| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifinin 7'nci Maddeye bağlı Ek Madde 182'nin Tekriri Müzakeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 08.05.2018 |
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doğrusu söz konusu tasarıya ilişkin, kamuoyunda, hâlihazırda çok ciddi bir tepki ve bu yasa önerisinin geri çekilmesine yönelik talepler var fakat her zaman olduğu gibi iktidar kulaklarını tıkamış durumda; bu meseleyi, yüz binlerce öğrencinin, öğretim üyesinin hayatını ilgilendiren bu meseleyi de geçiştirmek çabası içinde.
Evet, AKP iktidarlarının yükseköğretime yönelik merkezîleştirme, piyasalaştırma ve kadrolaştırma esaslı müdahaleleri bu tasarıyla yeni bir boyuta taşındı. Hükûmet bu tasarıyla birçok üniversiteyi bölmeyi amaçlıyor. Tasarıda üniversitelerin bölünmesinin gerekçesi aslında açıklanmamış, "yükseköğretim alanındaki donanımın geliştirilmesi çerçevesinde" denilerek bu husus da geçiştirilmiştir. Üniversitelerin bölünmeleri hakkında bir kararı, planlaması, kurumsal değerlendirmesi olduğu yönünde hiçbir bilgi yoktur. AKP yine altyapısı hazırlanmadan, gerekliliğini tam olarak ortaya koymadan, toplumsal mutabakat sağlamadan eğitime, yükseköğretime dair bir düzenlemeyi emrivaki yol ve yöntemlerle bir oldubittiye getirerek yasallaştırmak istiyor. Üniversitelerin -Erdoğan'ın açıkladığı üzere- öğrenci sayılarının fazla olması gibi hiçbir karşılığı olmayan bir gerekçeyle bölünmesi asla kabul edilebilir değildir. Dünyada öğrenci sayısı yüz binleri bulan çok sayıda üniversite bulunmaktadır. Ayrıca öğrenci sayısı fazla diye bölünen üniversite örneği de yoktur.
Diğer taraftan, eğer tek neden iddia edildiği üzere öğrenci sayısı ise öğrenci sayısı çok fazla olan birçok üniversite neden bölünmemektedir? Bologna, Padova, Paris, Oxford, Cambridge, Heidelberg üniversiteleri ve onlara esin kaynağı olan El Ezher gibi yükseköğretim kurumları olmak üzere, üniversiteler aynı ad ve aynı kurumsal kimlikle varlıklarını ve yüksek eğitim ve öğretim işlevlerini yüzyıllarca kesintisiz olarak sürdürmektedirler. Bu ve benzeri üniversiteler büyük iktisadi, sosyal ve siyasal devrim, çalkantı, felaket olarak adlandırabileceğimiz değişimleri yaşamış, kurumsal yapılarını ve saygınlıklarını koruyarak ayakta kalmışlardır.
Bu düzenleme üniversite özerkliğine yönelik bir darbedir. Üniversite özerkliğinin en önemli unsurlarından biri yönetsel özerkliktir. Üniversite bileşenlerinin tamamı günlerdir üniversitelerin bölünmemesi için eylem ve etkinlik yapmaktadırlar. İktidar kendisine karşı olan, biat etmeyen bu demokratik taleplere kulaklarını tıkadığı gibi bu eylemleri de bastırmak için TOMA'ları, çevik kuvvetleri, gözaltı araçlarını üniversitelerin önüne yığmış durumdadır. Üniversite öğrencileri ve akademisyenler her yerde "Üniversiteme dokunma." derken tasarının geri çekilmesi için imza kampanyaları düzenlemektedir. AKP eğitimin her kademesine jakobence yapılan siyasi müdahalelerde doğrudan etkilenen gençleri hiçbir şekilde dikkate almamaktadır. HDP, partimiz yeni üniversiteler kurulmasına karşı değildir. Fakat Türkiye'deki birçok üniversitenin tabela üniversitesi olmanın ötesine geçemediği, yükseköğretimin hızla özelleştirilip piyasanın kaderine terk edildiği, kamusal, bilimsel, özerk, demokratik hak karakterinin hızla aşındırıldığı, akademisyen kıyımının yaşandığı Boğaziçi Üniversitesinde olduğu gibi öğrenciler üzerindeki baskıların her geçen gün artırıldığı, birçok üniversitenin belli sermaye gruplarına, cemaat ve tarikatlara peşkeş çekildiği bir ortamda yeni üniversiteler kurulması, üniversitelerin bir oldubittiyle bölünmesi doğru değildir ve hâlâ geç değildir, bu tasarı derhâl geri çekilmelidir. Buna karşı çıkan öğrencilerin, öğretim üyelerinin yanındayız. Genel Kurulla bu fikirlerimizi, düşüncelerimizi ve önerilerimizi paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, 24 Haziranda seçim var ve Cumhurbaşkanı adaylarından biri Sayın Selahattin Demirtaş hâlâ Edirne Cezaevinde dört duvar arasında ve rehinelik durumu devam ediyor. Biz onun sesi olarak, soluğu olarak, ilk açıkladığımız gün, onun yazdığı mesajı buradan Türkiye yurttaşlarına ifade etmek istiyoruz, paylaşmak istiyoruz.
