GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:10.05.2018

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ikinci bölüm pek çok kritik maddeyle dolu ancak bütünü üzerine yaptığım konuşmada da uyardığım gibi, üniversite affı çok önemli, çok kritik bir madde. Bu bir af torbası ama üniversitelerle ilgili de bir af getiriliyor, bu da olumlu bir adım ancak eksiği var arkadaşlar. Bu dönemi biliyorsunuz pek çok insanı mağdur ederek geçirdik, pek çok öğrenciyi öğrenci olma vasfından çıkardık, öğretim görevlilerini üniversitelerden uzaklaştırdık. Eğer bir af yapacaksak öğrencilere karşı, bunu tam yapalım arkadaşlar. Biliyorsunuz bu dönemde pek çok vatandaşımız ötekileştirildi, maalesef ayrıştırıldı ve burada geçen ibareye göre arkadaşlar, bakın ne diyor...

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Teröristler ayrıştırıldı, teröristler.

GARO PAYLAN (Devamla) - Diyor ki bakın: "Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlar hariç affedeceğiz."

Şimdi, arkadaşlar, bakın, hepinizin akrabaları var, hepinizin arkadaşları var, eskiden mesaj attığınız, konuştuğunuz, "Hoca Efendi" dediğiniz insanlar var; sizin mahallenin insanları.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Papaz çıktı ne yapalım? Ya, hoca değil, papaz!

GARO PAYLAN (Devamla) - Bunlar bir terör örgütü üyesine mesaj attı diye... Bakın, sizin o örgüte üye dediğiniz insana mesaj attı veya karşıdan bir mesaj geldi diye arkadaşlar, öğrenciliğinden oldular.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Papaz çıktı adam!

GARO PAYLAN (Devamla) - Çünkü bakın, ne diyor: "İrtibatı veya ilişiği olanlar." İrtibat nedir biliyor musunuz? Bakın, mahkemeler neyi irtibat sayıyor biliyor musunuz? Ya, bir mesaj atmayı değil, bir mesaj almayı irtibat sayıyor. Ya, Kadri Gürsel bu yüzden hapis yattı. Adam mesaj almış, mesaj da atmamış. "İyi bayramlar" diye FETÖ'cü dediğiniz bir insandan mesaj almış.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yok canım!

GARO PAYLAN (Devamla) - Evet, aynen böyle; gidin gerekçesine bakın. Sırf bu yüzden adam bir sene hapis yattı. Sizin de pek çok arkadaşınız, eşiniz dostunuz vardır mağdur olan. Üniversiteden atılmış insan. Neymiş? İrtibatı var. Birisi ona selam verdi, birisi ona mesaj attı. Bunlar irtibat sayıldı arkadaşlar, bunlar iltisak sayıldı. Gelin, bu maddeleri, bu ibareleri çıkaralım, yalnızca mahkeme kararını esas alalım. Niye mahkeme kararını esas almıyoruz? Niye böyle "irtibat, iltisak" diye geçiriyoruz? Bir af yapacaksak tam yapalım, sonra mahkeme karar verirse zaten düşer öğrenciliği. Gelin, bu yönde adım atalım arkadaşlar. Aflar böyle olur arkadaşlar. Böyle zor dönemlerden sonra, tahribatı zor olan dönemlerden sonra eğer ki normalleşme dönemine geçeceksek afları böyle yapmamız lazım. Yarım afları yapmayalım arkadaşlar.

Diğer bir konu -Sayın Maliye Bakanı da gelmiş- af, af, af... Bu Maliye Bakanı tarihe af Maliye Bakanı olarak geçecek, afların Maliye Bakanı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu nasıl bir tabir ya? Genel Kurula hitap etsin.

GARO PAYLAN (Devamla) - Üç yılda 4 vergi affı getiren Maliye Bakanı olarak geçecek. Daha geçen yıl mart ayında vergi affı getirdi, dedi ki: "Bir daha gelmeyecek." Kasım ayında bir daha getirdi vergi affını -kayıtlarda var- dedi ki: "Bu son, bir daha yok. Bir de ben bir düzen getirdim artık, bundan sonra affa gerek yok. Sıkışık olan varsa bana gelecek, ben ona yapılandırma yapacağım. Tamam mı?" "Tamam. El mi yaman bey mi yaman göreceğiz." dedik. Meğer bey yamanmış. Değerli arkadaşlar, beş ay sonra Maliye Bakanı bir daha vergi affı getirdi ve bu sefer katmerlisini getirdi, faizlerin yüzde 90'ını siliyor bu Maliye Bakanı.

Bu Maliye Bakanı sıfır faizli kredi verdi bütün yandaşlara, rantiyecilere, zenginlere, sıfır faizli kredi verdi. Bankaya git, yüzde 20 kredi faizi, bu Maliye Bakanında sıfır faizli kredi. "Ödeme vergini, gel vatandaş, benden sıfır faizli kredi sana."

BAŞKAN - Şahsiyatla uğraşmayalım Sayın Paylan. Lütfen Genel Kurula hitap edin.

GARO PAYLAN (Devam) - Ne güzel güvence ya, ne kadar güzel güvence, çok güzel güvence. Arkadaşlar, sıfır faizli kredi var bu Maliyede, dünyanın hiçbir yerinde yok, bir tek Türkiye'de var, bu Maliye Bakanında var.

Değerli arkadaşlar, bakın, ülkede vergi ahlakını bozan bir maliye düzenlemesiyle, bir Hükûmet düzenlemesiyle karşı karşıyayız. Maliye Bakanına çok yüklenmeyelim, Hükûmet diyelim. Bu Hükûmet dört yılda 5 vergi affı getirerek vergi ahlakını yok etmiştir arkadaşlar.

