GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:10.05.2018

MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan ve Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, az önce iki konuşmama Sayın Muş itiraz etti. Dün iki soru sormuştum kendisine ama cevap vermedi, her ne hikmetse buna cevap verdi, cevap verme ihtiyacı hissetti.

Birincisi: Ben az önce Kürtçeyi örnek vermiştim, pek bir tepki görmedim, sonra Yunancayı örnek verince, tabii, herkes tepki verdi. Yani benim maksadım orada Yunancayı küçümsemek ya da model almak değildir. Eğitimde şöyle bir kural vardır: Yakını anlatmak için uzağı örnek verirsin ya da yakından uzağa doğru gidersin ya da uzaktan yakına; tümdengelim, tümevarım diye bir eğitim modeli vardır. Bazı şeylerin anlaşılması için de uç örnekler verebilirim, hemen üzerinize alınmayın. Ama bir yurttaş olarak şunu sormak isterim -birkaç tane de üniversite okuduk Allah'a şükür- yani Batman, Türkiye'nin yüzde 50'sinin üzerinde petrol üretimine sahip iken niye işsizlikte 1'incidir ve niye istihdamda sonuncudur ve niye Batman'a bundan geriye kalan sadece hava kirliliğidir? Bunu benim öğrenmeye, iktidara sormaya hakkım vardır. İktidar buna mantıklı bir cevap vermek zorundadır. Yok şuna benzetiyorsunuz, buna benzetiyorsun, kınıyorum demekle işin içinden çıkamazsınız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sadece kınamıyorum Sayın Aslan.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Şimdi, ikincisi... Neyse ben bu öğrencilerle ilgili bir konuşayım, öğrenci durumu daha vahim olabilir.

Arkadaşlar, özellikle "Oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlar hariç." demiş. Öğrenci affı çıkıyor, güzel, takdir ediyoruz ama bir kısmı da dışında bırakılmış. Bir kere, bu eşitlik ilkesine aykırıdır, Anayasa'nın 42'nci maddesine de aykırıdır "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz." deniyor. Yani hem yasa çıkarıyorsunuz hem Anayasa'ya aykırı bir şekilde çıkarıyorsunuz. Dolayısıyla siz öğrencilerin ilim tahsilinin önüne geçemezsiniz, engelleyemezsiniz ya! Bu hak, temel bir haktır, ulusal ve uluslararası yasalarda da yerini almıştır. Siz bütün bunları bir tarafa bırakarak öğrenciler arasında ayrım yapamazsınız. Size göre... Ki gördük Ayşe öğretmen de "Çocuklar ölmesin." dedi, bırak irtibatı, iltisakı, terör örgütü propagandasından bebeğiyle içeriye alındı. Şimdi, ucu o kadar açıkken, istismara o kadar açıkken bu maddenin geçmesine bizim gönlümüz razı olmaz çünkü isteyen istediği yere çeker. Eğer ben bunları kürsüde değil, dışarıda söylesem, muhtemelen, örgüt üyeliğinden, propagandadan bilmem neden yargılanacağım, belki de içeri gireceğim.

Bu arada Hazreti Ali'nin meşhur sözünü yine hatırlatayım, "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." demiş. Yine, Peygamber (AS) Bedir Harbi'nde edindiği tutsakları, esirleri Medinelilere okuma yazma öğretmesi karşılığı serbest bırakmış yani ilme, bilime büyük bir değer vermiş, "İlim Çin'de de olsa arayınız, bulunuz, getiriniz." demiş.

E, şimdi Türkiye'de neler yapıyor iktidar? İlmin önünü kesiyor ya. Size göre onlar terörist olabilir; tamam, onları soyutladınız, öğrenme haklarını ellerinden aldınız, işe almadınız, dışladınız; bunlar ne olacak? Bunlar için bir politikanız var mı Sayın Muş? Bu okumayacak olan öğrencileri ne yapacaksınız? İşe almadığınız öğrencileri, KHK'yle attığınız öğrencileri, memurları ne yapacaksınız? Bir politika üretin. Bunları ne yapacaksınız?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Siz onların yakasından düşün, biz ne yapacağımızı biliriz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Aman Allah'ım ya!

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Zekâ örneği, o kadar parlak ki!

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Tam tersi, onların yakasına yapışan sizlersiniz, biz onları sizden kurtarmaya çalışıyoruz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Teröristler, terör örgütleri yakasından düşsün...

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya, çok mu aradınız buraya getirmek için bu arkadaşları ya!

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Yine kaynattınız, neyse, ben öğretmendim, alışığım böyle sınıfta ders kaynatan öğrencilerim vardı ama bir şekilde biz anlaşıyorduk, sizinle pek anlaşamıyoruz.

Arkadaşlar, bu, güzelim Hasankeyf, görüyorsunuz. Sayın Başkan, siz de görüyorsunuz, görmediniz tabii. Hasankeyf'in son hâlini size göstereyim, dolgu malzemeleri ve betonlarla bakın güzelim Hasankeyf ne hâle gelmiş. Hani dedim ya, Batman ayrıca bir turizm, tarih şehridir; bakın ne hâle geldi, dinamitlerle, yok dolgu malzemeleriyle ne hâle geldi. Bu Hasankeyf Türkiye sınırları içinde arkadaşlar, bin kilometre uzaklıkta. Bu da Sevakin Adası, çok yakından tanıdığınız Sevakin Adası.

Sayın Başkan, sürem bitiyor. Yine beni konuşturdular, bir dakika daha ek süre isteyeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Sataşmaya da cevap verdim. İki dakika aslında sataşmadan hakkım var.

BAŞKAN - Buyurun, bir dakikada tamamlayın lütfen.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Şimdi, Allah için diyorum yahu, bırakın, siyaseti, partileri, ideolojileri bir tarafa bırakın.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Ne alakası var Sevakin'le Hasankeyf'in?

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Sevakin Adası'nı, bizimkiler yani yöneticiler "tarihe, turizme kazandırmak için" diyorlar, Sudan'dan istiyorlar. 3 bin kilometre uzaklıktaki Sudan'dan Sevakin Adası'nı istiyorlar "İmar edeceğiz." diyorlar ama bir taraftan da Hasankeyf imha ediliyor. Yurt dışında, sınır dışında olan yerlerin imarı için onlara talip oluyorsunuz ama yurt içindeki yerler, her neyse, dinamitlerle imha ediliyor, vesaire.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Orası Osmanlı'nın mirası, burası da Osmanlı'nın mirası.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Bir de şunu söyleyeyim: Sevakin Adası 133 kilometrekareye sahip, Hasankeyf 530 kilometrekareye sahip. Yahu, akıllı olan, vicdanlı olan ilk önce hangisine sahip çıkar? Hasankeyf'i hep beraber kurtaralım, baraj altında kalmasına engel olalım. Ha, gücümüz yetiyorsa yurt dışındaki tarihî, kültürel yerleri de tabii ki restore edelim, tabii ki sahip çıkalım; bunun da bir sakıncası yoktur.

Teşekkür ediyorum. Sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)