| Konu: | Eğitim sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 08.05.2018 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar; 1960 yılında Arjantin'de Eichmann yakalandığında İsrail'e getirildi ve onun sorgulanması sırasında bir baktılar ki sıradan, normal, ortalama bir insan 2 milyon kişinin ölümünden sorumlu ve o bunları açıklarken ve bunları ifade ederken dedi ki: "Ben otoriteden emir aldım, ben emir kuluyum, kanunun gereğini yaptım, memurdum, itaat ettim." Daha sonra, bu süreci izleyen bir felsefeci "kötülüğün sıradanlığı" hakkında bir çalışma ve araştırma yayınladı. Arkasından "Milgram Deneyi" denen çok meşhur bir deney organize edildi Yale Üniversitesinde. "Sıradan insanlar ne kadar kötü olabilir, sıradan insanlar bu kötülüğe ne kadar eşlik edebilir?" diye test ettiler. İlk başta beklentileri yüzde 2-3 gibiydi. Bir baktılar ki toplumun yüzde 60'ının -bu sıradan kötülüğe, kötülüğün sıradanlığına- sadece "Yukarıdan emir aldım, kanunlar böyle, ben ne yapayım, yetki bende değil, yetkili emretti." diye insanlara kötülük yapabildiğini gördüler. İşte İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilerin kurduğu sistemin altyapısında bu psikoloji vardı. Nitekim, daha sonra Stanley Milgram meşhur "Otoriteye İtaat" kitabını yayınladı ve o kitapta şunu söyledi: "İnsanların davranışlarını karakterleri değil, içinde bulundukları statüko ve tutumlar belirler, duruşlar belirler."
Şimdi bunu niye anlattım? Arkadaşlar, bu ülkede son iki yıldır çok ciddi mağduriyetler ve sıkıntılar yaşanıyor, özellikle eğitim alanında. Size birkaç karşılaştırma söylemek isterim. OHAL döneminde, sizin OHAL döneminizdeki gözaltı sayısı 154 bin, 12 Eylülde 600 bindi; tutuklama sayısı 50 binin üzerine çıktı, 12 Eylülde 52 bindi; ihraç edilenlerin sayısı 123 bin, 12 Eylülde 35 bindi; hakkında işlem yapılan insan sayısı 12 Eylülde 230 bindi, bu dönemde, bu kısa dönemde 169 bin. Yurda dön çağrısı yapılan; siz 99 kişiye yurda dön çağrısı yaptınız, 12 Eylül 29 bin kişiye yaptı. Kapatılan medya kuruluşu sizin döneminizde, OHAL'de 160, 12 Eylülde 927. Kapattığınız dernek sayısı 1.711. Görevden alınan subay, astsubay sayısı 7.267; 12 Eylülde 2 bin kişi. Görevden alınan ve işlem yapılan öğretmen sayısı 60.500, 12 Eylülde bu sayı sadece ve sadece 3.800. Görevden alınan ve işsiz kalan akademisyen sayısı sizin döneminizde, bu iki yılda 8 bin, 12 Eylül döneminde 120 kişi. Görevden alınan hâkim, savcı sayısı 4.200, 12 Eylül askerî darbesinde, faşist cuntada 47 kişi. Tutuklanan gazeteci sayısı 184 sizin döneminizde, faşistlikle suçladığınız 12 Eylül döneminde 43. İntihar edenler, bu dönemde, şu anda, bu hafta 60'ı geçti; 12 Eylül döneminin tamamında 43 kişi. Arkadaşlar, iptal edilen pasaportların ve verilmeyen pasaportların sayısı da bu dönemde 140 bin oldu. Şu an tutuklu öğrenci sayısı için 30 binlerden, 40 binlerden bahsediliyor.
Arkadaşlar, çok ciddi bir kötülüğün sıradanlığının meşrulaşmasında ve bu kötülüğün sıradanlığının yerleşmesinde ve bunun vücut bulmasında çok büyük payınız var. Hepiniz bunları bildiğiniz hâlde bu kanunlara, bu önergelere hepiniz el kaldırdınız. Gün gelecek, hepiniz bunlardan utanacaksınız. On yıl sonra bir çoğunuz "Ben AK PARTİ'li değildim." diyeceksiniz, "Ben aslında o günlerde dışlanmıştım." diyeceksiniz. Çünkü bu insanlar bir gün gelecekler, sizlerden bunların hesabını soracaklar.
Size, bir genç doktorun bu sabah gelen mektubundan kısa bir şey okumak istiyorum. Mantığınızla ve vicdanınızla bunu değerlendirin. Bu çocuk 2017 yılında mezun olmuş yani 15 Temmuzdan sonra ve siz, bu çocuğu atamışsınız, bir devlet hastanesinde -adını, yerini söylemiyorum çünkü ona bir şey yaparsınız diye korkuyorum- pratisyen hekim olarak şu anda devlet memuru görevi yapıyor ve bu çocuk Tıpta Uzmanlık Sınavı'na giriyor "Babam geceleri çalıştı, beni okuttu." diyor ve kardiyolojiyi kazanıyor. Bu çocuğa geçen hafta yazı gönderdiniz "Senin güvenlik soruşturman uygun değil, kardiyolojide çalışamazsın." diye.
Arkadaşlar, böyle tutarsızlık olur mu? Adam zaten devlet memuru, çalışıyor. Niye kardiyoloji de ihtisas yapmasına engel oluyorsunuz? Böyle bin tane atanmamış doktor arkadaşımız var. Lütfen, gelin, bu vicdan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEYHUN İRGİL (Devamla) - Bunu tamamlayabilir miyim Başkan?
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın İrgil.
CEYHUN İRGİL (Devamla) - Başkanım, zaten tekrar aday olmadığım için hani mümkün olduğunca söz verin bana.
BAŞKAN - Buyurun, buyurun... Lütfen...
CEYHUN İRGİL (Devamla) - O yüzden, tekrar aday olmadığım için de hakkınızı helal edin arkadaşlar.
BAŞKAN - Belli olmaz, bu nasip işi.
CEYHUN İRGİL (Devamla) - Ya, nesi nasip? Süre doldu.
Arkadaşlar, sizden son ricam şudur: Çok ciddi bir kötülük ve hukuksuzluk, vicdansızlık ortamı var. Eminim hepiniz birer birer iyi insanlarsınız ama bunları görmemiz lazım, bu insanların sesini duymamız lazım. Sizleri biraz vicdanlı olmaya, biraz hukuka, bu doktor arkadaşlara, bu öğrencilere, tutuklu öğrencilere, eğitim hakkı elinden alınan çocuklara, bakın, mahkeme kararıyla aklandığı hâlde görevine iade edilmeyen insanlara kulak vermeye çağırıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, bir kusur ettiysek de affola diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)