GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:97
Tarih:09.05.2018

AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimiz, 26'ncı Dönemi ifade eden yasama yılında çok değerli hizmetler yaptı. Birbirinden önemli ve toplumun ihtiyacına mebni kanun çalışmaları yaptık. Katkı sunan bütün milletvekili kardeşlerimize müteşekkiriz. Şimdi de benzer bir kanuni düzenleme için huzurlarınızda bulunuyorum. Bunu vesile kılarak hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İki buçuk yıllık milletvekilliğim sürecinde şöyle bir gözlemim oldu, esaslı bir gözlem: Görüştüğümüz kanun tekliflerinin hemen tamamı millet ve memleket ihtiyaçlarını gerektiren kanun görüşmeleriydi, tıpkı şimdi yaptığımız kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması gibi. Sahada olan, milletle mülaki vaziyet alan herkes biliyor ki vatandaşta bir büyük beklentiydi bu çalışmalar. Kimileri "Bu kaçıncı?" diye sual açsalar da ihmal, ikmal, adına ne derseniz deyin, önceden yapılanlar bir yetersizlik ifade ediyorsa yenisine ihtiyaç duyarsınız.

Bir defa tespit şu olsun: Bu düzenleme, toplumsal huzuru temin edecek.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bırak ya, seçimi kazandırmak için desene şuna.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bu düzenleme, bir büyük bereket iklimi oluşturacak. Bu düzenleme, birbirini tetikleyen mekanizmalar sayesinde bütün kesimleri, kesitleri gani bir refah pozisyonuna itecek; hasılı, muhteşem, mükemmel bir çalışma. Bakanlığımızı ve katkı sunan bürokratları, ilgisi olan milletvekili arkadaşlarımızı, hususen muhalif, muvafık milletvekillerini ve Plan ve Bütçe Komisyonumuzu tebrik ediyorum, kendilerine teşekkür ediyorum.

Bizim teşekkürümüz, ak anlayışın teşekkürü, hak teslimi babında olur her zaman. Müstehzi ifadeler birikimsizliğin sonucudur, niteliksizliğin açığa çıkmasıdır. Netlik, mertliktir. Dolayısıyla istihzaya yönelenler çapsızlıklarıyla kalırlar.

Burada bir not düşüyorum Ertuğrul Bey.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, sataşma var yani. Tespit edin, sonra "duymadım" demeyin.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Asıl teşekkür, vatandaşın; Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza yönelttikleri kalbî duyguları kalben hep hissettik ve hududu olmadığını biliyoruz. Binler, on binler, yüz binler değil, milyonlar -bunu kayda geçiyorum- ve bu şükran hislerinin en esaslısı dadaş beldesinden yükselir.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - "Sayın hatip, Genel Kurula hitap edin." demenizi duymak istiyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Birkaç tane not düşeceğim. Sadakat ve vefaları ücretsiz olanlara ses ve estetik kazandıran, tarih şuurunu bir aksiyon hâline getiren siyasi ritim, siyasi ahenk, siyasi motifler ve desenler sunan büyük liderimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'la sonuna kadar devam.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - "Tamam." "Tamam."

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Kim diyor? İspir'deki dadaşlar diyor ve ısrarla altını çize çize söylüyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir başkası...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kimse demiyor, kimse demiyor; onu sadece sen söylüyorsun.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Güzel Başkanım, buraya kulak kesilelim, halkla beraber olalım.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ders verir gibi konuşma, önüne dön de konuş!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Halktan uzak durmayalım. Bak ben buradan halkın değerlerini aktarıyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ders verme bize!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bana laf atma, dinle o zaman!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bize ders verme!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bana laf atma o zaman! Bana laf atma!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tamam o zaman, doğru düzgün konuş, ders verme!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Laf atmazsan ben sana karşılık vermem.

BAŞKAN - Sayın Aydemir, Genel Kurula hitap edin siz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ders verme, doğru düzgün konuş!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - İbrahim Bey, biz dinliyoruz.

BAŞKAN - Genel Kurula hitap edin.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Laf atma bana!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tamam. Ders verme bize!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Atarsan ders veririm ben.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sen kimsin ders vereceksin?

BAŞKAN - Sayın Özkoç, lütfen...

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Ders alırsın sen benden söylediklerimden.

