Konu: | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 91 |
Tarih: | 24.04.2018 |
MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi tekrardan selamlıyorum.
553 sıra sayılı temel kanunun getirdiği değişiklikler özü itibarıyla genel ve mahallî seçimlerin anlamsızlaştırıldığı, parlamenter sistemin tasfiye edildiği bir dönemde, belediyelere kayyumların atandığı, milletvekillerinin tutuklandığı, milletvekilliklerinin seçime gidilen son haftada düşürüldüğü ve bütün yetkilerin tek elde toplandığı, gerçekten yasama, yürütme, yargı erkinin bölündüğü değil, tek elde toplandığı bir sistemi ifade etmektedir. Bu temelde, bu değişikliğin ruhunda, bu değişikliğin maddelerinde demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, neden bu seçime gidildi, erken seçime gitmenin vatana ihanet olarak kabul edildiği bir konuşmadan neden geri adım atılıp böylesi bir seçime gidildi? Hemen toparlayayım, Türkiye'nin içte ve dışta yaşamış olduğu tıkanıklık, ekonomik anlamda yaşadığımız krizler, dış politikada yaşanan krizler ve en önemlisi ama en önemlisi, OHAL sürecinde, OHAL'i kullanarak, şu anda iş başında olan kayyumlardan faydalanarak ve kayyumlar eliyle bu seçimi kotarma ve bu süreçten faydalanma esasıyla böylesi bir erken seçime gidilmiştir, böylesi bir baskın seçime gidilmiştir. Neden söylüyorum? Çünkü düşünün ki OHAL sistemindeyiz, yerellerde valiler ve kaymakamlar var; telefonlarımıza dahi istedikleri zaman cevap vermeyen valiler ve kaymakamlar var. Yani ülke idari kararlarla yönetilecek bir sürece götürülüyor. Düşünün, seyahat özgürlüğünün, konuşma özgürlüğünün, propaganda özgürlüğünün, miting yapma özgürlüğünün ve her hâlükârda birçok özgürlüğün idarenin bir kararıyla, valinin ya da kayyumun bir kararıyla kısıtlanabileceği bir dönemden bahsediyoruz. Böylesi bir dönemde seçimi yapmaya zorlamak... Burada demokrasinin hiçbir kriterinden bahsedemeyiz.
Değerli milletvekilleri, düzenlemenin tamamına baktığımızda, aslında kendi içerisinde çelişen birçok şeyi barındırmaktadır. Referanduma götürülen Anayasa değişikliği paketinin 17'nci maddesinde -Anayasa'nın geçici 21'inci maddesinde- şu vardı: "Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu Kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni düzenlemeleri yapar. " hükmü vardı yani 16 Ekim 2017 tarihine kadar bunlar yapılmalıydı ama maalesef yapılmadı. İktidar partisi buna uydu mu? Hayır, uymadı. Neden? Çünkü şu an çıkarları doğrultusunda eğip büktüğü, bir araç hâline getirdiği, dönüştürdüğü bir süreçten bahsediyoruz.
Hem milletvekili hem cumhurbaşkanı olmanın önünde hiçbir yasal engel bulunmamaktadır. Ne ahlaki ne yasal hiçbir engel olmadığı hâlde siz neden bu hakkı kısıtladınız? Bunu neden söylüyorum? Düşünün ki rakip cumhurbaşkanı adayları için, ileride, konuşmalarından, eleştirilerinden, yorumlarından yargılanma ve belki de haksız bir cezayla karşı karşıya kalma durumu söz konusudur. Bunu burada düzenlerken hemen aklımıza Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş gelmedi değil. "Acaba kişiye özgü bir düzenleme mi yapıldı burada?" sorusunu sormak isterim. Bu bizim eleştiri konumuzdu. Düşünün ki şu anda Cumhurbaşkanına hakaret davalarının sayısını bilemiyorum, binlerle ifade ediliyor. Politikanın yani ifade özgürlüğünün en üst seviyede kısıtlandığı, konuşmanın ve bu özgürlüğün en üst seviyede kısıtlandığı sistemde düşünün ki siz bir sonraki seçimde seçilemediğinizde bir yargıyla, bir soruşturmayla karşı karşıya kalabilirsiniz. Gerçi bu Mecliste de geriye dönük bir uygulama yapıldı. Hiçbir zaman yasalar geriye yürümez ama bu Mecliste geriye doğru yasa işletildi, milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı, milletvekilleri yargılandı ve burada eksik bir temsiliyetle yani şu anda burada olması gereken vekillerin yokluğunda böylesi önemli bir değişikliğin yapılıyor olması bu Meclisin de en büyük ayıbıdır. Bunu bir kez daha buradan yinelemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bizler 24 Hazirandan korkmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Başkan, bir dakika lütfen.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Irgat.
MİZGİN IRGAT (Devamla) - 24 Haziranda yapılacak bir seçimden bir endişemiz yoktur. Bizler Halkların Demokratik Partisi olarak zaten ilk günden bugüne aynı şeyleri söyledik, aynı şeyleri söylemeye devam edeceğiz. Kitlelerin gönlünde yer almış Halkların Demokratik Partisi bütün Türkiye halklarının gerçek sorunlarını en önemli projeleriyle önüne koymuş bir partidir ve bu anlamda biz 24 Haziranda alanlarda, şehirlerde, kasabalarda halklarımıza beraber olacağız. Kadın temsiliyetini en yüksek seviyeye, şu anda aritmetiğini bu noktaya taşıyan Halkların Demokratik Partisi kadınların, gençlerin, halkların, emekçilerin temsilcisi olarak 24 Haziranda bu ülkenin siyasi tarihinde güçlü bir şekilde yeniden doğacaktır.
Bu temelde, ben şimdiden bu seçimde Türkiye'miz ve ülkemiz açısından büyük bir adımın atılacağı güneşli günler diliyorum.
Sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Irgat.