GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:94
Tarih:02.05.2018

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize iyi geceler. Yükseköğretim Kanunu'yla ilgili bazı düzenlemeler hakkında ben de söz almış bulunuyorum.

Fakat değerli arkadaşlar, hemen, vaktim dar, son günlerde gündemimizi çokça meşgul eden, cezaevinde kadın ölümü, hasta mahkûm ölümü; efendim, Türkiye'de iktidarın zulüm politikalarından kaçmak zorunda kalan ve yollarda yaşamlarını kaybeden kadınlar, çocuklar... Her gün bir kadın dramıyla karşı karşıyayız.

Bu iktidar yıllarca başörtülü bacı istismarı yaptı. Geçtiğimiz yıllarda, hepinizin malumu olduğu üzere, Kabataş yalanı gibi tarihin en tescilli yalanları ifşa edildi; 15 Temmuzun, efendim, hikâyelerinden birisi daha ortaya çıktı; çarşaflı bacının, kamyonet süren bir bacının nasıl yalancı bir kahraman hâline getirildiği ortaya çıktı.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Bilmediğin konuyu konuşma, niye yalancı olsun, nereden çıkarıyorsun? Sosyal medyadaki iftiralara niye inanıyorsun?

HÜDA KAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, 28 Şubat döneminde, sizin de tanıdığınız Medine Bircan isimli yaşlı bir kadının başörtüsü yüzünden hastane kapısında öldüğünü hepimiz biliyoruz. O gün bir tane Medine Bircan vardı, bugüne geldiğimizde binlerce kadın Medine Bircan'dan daha ağır dramlarla, gerçeklerle, politikalarla, zulümlerle karşı karşıya. Şimdi AKP'nin zulüm politikalarından kaçmak zorunda kalan başörtülü bacılarımız çocuklarıyla denizlerde boğuluyorlar.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Ne dediğinizin farkında değilsiniz gecenin bu saatinde.

HÜDA KAYA (Devamla) - Şimdi başörtülü kadınlar nehirlerde boğuluyorlar, ailece yok oluyorlar ve hapislerde... İşte, Halime Gülsu. Arkadaşlar, iddiası, suçu, düşüncesi, inancı ne olursa olsun, insanın düşmanı olsa bir insana, bir kadına, bir anneye, bir çocuğa böylesine zulümler yapılamaz. Bunları, bakın, sıradan bir siyasetçi olarak, inanın arkadaşlar, muhalif bir siyasetçi olarak sadece iktidarı eleştirmek için söylemiyorum değerli arkadaşlar. Bunlara vicdanımız sızlıyor. Halkın içinde büyük bir yangın var, insanların ahı artık arşı kaplamış durumda. Bir zerre içindeki vicdanını kaybetmemiş insanlarımız, arkadaşlarımız bu sese kulak versinler, bu çığlıkları durdurmak için sizler de elinizi taşın altına koyasınız diye söylüyorum, sıradan bir eleştiri olsun diye söylemiyorum değerli arkadaşlar. Bakın, Halime Gülsu'nun otopsi raporları ortada arkadaşlar, bunlar resmî makamlardan çıkan şeyler. Hastaya zamanında müdahale edilmediği için -sizler de bunu biliyorsunuz- iki defa cezaevinde komaya girdiği hâlde, dili boğazına kaçtığı hâlde, konuşamadığı hâlde ve cezaevi yöneticilerine durumlar anlatıldığı hâlde... Ki cezaevine girenler cezaevi idaresinin içeride hastalanan insanlara davranışlarına, insanların orada nasıl ölümle karşı karşıya kaldığına ben de dâhil yaşayan herkes buna şahit olmuştur. Otopsi raporu burada, bakın. Bunları araştırabilirsiniz, merak edenlere bunları verebiliriz. Bunlar acılar arkadaşlar. Gencecik bir kadın cezaevinde, hasta, ilaçlarına mahkûm olduğu için, kişisel ihtiyaçlarını göremediği için öldü.

Bir de Sise ana var 78 yaşında, o da Tarsus Cezaevinde, kişisel bakımını göremiyor, yanındaki insanların yardımıyla ayakta duruyor, 80 yaşına gelmiş bir kadın şu anda. Bunun da mı tabutu çıksın cezaevinden arkadaşlar?

Yine, akil insanlardan Celalettin Can, parti meclisi üyesi bir arkadaşımız, 78'liler Girişiminin sözcülerinden, yirmi yıl bu sistemin cezaevlerinde 12 Eylül dönemlerinde hapiste kalmış bir insan, o dönemlerde sağlığını son derece kaybetmiş bir insan, 2010 yılında ağır kalp ameliyatı geçiren bir insan ve şu anda, devletin izniyle, tayiniyle akil insanlık görevini yapan -vakit kalmadı, maddeleri okumuyorum yasal gereklilikleri- devletin izniyle, onun açtığı yolla barış olsun, bu savaş bitsin diye....

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

HÜDA KAYA (Devamla) - Çok rica etsem, bir dakikada hemen bitirsem Başkanım.

BAŞKAN - Peki, buyurun.

HÜDA KAYA (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.

...ve kavga için, savaş için, kan için mücadele etmeyip bu ülkede yaşanan darbeler döneminin en ağır bedellerinden birini yaşamış olan bir arkadaşımız akil insan olarak "Bu toplum huzur görsün, barış olsun." diye mücadelesini verdi ama şimdi o dönemde yaptığı, devletin izniyle yaptığı vazifesinden dolayı "Terör örgütüne yardım etmek." diye hapse atıldı ve ağır hasta, rahatsız. Acilen bu hastaların bir an önce cezaevinden tahliye edilmeleri, özgür bırakılmaları, tedavi yollarının açılması gerekiyor değerli arkadaşlar.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Ya, Hüda Hanım, PKK'nın kaçırdığı kız çocuklarını, ırzına geçtiği kız çocuklarını niye söylemiyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen.

HÜDA KAYA (Devamla) - Ve yine Ayşe öğretmen, bakın, altı aylık bebeğiyle cezaevine girdi, sadece "Çocuklar ölmesin." dediği için fakat 43 kişilik -20 kişilik koğuşta- kalabalıkta, 9 çocuk, 33 yetişkin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

HÜDA KAYA (Devamla) - ...42 insanın yaşadığı bir koğuş ortamında altı aylık bebeği hastalandı...

BAŞKAN - Sayın Kaya, süreniz bitti.

Teşekkür ederim.

HÜDA KAYA (Devamla) - ...büyükannesine teslim edildi ve günlük emzirmeye cezaevine götürülüyor her gün ve o da bu şekilde hastalanmış durumda. Bir an önce... "Cennet annelerin ayağı altında." diye -bakın, önümüzdeki günlerde Anneler Günü- bunu yine çok konuşacaksınız fakat...

BAŞKAN - Sayın Kaya, süreniz bitti.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yeter ama Sayın Başkan.

HÜDA KAYA (Devamla) - ...anneler cehennemi yaşıyor.

BAŞKAN - Sayın Kaya...

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - PKK da kadınlara cehennemi yaşattı yıllarca.

HÜDA KAYA (Devamla) - İktidar annelere cehennemi yaşatıyor. (HDP sıralarından alkışlar)