Bir de dün akşam ben erken ayrıldım, sürpriz bir yasa daha geçti, Sayın Maliye Bakanı sabah söylemişti, demişti ki arkadaşlar: "Ben varlık barışı getiriyorum." Allah Allah! Ya, bu "varlık barışı" lafını daha biz geçen sene duyduk, yasasını daha geçen sene Meclisten geçirdik, daha mürekkebi kurumadı. Maliye Bakanı diyor ki: "Ben varlık barışı getiriyorum." Ya arkadaş, sen bu varlık barışını geçen sene getirmiştin, daha geçen sene getirdin. Dedik ki: "Arkadaş, Sayın Maliye Bakanı, ülkede güven olmadan bu ülkeye kimse para getirmez." Hep sorduk: "Kaç para geldi?" Hiç açıklamıyor. Bankalara soruyoruz "Para getiren yok." diyorlar. Biz de diyoruz ki: O yurt dışına kaçırılan paraların geri gelmesini istiyorsanız, Türkiye'yi hukuk devleti yapacaksınız. İnsanlar varlıklarının, paralarının, canlarının, mallarının güvende olduğunu hissedecek ki, o yurt dışına paralarını kaçıranlar, ülkeye geri getirecek.

Bakın, Sayın Maliye Bakanı diyor ki: "Temmuza kadar getirirsen sıfır faiz." Hani şey kampanyaları gibi: "Bir ayda sıfır, yüzde sıfır faiz; üç aylık alırsan sıfır faiz." diyen buzdolabı satıcısı gibi. Ondan sonra, temmuzdan sonra olursa yüzde 2'ymiş. Ya, kim buna inanır arkadaşlar ya? Temmuza kadar sıfır vergi, temmuzdan sonra yüzde 2 vergi. Böyle varlık barışı düzenlemesi mi olur? Kim buna inanır?

Sonra arkadaşlar, hukuk devleti olmayan bir yere... İnsanlar o paralarını niye kaçırdı diye bir düşünün bakalım. Bakın, kimisi sizin çok iyi tanıdıklarınız, o yandaşlar. Kimisi: "Ben kara para kazandım; rüşvetle, yolsuzlukla para kazandım, bu parayı yurt dışına götürüyorum." dedi, bunu yapanlar oldu. Bir bölüm de insanımız var ki "Bu ülkeye güven olmaz, yarın öbür gün bankadaki parama da el koyabilir bu iktidar. Çünkü bütün kaynaklar, denizler bitiyor." deyip yurt dışına parasını kaçırdı. Şimdi, şartları değiştirmeden, hukuk devletini tekrar tahkim etmeden, Parlamentonun esas olduğu bir düzeni esas almadan, basını, üniversiteleri özgür kılmadan, demokratik adımları atmadan, normalleşmeyi sağlamadan varlık barışı çıkarmışsınız neye yarar arkadaşlar? Her gün daha kötüye gidiyoruz. Az önce bir yetki kanunu çıkardık, tam bir padişahlık yetkilerini verdik saraya; Meclisi lağvettik az önce, bütün yetkiler sarayda. Ee, böyle bir ülkeye siz kimin parasını getirtebilirsiniz ki? Yarın öbür gün saraydaki Sayın Recep Tayyip Erdoğan "Arkadaş, ben bankalardaki bütün paralara el koyuyorum, ödemeleri durduruyorum." dese, bir kararname çıkartsa ne olacak? Parlamento denetimi yok, hukuk denetimi yok, basın bunu yazamaz. Kim denetleyecek? Arkadaşlar, bu şartları yaratmadan "Üste para vereceğim." deseniz, bakın "10 lira getirene 10 lira benden." deseniz para getiren olmaz. Önce şartları düzeltmemiz lazım.

Değerli arkadaşlar, son olarak imar affıyla ilgili de bir hatırlatma daha yapayım çünkü vebali boynunuza olacak, onu söyleyeyim, biz muhalefet edeceğiz. Biz elbette vatandaşımızın mülkünün bir barınma hakkı çerçevesinde kayıt altına alınmasını sonuna kadar destekliyoruz ama barınma hakkı ile rantiyeciyi ayırmazsanız böyle varlık barışı olmaz arkadaşlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var burada, vebal altındasınız. O binalar denetimden geçmeden o binaları kayıt altına alırsanız arkadaşlar, yarın öbür gün olabilecek her şeyde vebal altında olacaksınız. O binalar bir depremde yıkıldığında binlerce, on binlerce, yüz binlerce insanımız hayatını kaybedebilecek. O binaları kayıt altına aldığımızda arkadaşlar, onlara iskân belgesini verdiğimizde o binalar yıkılmayacak, kentsel dönüşüm yavaşlayacak, bunu böyle bilin çünkü 10 kat kaçak binası olan bir insana siz derseniz ki "Arkadaş, ben senin binana kayıt veriyorum, temize çıkarıyorum." o insan o binayı yıkmaz, 10 daireden kirayı alır, sittin sene o kirayı almaya devam eder. Ama kentsel dönüşümde ne oluyordu? Resmîde 2 kat hakkı varsa vatandaş 2 daireye razı oluyordu. Şimdi siz 10 katı birden temize çıkardığınızda "Ya bana 10 daire verirsin ya da ben binamı yıktırmam, kiralarımı almaya devam ederim." der.

Arkadaşlar, bu yasa eksiktir. Barınma hakkı ile rantiyeciyi ayıran bir düzenleme yapmamız lazım. Barınma hakkını sonuna kadar savunalım ama rantiyeyi de aklamayalım, temize çıkarmayalım, yüzde 3'le her ikisini de vergilendirmeyelim diyoruz. Gelin, doğru düzgün yasalar yapalım finalde.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)