BAŞKAN - Sayın Aydemir, siz de Genel Kurula hitap edin lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sen Genel Kurula hitap et!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Lafa bakar mısın?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Konuşma!

BAŞKAN - Sayın Özkoç, siz de muhatap olmayın lütfen.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Tamam Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bakın, Pazaryolu diye bir ilçemiz var.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sanki şey, her şeyi biliyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Mukimleri nitelik abidesi insanlar ve hak tesliminde de gani gönül taşırlar bunlar, diyorlar ki: "Aynı yürek yangınlığını çekmiş insanlara ruh ve mana medeniyetlerini adres gösteren eşsiz liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'la sonuna kadar devam." Bir başkası Çat ilçemiz, oradan da yükselen, hançereleri yırtan bir büyük ses var, burada aktarmak benim vazifem: "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan demek fazilet demektir, nefisten feragat demektir, yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmek noktasında adalet, şefkat, güzellik ve sevgi demektir. Öyle ise sonuna kadar onunla devam."

Evet, arkadaşlar, biz hususi bir kanuni düzenlemeyi görüşüyoruz dedik. Burada bir hâli özellikle not düşmek istiyorum: Plan ve Bütçe Komisyonu zemininde de az önce burada konuşan bir arkadaşımızdı, ısrarla birkaç defa altını çizerek söyledi "Bu kaçıncı düzenleme?" diye.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Garo, Garo...

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Biz şunu biliyoruz: Unutkanlık insanı ifade eden bir hususiyettir. Yapılan düzenlemelerde bize yansıyan çok sayıda tanıdıktan, bildikten bize yönelen serzenişler var ki: "Yapılandırmayı unuttuğumuz için, 1 taksiti yahut 2 taksiti unuttuğumuz için önceki yapılandırmadan dolayı sıkıntı yaşıyoruz. Bu hâli yeniden düzenleyin." Biz millete kulak vermek durumundayız. Öyleyse buna karşılık gelen bir çalışma olarak görmek lazım.

Bu noktada, Maliye Bakanlığımız ödemelerini vaktinde yapan, düzenli yapanlar için özel bir çalışma daha önce yapmıştı. Hem onların vergi ödemelerinde indirim söz konusu olmuştu hem de risk analiz sistemiyle mesuliyetini müdrik esnafımızı da koruma çemberi altına almıştı. Bunu özellikle burada not düşüyorum ben.

Hasılı, arkadaşlar, bu çalışma bir büyük kolaylık, bir büyük huzur demek ve tabii refaha katkı demek ve tabii yatırımlara, hizmetlere kaynak demek. Az önce Garo Bey "Emeklilere para verilmesin, emeklilere bayramlarda ödeyeceğimiz 2 tane biner liralık ödeme yapılmasın." çağrışımı yapan ifadeler kullandı.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Öyle bir şey demedi.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Ve ardından şunu söyledi: "Kaynak nerede?" Kaynak burada işte arkadaşlar. Kaynağı buradan alıyoruz oraya aktarıyoruz. Biz kaynaksız, ezbere, ceffelkalem iş yapmayız. Bugüne kadar yapmadık, bundan sonra da yapmayız.

Hemen hemen bütün toplum kesimlerini, kesitlerini ilgilendiren bir çalışma; Mesela, emeklilerimiz, madem emeklilerden bahsettik. Emeklileri bir vesile ben bu kürsüde gene tarif etmiştim, emeklilere dönük tarifimiz vardı. Demiştik ki: "Emekli memlekette yükselen büyük eser ve hizmetlere emeğiyle can veren kişidir. Emekli tecrübe ve emeğiyle geleceğe yürüyen Türkiye'nin gerçek mimarıdır." Elhak öyledir. Zannediyorum burada bulunan herkes de bu tespite katılır ve buna katılanlar da onlara şükran duyduğumuzu bilirler, kabul ederler. Öyle ise ancak ak anlayışın hayata geçireceği bir müjde var bu çalışmada, inancımızın en muhkem durakları iki ulvi bayram öncesi biner liralık ödeme, yılda 2 bin lira yani her ay maaşlarına 170 liraya yaklaşan bir ilave. 12 milyonu aşan bir kitle bunlar değerli arkadaşlarım. Toplam maliyeti 22,3 milyar; eski rakamla yani eskiden bu ülkeyi yönetenlerin kayda geçtiği rakamsal ifadesiyle 22,3 katrilyon. Altı sıfırı silince unutuldu bunlar, ben burada bir daha hatırlatayım. Helalühoş olsun diyoruz, bereketiyle huzurlu bir ömür geçirsinler.