Evet, bu, Selahattin Demirtaş'ın mesajı: "Çok değerli dostlarım, sevgili arkadaşlarım; hepinizi yürekten selamlıyorum. Sanırım bu mesajım sizlere okunduğunda yeni yaşamın, yeni umudun ve yepyeni bir geleceğin sözcülüğünü yapmak üzere beni Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etmiş olacaksınız. Her şeyden önce, bu şerefli göreve beni layık görmüş olmanızdan büyük onur duyduğumu belirtmek isterim. Siyasi rehine olarak F tipi bir hücrede tutuluyor olmama rağmen bu zorlu misyonu yerine getirebileceğime inanmış olmanız omuzlarımdaki yükü daha da artırmıştır. Bu süreçte bana güvenen, inanan, dostluğunu, dayanışmasını, desteğini bir an olsun esirgemeyen bütün halkımıza ve partim HDP'ye en derin şükranlarımı sunuyorum. Bütün baskılara, tehditlere ve saldırılara rağmen yüreği benimle birlikte atan milyonların bu erdemli duruşu göstermiştir ki 6 milyon kişinin sığabileceği bir hücre henüz icat edilmedi. Bir buçuk yıldır bu hücrede sizlerle birlikte nefes aldım ve sizlerle birlikte yaşadım. Özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet ve barış değerlerini sizler adına burada da temsil etmeye çalıştım. Neredeyse her gün aralıksız bir şekilde aleyhime yürütülen karalama, iftira, hakaret kampanyalarına rağmen sevginizin ve güveninizin artarak devam etmesi sorumluluğumu artırmıştır. Bana düşen şey de bedeli ne olursa olsun sizlerin bu duruşuna layık olmaktır. Bunun için elimden gelenin fazlasını yapacağımdan kuşkunuz olmasın. Ancak takdir edersiniz ki burada elim kolum önemli ölçüde bağlıdır. Şimdi benim elim de, kolum da, sesim de, nefesim de sizsiniz, gençlerdir, kadınlardır.
Zorlu ve adaletsiz bir seçim kampanyası olacağına kuşku yok. Zorbaların yaptıkları yapacaklarının da teminatıdır. Ama yılmak yok, geri adım atmak yok. Gece gündüz demeden ev ev, sokak sokak, köy köy dolaşmalısınız. Beni değil, yeni yaşamın güzelliğini herkese anlatmalısınız. Bir arada, barış içerisinde, kardeşçe ve eşitçe yaşamanın ne kadar güzel olacağını anlatmalısınız. Emeği sömürülen işçinin, toprağa küsmüş perişan çiftçinin, siftah yapmadan dükkânını kapatan esnafın derdinin çözümünün HDP'de olduğunu sakin, sakin sabırla anlatacaksınız. Şiddet gören kadınların, talan edilmiş doğanın, işten atılan mağdurların, cezaevine tıkılan masumların yaralarını ancak bizim sarabileceğimizi herkese göstermelisiniz. Yok sayılan, her gün hakaret edilen, yurttaş yerine konulmayan Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin, Sünnilerin, Çerkezlerin, Arapların, Pomakların, Romanların ve daha nicelerinin kırılan onurlarını, gasbedilen haklarını ancak bizimle birlikte telafi edebileceklerine onları ikna etmelisiniz. Bu hırsızlık, talan, yolsuzluk, rant ve rüşvet çarkına ancak bizim çomak sokup bu çarkı durdurabileceğimizi herkes sizden bir kez daha duymalı.
Bu kısa seçim kampanyasında herkes ama herkes aktif bir seçim çalışması içinde olmalıdır. Ben de buradan, küçük imkânlarla size destek olmaya çalışacağım. Göreceksiniz, 24 Haziran seçimlerinin en güzel sürprizi biz olacağız. 'İkinci turda kimi destekleyeceksiniz?' diye soranlara büyük bir özgüvenle şunu söyleyin: 'Biz ikinci turda da Demirtaş'ı destekleyeceğiz. Peki, siz kimi destekleyeceksiniz?' Buna inanın ve yapalım.
Kampanya boyunca bütün partilerden yurttaşlarımızla kucaklaşmayı ihmal etmeyin. CHP, AKP, MHP, İYİ PARTİ'den Saadet Partisine, HÜDA PAR'a kadar bütün partilerin seçmenleri kardeşlerimizdir. Toplumsal yaşamı cehenneme çeviren kutuplaşmayı bitirmek için elinizden geleni yapın lütfen; bu, bizim için seçim kazanmaktan daha kıymetlidir, bunu asla unutmayın. Provokasyonlara asla müsaade etmeyin. En neşeli, en coşkulu hâlinizle 24 Haziran zaferine hazırlanın.
Biz, Türkiye'yi çok daha ileriye taşımak, güven, huzur, barış, refah içerisinde bir yaşam kurmak için kararlı ve inançlı bir şekilde iktidara yürüyoruz, 80 milyonun tamamına hizmet etmek için 55 milyon seçmenden görev talep ediyoruz; kendimize, kadrolarımıza güveniyoruz, halkla birlikte el ele büyük bir demokrasi inşa edeceğimizden herkesin emin olmasını istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sonuna geldim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bizimle yan yana durmaktan imtina eden, biz yokmuşuz gibi davranan, bizi baraj altında bırakıp ezmeye çalışan bütün siyasi parti yönetimleri bu tutumlarından dolayı utanacak, mahcup olacaklardır çünkü dışlayıp yok etmeye çalıştığınız HDP, en büyük ittifakını ezilen halklarla yapmıştır zaten. İki tuhaf ittifaka karşı artık tek bir hakiki alternatif vardır; o da HDP'dir. Yolun açık olsun HDP. Sen halka emanetsin, halkımız da Allah'a emanet olsun.
Son olarak, beni bu onurlu göreve layık gören bütün halkımıza, çalışma arkadaşlarımıza, destek açıklaması yapan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Şimdi herkesi canla başla seçim çalışmasına, sandığı örgütlemeye ve sandıktan en büyük umudu, zaferi çıkarmaya davet ediyorum. Biz kazanacağız, mutlaka kazanacağız; buna inanın ve yapalım.
Cezaevlerindeki bütün siyasi arkadaşlarım adına sizlere en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. ...(X)
Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevi." (HDP sıralarından alkışlar)