GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:96
Tarih:08.05.2018

KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii "üniversite" kelimesinin türemiş olduğu "üniversal" terimi anlam olarak birleştirici ve evrensel demektir. Araplar üniversiteye bir isim vermek isterlerken "camia" ismini uygun görmüşlerdir çünkü "camia"nın anlamı da birleştirici ve bütünleştirici demektir. Cami ve cemevi de aynı anlamları ifade ediyor yani hem cami hem cemevi birleştirici, bir araya getirici demektir. Yani üniversitede esas olan, birleştiriciliktir, bir araya getiriciliktir ve bütünleştiriciliktir. Dolayısıyla bölmek ve ayrıştırmak, üniversitenin kendi terimsel anlamında da yoktur, bu esasa da aykırıdır.

Şimdi, diyelim ki iddia ettiğiniz gibi böyle bir bölünmeye gitmenin bir zarureti vardı. İyi ama nasıl oluyor da o üniversitelerin hocalarına ve öğrencilerine danışmadan, onlarla istişare etmeden böyle bir sonuca varıyorsunuz ve böyle bir karar alıyorsunuz? Üstelik, eğer yanılmıyorsam kendinizi muhafazakâr bir iktidar olarak da tanıtıyorsunuz. Oysa muhafazakârlığın gereği olarak sizin "istişare" ilkesine son derece önem vermeniz gerekiyordu. Bakın, ayet Hazreti Peygamber (AS) gibi birine bile (x) diyor yani "Bir konuda karar almak istediğiniz zaman o konunun muhatapları kimlerse o muhataplara danışın, fikirlerini alın, istişare edin." deniliyor, ayetin hükmü bu. Eğer muhafazakârlık söz konusuysa bu istişare ilkesini niye uygulamıyorsunuz diye sormak gerekiyor. Hazreti Peygamber'e böyle söylendiği gibi Hazreti Ali İmam Efendimiz'in de çok güzel bir sözü vardır, diyor ki: "7 yaşına kadar çocuklarınızla oynayın, 15 yaşına kadar onlara arkadaşlık edin, 15 yaşını doldurduktan sonra da onlarla istişare ediniz." Demek ki bir genç, bir çocuk 15 yaşını doldurduğu an o çocukla, o gençle istişare etmek gerekir, onun fikrine müracaat etmek gerekir; ona öz güven kazandırmak için fikirlerine önem vermek gerekiyor ama maalesef, bu sözün sahibi olan Hazreti Ali İmam Efendimiz'den sonra halifelik yani devlet başkanlığı, o zamanki devlet başkanlığı Emevilerden itibaren saltanata dönüştükten sonra istişare de bir tarafa atıldı. Sanırım istişareye önem veren son Halife ve son zat, son şahsiyet bu bağlamda Hazreti Ali'dir ve Emevilerden günümüze kadar istişarenin neredeyse cenazesine Fatiha okunmak üzeredir ve bugün maalesef Orta Doğu'da ve kendilerine "Müslüman yönetimleriz, iktidarlarız." diyenler totaliter bir rejimi temsil ediyorlar. Bırakın, İmam Ali'nin bahsettiği 15 yaşındaki bir öğrenciye, bir çocuğa, yetişkinlere, aklı başında olanlara ve toplumun öbür kesimlerine maalesef müracaat etme gereğini, ihtiyacını hissetmiyorlar ve kendi sultanlık, padişahlık, totaliterlik hatta bunun da ötesinde diktatörlük argümanlarını topluma, halka zorla dayatmaya kalkışıyorlar. İslam âleminde, Orta Doğu'da, Müslüman ülkelerde böyle yönetimlerin iş başında olması, böyle yönetimlerin halkı, toplumu, modern kesimleri yönetmeye kalkışması bana göre son derece talihsizliktir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)