Bu çalışmada onlar için bir başka güzellik daha var. Daha önce iş yeri açtıkları için sosyal güvenlik destekleme primi borcu olan esnaflarımız, önceye ait borçlarının tamamının silinmesiyle de bir huzur bulacaklar, rahatlayacaklar. Bizim onlardan tek talebimiz ise arkadaşlar, yüreklerinden gelen muhabbet duygularında berdevam olsunlar, muhabbet duygularını devam ettirsinler; başka da bir talebimiz yok.

Değerli arkadaşlarım, emekliyi gören, emekliye yönelen, toplumu dua sigortasıyla kuşatan yaşlıları görmez mi? Elbette ki görür. Yaşlılar bizim hakikaten sigortalarımız. Onların da 600 bine varan sayıları var arkadaşlar, bütün güvenceleri devlet; 65 yaş üzeri olanlardan bahsediyorum, başka güvencesi olmayanlardan bahsediyorum. Bunlar için de hususi bir çalışma yapıldı, 266 lira olan ödemeleri 500 lira gibi net bir rakama çıkarıldı, üç ayda bir bin beş yüzer lira ücret alacaklar. Bunu da helalühoş olsun diye onlara takdim ediyoruz. Onlardan talebimiz de dualarına devam etmeleri; bütün beklentimiz budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Muhteşem bir çalışma yapıldı." dedik ya buna bir kert daha vuralım: Gençler, geleceğimiz, göz bebeklerimiz. Onları, gençlerimizi iş âlemine katılmaya teşvik ediyoruz. Tüccar olsunlar, para kazanıp katma değer üretsinler istiyoruz; ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine uzun yıllar katkı sunsunlar istiyoruz. İşte bunun içindir ki BAĞ-KUR primlerine bir destek sunuyoruz, bir yıl boyunca bunlardan BAĞ-KUR primi talep etmiyoruz. Bu, çalışmada bir başka zirveyi ifade ediyor.

Bitmedi, onlar için bir başka güzellik daha bu çalışmayla getirdik: Eğitimleri nakıs kalan, noksan kalan, bir vesile yarım bırakılan bu hâli bu çalışmayla izale ediyoruz; yeniden, kaldıkları yerden eğitimlerine devam imkânı veriyoruz. Ancak arkadaşlar, burada toplumun özel bir beklentisi var, onu da dercettik buraya. Nedir o beklenti? Teröre teşne olanlar, terörle ilintili olanlar, bu neviden güzelliklerden istifade edemeyecekler. Bu özel bir kayıttır ve olması gerekendir, toplumun beklentisidir; bu da burada var. Ve bu noktada herkes gene kabul eder ki gençlerimiz her şeyin en güzeline, en latif olanına layıktırlar. Bu da onlar için helalühoş olsun diyoruz.

Bu bapta esnafı da düşündük. Sağlık hizmetlerinden "BAĞ-KUR borcu var." gerekçesiyle istifade edemeyen çok sayıda esnafımız vardı. Bu çalışmayla bu borçlar donduruluyor, artık bundan sonrası için ödemeleri söz konusu olacak. Yani sağlık hizmetlerinden istifade noktasında diyorum. Dolayısıyla bu anlamda toplumda biriken bir negatif enerji de yok edilmiş oluyor. Bunu düşünüp hayata geçiren Hükûmetimize milletimizin şükran hissini burada ifade ediyorum. Şükran demişken arkadaşlar, tabii, unutmamak lazım, madem kürsüdeyiz, insanlarımızın bize yönelen aktarımlarını da sizinle paylaşmak istiyorum.

