| Konu: | Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 09.05.2018 |
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 557 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tasarının gerekçesinde ekonomik kalkınmadan bahsedilmiş, ülkemizin cazip bir yatırım merkezi hâline getirilmesinden bahsedilmiş. Vergi affından bahsediyorsunuz, imar affından bahsediyorsunuz ama bence boşuna zahmet etmişsiniz. Ülkenin mevcut durumuna baktığımızda, alınan baskın seçim kararıyla birlikte biz bunu şöyle okuyoruz: Sıfırı tükettik, elde avuçta ne varsa sattık, satacak bir şey kalmadı; bu çarkın bir iki ay daha dönmesi için sıcak paraya ihtiyacımız var. Araya birkaç tane de seçim rüşveti sıkıştırmışsınız. "Gerisine de seçimden sonra bakacağız." demişsiniz. "Sonrasında da halktan yeni vergilerle katbekat artırarak toplayacağız." demişsiniz. Tasarının özü, mantığı budur; görünen de budur.
Bu ve benzeri birçok tasarıyı Meclise getirdiniz ancak hâlâ ülkede 1 gram rahatlama yoktur. Gelir dağılımındaki adaletsizlikle, gelir durumu düşük kesimi, küçük esnafı, küçük işletmeleri vergi borcu altında boğuyorsunuz. Üretime dayalı hiçbir alanı desteklemiyorsunuz. Tek bildiğiniz şey, satmak ve kısa sürede tüketmek üzerine kurulu sıcak para tedarik etmek. Satmadığınız, özelleştirmediğiniz üretim alanı, üretim sahası kalmamıştır. Geldiğimiz nokta, atalarımızın uyarısıyla, hazıra dağ dayanmaz noktası olmuştur. Şimdi elde avuçta ne varsa toplamak pahasına kamunun kaynaklarını "teşvik, vergi affı" adı altında çarçur ediyorsunuz. Günü kurtarmak ve para temin etmek için bugün yeni vergi affından bahsediyorsunuz. Bu politikalarla bu şekilde devam ederseniz, aldığınız fetva gereği, seçim sonrası maaş kesintilerinden, çeşitli yeni vergilendirmelerden bahsedeceksiniz. Bunun böyle olacağını, gündemimizde erken seçim yokken getirdiğiniz vergi artışlarından gördük. Daha birkaç ay önce ne yaptınız? MTV, motorlu taşıtlar vergisini yüzde 40 oranında artırdınız. Vatandaş zar zor krediyle aldığı otomobilden dolayı ciddi bir vergi yüküyle karşılaştı. Meyveli gazoz, limonata gibi içeceklerden zaten hâlihazırda KDV alınırken, yüzde 25 oranında özel tüketim vergisi yani ÖTV getirdiniz.
ÖTV'nin vergi tabanı genişletildi. Vergilerin, çalışmayan öğrencileri, kadınları, işsizleri yani toplumun çoğunluğunu oluşturan geniş yoksul kesimleri kapsaması kanunlaşmıştır.
Birkaç ay önce çıkarılan torba yasayla, tütün üreticileri, sermaye tekelleri daha zenginleşsin diye açlığa mahkûm edilmiştir. Sigara pahalı diye tütüne yönelen vatandaşların içtikleri tütüne, sigara kâğıdına, makarona yüzde 600 dolayında vergi konulmuştur. Bunun bedelini Adıyaman ödüyor. Hani "Biz tütün satışını yasak değil, yasal hâle getirdik." diyorsunuz ya gidin Adıyaman sokaklarında gezin, her sokağında, her kahvesinde, her kaldırımında o tütün emekçilerini göreceksiniz. İşte o tütün emekçilerine bir sorun, tütün yasaklandı mı yoksa yasal hâle mi geldi diye. Size net cevap vereceklerdir: "Benim tütünüm yasak değilse, yasaklamadınız ise ben niçin tütünümü satamıyorum? Benim tonlarca emeğim, tütünüm niye ambarlarda duruyor? Ben tütünümü satmaya çalışırken neden yakalayıp el koyuyorsunuz? Neden para cezası veriyorsunuz? Neden hapis cezasıyla tehdit ediliyorum?"
Bakın, öğleden sonra, yine, gündem dışı söz alırken, Adıyaman'da tütünden bahsetmiştim, baronların isteği üzerine bu tütün yasağının getirildiğini söylemiştim. Başbakan Yardımcısı Sayın Recep Akdağ, baronların, orada vergi vermeyen insanların olduğunu yani o baronların Abuzer amca, Yusuf amca, Ali amca olduğunu söylemişti. Bunu da bu Mecliste öğrenmiş oldum, demek ki aramızda, Adıyaman'da "baron amcalarımız" da varmış. Şimdi, bu, nasıl serbest bırakma? Bu, nasıl yasal hâle getirme? Çünkü her gün Adıyamanlı hemşehrilerimden bunları duyuyorum.
Bir iki seçim rüşveti dışında bu ülkedeki üreticiyi, emekçiyi, çiftçiyi bitirdiniz. Buna karşılık ne kadar sermaye sahibi, ne kadar yandaş şirket varsa katbekat zenginleştirdiniz. Çiftçi ve tütün emekçisi çok zor durumda. Üretemez hâle gelen bir toplum var. Samandan tutun nohuda, nohuttan tutun ete kadar ithal eden bir ülke hâline gelmişiz. Neymiş? Ekonomik kalkınma için teşvik ve vergi affından bahsediyorsunuz. Hiç aklınıza bu gariban üretici gelmiyor mu, tütün üreticisi, işçi, emekçi gelmiyor mu? Bunlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? Bunları desteklemeyi, teşvik etmeyi hiç düşünmüyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yıldırım.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Bu ülkede gelir dağılımındaki adaletsizliği düzeltin. Sosyal devletin gereklerini yerine getirin. Vergi aflarını bir lütuf gibi sunacağınıza, geliri az olandan az, geliri çok olandan çok vergi alın. O zaman bu yoksul kesimin bugüne kadar kendisine sunmadığınız desteğe bile ihtiyacı kalmayacaktır.
Netice olarak bu ve benzeri tasarılarla belki günü kurtarabilirsiniz ve seçime kadar götürebilirsiniz ama bu, çok uzun sürmeyecektir, kısa vadede ekonomik bir krizi el birliğiyle davet edeceksiniz. Ancak bunun bedelini sizin teşvik ettiğiniz zenginler değil, yoksul halk ödemek zorunda kalacaktır, bizim kaygımız budur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.