayamıyorsak veya makarnayı o kardeşimize ulaştıramıyorsak bu meseleyi çözüme kavuşturmalıyız.
Bakın, çölyak hastalarının tüketmek zorunda olduğu birkaç glütensiz gıdanın fiyatını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bizim 2 liraya aldığımız makarnanın glütensiz olanı tam 6 lira. 75 kuruşa satılan sıradan bir bisküvinin glütensiz olanı 9 lira. Ayrıca bunları bulmak da hiç kolay değil.
Saygıdeğer milletvekilleri, gördüğünüz gibi, çölyak hastaları beslenme tarzı itibarıyla önemli bir maliyetle karşı karşıyalar. Sosyal Güvenlik Kurumu rapor sahibi bu hastalarımız için yaş grubuna göre 78 lira ile 120 lira arasında bir ödeme yapılıyordu. Allah devletimizden razı olsun ancak bu ödemenin günün şartlarına çok da uygun olmadığını yaptığımız çalışmalarda tespit ettik ve bu miktarı uygun oranda yükselttik, hayırlı uğurlu olsun.
Çölyak hastalarının tükettiği çoğu gıda yurt dışından ithal ediliyor. Sıradan gıdalar gibi vergilendirilen glütensiz gıdalar çölyak hastalarının yaşam şartlarını zorlaştırıyor. Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tarım ve Sanayi Bakanlıklarıyla ortak bir çalışmayla glütensiz gıdaların ülkemizde üretimini teşvik edecek programlar öngördük. Nihayetinde, yaptığımız çalışmanın sonuçlarını sizlerle paylaşmak isterim: Öncelikle, tanı sorunlarının aşılmasında hekim farkındalığının geliştirilmesi için tıp kongrelerinde çölyakla ilgili bir oturum olması sağlanmalı, çeşitli eğitimlerle yalnız aile hekimleri değil, tüm disiplinlerde çalışan doktorlarda çölyak bilinci oluşturulmalıdır. Gastroenteroloji uzmanlarının sayısının artırılmasına ve gastroenteroloji bölümü bulunan hastanelerin çölyak tanı ve tedavisine imkân verecek altyapıyla donatılmasına yönelik çalışmalar yapılmalı. Çölyak hastalığında glütensiz diyet tek tedavi yöntemidir. Glütensiz diyet mutlaka bu konuda uzman bir diyetisyen tarafından ayrıntılı bir biçimde anlatılmalı; hasta, glüten içeren besin, ilaç, katkı ve koruyucular konusunda bilgilendirilmelidir. Tüm eğitim kurumlarında sağlık eğitimine yönelik müfredatta çölyak hastalığına yer verilmelidir. Yeni tanı almış çölyak hastaları için psikolojik destek sağlanmalıdır. Aile hekimleri tarafından yılda bir defa kontrolleri yapılmak üzere çölyak hastalarının çölyak sağlık raporu sürelerinin beş yıl olarak belirlenmesi uygun görülmüştür.
Çölyak hastaları glütensiz gıdaya kolay ve uygun fiyata erişebilmeyi istemektedir. Çölyak hastalarına göre sayıları daha az olan fenilketonüri hastaları da benzer problemlerle karşı karşıyadır. Her iki hastalıkta da belirli bir diyetle mücadele edilebilmektedir. Hastaların uygun gıdaya erişebilme taleplerine karşılık yerli üreticiler ve ithalatçılar ise maliyetlerin düşürülebilmesi, rekabet koşullarının iyileştirilebilmesi hâlinde daha uygun fiyata bir ürün yelpazesini daha çok çölyaklıya ulaştırabileceklerini belirtmektedirler.
Dolayısıyla Komisyon olarak şu önerilerde bulunduk: Her ürün grubu için üretim havzalarının seçilmesi suretiyle üretici bazında hangi bölgelere ve hangi ürünlere hangi desteklerin sağlanacağının Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca belirlenmesi ve maliyet verimliliğini sağlamak maksadıyla ölçek ekonomisine geçilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Bitirmek üzereyim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yurdakul.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Teşekkürler.
Türkiye'de pek yetiştirilmeyen kinoa, karabuğday ve amarant gibi tahıl benzerlerinin üretimine destek verilmesiyle ürün çeşitliliği artırılmalıdır. Glütensiz ürün yatırımcılarına makine, ekipman ve AR-GE desteklerinin sağlanması gerekir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının zincir marketlerde glütensiz ürünlere belli bir raf hacminin tahsis edilmesi konusunda tedbirler geliştirmesi şarttır. Ayrıca glütensiz üretim yapan firmalar desteklenmeli ve glütensiz ürünlerin satışında KDV oranı yüzde 8'den yüzde 1'e düşürülmelidir.
Halk Ekmek gibi yerel yönetim tarafından işletilen işletmelerde ürün çeşitliliğinin artırılması, bu yönde yerel yönetimlerde farkındalık oluşturulması uygun olacaktır. Hayırlı bir mesele hakkında elimizden gelenin en iyisini yaptığımıza inanıyorum.
Konuşmama son verirken ramazan ayının Türk-İslam âlemine bereket, barış ve huzur getirmesini Yüce Allah'tan niyaz eder, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yurdakul.