Mesela, bizim hoş bir ilçemiz var, yeşili tedai ettiren cennet görünümlü bir ilçe, Tortum. Tortum'dan bir mesaj gelmiş, diyorlar ki: "Bu neviden çalışmaları yaptıran, uzun yıllara sâri, hayatı bütün topluma kolaylaştıran Sayın Cumhurbaşkanımıza şükran duygularımızı Meclis zemininde mutlaka dile getirin." Öyleyse, ben de vazife telakki ediyorum: "Halk iradesinin ifade bulacağı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, dadaş vicdan, irfan ve geninin gereği olan vefa hissiyle değişmez önderimiz Recep Tayyip Erdoğan'la 'devam' diyoruz." diyorlar Tortumlular.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tamam.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bir başkası Uzundere, Tortum Şelalesi'nin bulunduğu eşsiz ilçemiz, sükûn beldesi. Oradan da Yunus mayalı, Hacı Bayram meşrepli, Alvarlı Efe duruşlu dadaşlar diyor ki: "Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'la ve tabii ki Allah'ın izniyle, inayetiyle sonuna kadar devam."

Ve arkadaşlar, Yakutiye ilçemiz, Erzurum'un merkezini ifade ediyor, en yüksek nüfusu barındırıyor. Oradan da yöneldiler bize, onlar da diyor ki: "4 kıtada aynı imanda yüreklerini birleştirmiş, endişeleri, duaları tek millet için mana planında bir sembol isim olan öncümüz, önderimiz Recep Tayyip Erdoğan'la Allah'ın izniyle sonuna kadar devam."

Evet, arkadaşlar, esnafı söyledik. Çiftçiler var. Çiftçiler için de özel bir çalışma yaptık. Şimdi, hazineye ait taşınmazları kullanan çiftçilerimiz var bu ülkede. Onlar için hususi bir imkân sunuluyor şimdi. Artık bu nevi yerleri çiftçilerimiz çok daha kolay ve çok daha ucuz bedelle alacaklar. Ecrimisil ödeyerek hazine arazilerini kullanan vatandaşlarımız, müracaatları hâlinde on yıllık doğrudan kiralama imkânı bulacaklar, süre bitiminde uzatımını talep edecekler, karşılık görecekler ve süre bitiminde isterlerse buraları satın alabilecekler. Dolayısıyla oralarda oluşan niza iklimi de negatif enerji de bu şekilde yok edilmiş oluyor.

Şunu biliyoruz arkadaşlar: Toplumun her kesiminin, her kesitinin beklentisi var, siyaset kurumu da bunları mutlaka karşılamak durumunda, dikkate almak durumunda. İmara dönük düzenlemeler bu kanunun içerisine dercedilmiş ve çok hayati düzenlemeler bunlar. İmar barışı diyoruz, özellikle "barışı" diyoruz; hakikaten içeriğine baktığınızda bağış değil, barış diye bir hâli zaten hemen gözlemliyorsunuz. Farklı vesilelerle başkaları da söylemiştir, biz bir daha not düşelim, Sayın Bakanımız çok daha tafsilatlı anlatacaktır burada: Ülkemizde 13 milyon konut var ve yine 26 milyondan fazla ise bağımsız birim bulunuyor. Bunlara ilişkin ilginç bir tespit var, TÜİK tarafından yapılıyor bu tespit. Mamur diye bildiğimiz, insanların mukim olduğu yerlerde aslında bir huzursuzluk ikliminin var olduğunu ifade eden tespit, dudak uçuklatacak cinsten. Buraların yüzde 60'ı problemli, imar problemi yaşıyorlar ve bu evlerde, bu hanelerde insanlar yatarken "Yarın acaba neyle muhatap olacağım? Ne gibi bir negatif hâl karşıma çıkacak?" diye endişeli bir hâletiruhiye içerisinde oluyorlar. Şunu biliyoruz, hocalarım daha iyi bilir, özellikle iktisat sahasında çok net kullanılan bir kelebek tesiri var: Biliyoruz ki dünyanın bir köşesinde kanat çırpan kelebeğin oluşturduğu dalga etkisi bir başka uçta fırtınalara sebebiyet verebiliyor ve yine biliyoruz ki mutsuzluk bulaşıcıdır. Öyleyse bize düşen, dört bir yanı mutlu hâle getirmek, müreffeh hâle getirmek. İşte bu noktada bu düzenleme gerekliydi, şarttı. İmar barışı, "bağışı" değil. Söylediğimiz gibi, içerisinde çok net, çok latif güzellikler dercedilmiş. İmara aykırı hâlleri katmerleyecek gelişmeye asla fırsat verilmiyor. Bu noktada bir hâli vurgulamakta fayda görüyoruz ki bu düzenleme bir defaya mahsus yapılmalı. Dahasını söyleyeyim, öyle bir kayıt düşülmeli ki -Sayın Bakanımla da daha önce konuştuk, onun hassasiyetini de ben biliyorum, inşallah öyle bir düzenleme de gelecektir- bundan sonra imara aykırılığa sebebiyet veren belediye başkanı yahut o zincirin içerisindeki herhangi birisi, bir kurum çok ciddi bir müeyyideye muhatap olmalı ve bu müeyyide asla hafifletilmemeli, cezai bağlamda mutlaka yerine getirilmeli ki bir daha bu hâllerle karşılaşmayalım.

