| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 08.05.2018 |
AYCAN İRMEZ (Şırnak) - Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 556 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 13'üncü maddesine yönelik grubum adına söz almış bulunmaktayım. İlk önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ne yazık ki AKP Hükûmetinin iktidara geldiği günden beri her şeye müdahale ettiği gibi eğitim sistemine de açık bir şekilde ve özellikle son dönemlerde müdahaleleri artarak devam etmiştir.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Tüm ülkeyi totaliter bir zihniyetle denetime almaya çalışan AKP Hükûmetinin fethedilecek son kale olarak üniversiteleri hedeflemiş olması faşizmin tipik uygulamasıdır. Bu tasarı amacı ve görevi insanlığın yararını gözetmek suretiyle bilgiyi halka arz etmek olan bilim insanlarını iktidarın birer siyasi memuru, maaşlı çalışanı hâline getirme tasarısıdır. Bu tasarıyla ilgili olarak YÖK tarafından belirtilmiş bir yol haritası olmadığı gibi üniversite paydaşlarına sağlıklı bilgilendirme yapılmadığı açıktır.
Değerli arkadaşlar, üniversitelerin gelişimi uzun bir zaman içerisinde büyük emeklerin verildiği belli bir bilgi ve deneyim birikimiyle birlikte gerçekleşmektedir. Üniversiteler bütün yapıları ve bileşenleriyle bir bütündür. Tarihsel süreçte büyük zorluklarla elde edilen bu bütünün siyasi saiklerle ve bir seçim yaptırımı olarak siyasi iktidar tarafından bölünmesi, parçalanması ve üniversitelerin dönüştürülmesi kabul edilir bir durum değildir. AKP Hükûmetinin üniversiteleri bölmesinin ve parçalamasının hiçbir bilimsel açıklaması yoktur. Bu düzenleme tamamen ideolojik saiklerle gerçekleştirilmektedir. Eğitim kademesinden binbir emekle buralarda eğitim hakkı kazanan öğrencilerine kadar üniversite bileşenlerinin hiçbirinin görüşü alınmadan bir oldubittiyle yasalaştırılmak istenmesi de tasarının asıl niyetini ortaya koymaktadır. Bu tasarının temel amaçlarından biri siyasal kadrolaşmaya yeni zeminler hazırlamaktır.
Değerli arkadaşlar, sömürgeciliğin ve emperyalizmin klasik mantığı olan böl-yönet politikasının AKP tarafından üniversitelere uygulanmakta olduğuna hep birlikte şahitlik etmekteyiz. Evrensel anlamda üniversitelerin ve bünyesi altında bulunan disiplinlerarası bölünmenin artık geçerliliğini yitirerek pozitif ve sosyal bilimlerin bir araya getirilmek suretiyle entegre bir bilim anlayışının gerekli olduğu kabul görürken AKP'nin bırakalım disiplinleri bir araya getirmeyi üniversiteleri bölüyor olmasının bilimsel açıdan hiçbir karşılığı yoktur. Bilimsel olarak zamanın ruhuna karşılık gelmeyen bu uygulamaları ancak siyasal pragmatizmle açıklayabiliriz. Oysaki bilimsel, özerk, ana dilde eğitimin ülkenin geleceği açısından siyasetlerüstü bir düzeyde ele alınması gerekmekte, bu durum seçim ve siyasi menfaat hesaplarına kurban edilmemelidir.
Değerli arkadaşlar, AKP iktidarı yükseköğretimde istihdamı bir siyasi kadrolaşma anlayışıyla ele almaktadır. OHAL sürecinde 5 binin üzerinde akademisyenin ihraç edilmesinin, 400'ü aşkın barış imzacısı öğretim üyesinin görevine son verilmesinin gerekçesi de budur. Rektörlük seçimlerinin kaldırılması ve üniversite yönetimine dair tüm kararların üniversite rektöründe toplanmasının bir amacı da budur. Üniversitelerde rektör pozisyonundaki kişiler üniversitelerin gerçek kadro ihtiyaçlarını göz ardı ederek eş dost, akraba gibi yakın çevrelerine ve siyasal iktidarın önerdiği kişilere üniversite kadrolarını tahsis etmektedirler. Üniversitelerin bilimsel liyakatten uzaklaştırılarak siyasal iktidarın nüfuz alanına dönüştürülmesi kabul edilemez bir durumdur.
AKP iktidarları döneminde Türkiye'deki birçok üniversitenin tabela üniversitesi olmanın ötesine geçemediği, yükseköğretimin hızla özelleştirilip piyasanın kaderine terk edildiği; kamusal, bilimsel, özerk ve demokratik karakterinin neredeyse tümüyle aşındırıldığı aşikârdır. Ayrıca, birçok üniversitenin belli sermaye gruplarına, cemaat ve tarikatlara peşkeş çekildiği bir ortamda yeni tabela üniversiteleri kurulması, yeni tabelalar üretmek için köklü üniversitelerin parçalanması kabul edilebilir değildir. Bu müdahalelerle üniversitelerin uzun yıllar içinde kazandıkları itibar ve marka değerlerinin kaybolacağı, her bir üniversite için eğitim kalitesinin düşeceği aşikârdır. Tüm bu nedenlerden ötürü bu tasarı derhâl geri çekilmeli ve AKP üniversiteler üzerinden elini çekmelidir. Üniversiteler bir bütündür, bölünemez.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)