Şimdi, burada tabii, elde edilecek birtakım rakamlar var, onları Sayın Bakanımız da söyleyecek ama ben "Kaynak nerede?" dediği için Garo Bey, özellikle bunu da burada not düşeceğim. Buradan beklenen gelir yani şu imar barışından beklenen gelir 50 milyarlık bir rakamı ifade ediyor. Başından beri hep bir mefhumun, bir kavramın altını çizdim, muhteşem dedim, başka bir şey bulamıyorum, bu da muhteşem. Öyle değil mi ağabey?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Tabii, bu çalışmalarda...

BAŞKAN - Bir dakikada tamamlayalım konuşmamızı.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Evet efendim, hemen bitiriyorum Başkanım.

Mesela Van'da yaşanan depremden dolayı ortaya çıkan, özellikle beyanname verememekten kaynaklı problemler de bu çalışmada izale ediliyor. Gene, Sultanbeyli ilçesindeki fiilî hâli resmiyete evirmek için bir imkân sunuluyor.

Bütün bunlar hakikaten çok hususi, çok özel çalışmalar. Başta da söylediğim gibi, bu çalışmaları yapan Bakanlığımıza, katkı sunan Plan ve Bütçe Komisyonumuza ve o arada olan herkese millet adına teşekkür ediyorum.

Bu arada, dün yaşanan bir hâli... Siz yoktunuz Başkanım, Ceyhun Bey'le burada yaşandı, kendisine buradan teşekkür ediyorum. Atatürk Üniversitemizle ilgili, Sayın Başkanım biliyorlar bunu. Atatürk Üniversitesinin girişinde üniversitemizi ifade eden bir kapı var, çok görkemli bir kapı. Onun üzerinde üniversitemizin ismi var, remzi var, Atatürk'ümüzün silüeti var. Bir çalışmadan dolayı oradaki bu görüntüler aşağı indirilmişti. Ceyhun Bey gündeme getirdi ama farklı aktarılmıştı. Biz de girişimlerde bulunduk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Mikrofonu açalım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Rektör Bey hassasiyet göstermiş, bize bir açıklama göndermiş, Meclisimize özellikle sunmamızı istediler. Ben de özetleyerek bunu aktarmak istiyorum arkadaşlar. Uzunca bir metin ama ben bir kısmını veriyorum: "Üniversitemizle özdeşleşmiş 'Kartal Kapı' olarak da anılan, üzerinde logomuz, kuruluş tarihimiz, ismimiz ve Mustafa Kemal Atatürk'ün silüetinin yer aldığı giriş kapımız kumlama yöntemiyle yakın zamanda temizlenmiş, bu suretle üzerinde bulunan eklemeler çıkarılmıştır. Logo ve yazılar giriş kapısının tadilatı yapıldıktan sonra tekrar yerine asılmıştır. Sonuç olarak -çok önemli burası- Demokrat Parti Erzurum İdare Heyeti İkinci Başkanı Münip Özer tarafından çekilen telgraf altmış bir yıllık tarihimizin âdeta özeti niteliğindedir. Telgrafı küçük olduğu için aktarıyorum: 'Büyük Millet Meclisimizin Atatürk Üniversitesinin Erzurum'da kurulması için ittifakla kabul buyurdukları kanun yüksek himmet ve alakalarınızın kıymetli bir neticesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Memleketin müstevliden kurtarılması hususunda aziz önderimiz Ulu Atatürk'ün ilk kongreyi yaptığı bu memlekette büyük Türk evladının adıyla kurulan bu üniversitenin manası ve değeri onun ideallerinin tahakkukunda da büyük bir merhale olması hasebiyle aziz ruhlarını şad ettiğini âmin bulunmaktayız. Saygılarımla.'" diyor.

Bunu da aktarıyorum ve hepinize saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.

Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydemir.