GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önerge münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:89
Tarih:20.04.2018

AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan AK PARTİ ve MHP gruplarınca verilmiş olan 27'nci Dönem milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin erkene alınması hakkında önergemiz üzerinde AK PARTİ adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Çatısı altında bulunmaktan büyük onur duyduğum Gazi Meclisimiz hiçbir parlamentoya nasip olmayacak şanlı bir geçmişe sahip. Üç gün sonra 98'inci yıl dönümünü kutlayacağımız Gazi Meclisimiz, ülkesi işgale uğrayan bir milletin direnişinin en özel sembolü.

1920 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olan İstanbul'un işgal edilip Meclis-i Mebusan vekilleri tutuklanmaya başlayınca vatanın istiklalini ve istikbalini milletimizin iradesinde gören vekillerimiz, Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, büyük bir harekete başlayarak, Anadolu'ya çıkarak, sonuç olarak Ankara'da Büyük Millet Meclisini kurdular. En yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif Bey Başkanlık koltuğuna oturarak şu konuşmayı yaptı...

HAYATİ TEKİN (Samsun) - O zaman Vahdettinciydin!

BÜLENT TURAN (Devamla) - "Bu yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla, Allah'ın yardımıyla, milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek Büyük Millet Meclisini açıyorum." demişti. Bu sözlerle Şerif Bey'in bahsettiği doğrultuda Meclisimiz bu yıllara kadar geldi ve biz bir anlamda bu kararla, bu önergeyle yeniden bismillah diyerek 24 Haziranda tekrar Meclisimizin görevini tazeliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Meclis, destansı bir mücadeleye öncülük etti, Kurtuluş Savaşı'nı bizzat buradan idare etti, bir asır önce savaş ortamında bile millî iradeden asla taviz vermedi. Yokluk ve yoksulluk içerisinde olan bir milletin öncülüğünü yapmak, bütün dünyaya örnek olmak her millete nasip olmazdı. Bugün Van'dan Çanakkale'ye, Trabzon'dan Mersin'e, Kars'tan İzmir'e kadar birsek, yüreğimiz bir atıyorsa, aynı dertte birleşiyorsak, aynı kıvancı paylaşıyorsak bundaki en büyük irade milletin iradesinin Meclise yansımasıdır. Bu Meclisin şahsiyetli duruşu sayesinde cumhuriyet ilan edildi ve bugünlere geldik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her dönemin kendi kıymeti oldu ancak baktığımızda, kapatmaya hazırlandığımız 26'ncı Dönemde de çok büyük işleri geride bıraktık. 15 Temmuz darbesi gibi demokrasi tarihimizde çok farklı anılacak olan ve dik duruşla sergilenen o günü beraber yaşadık. Dokunulmazlıkların kaldırılması, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hayata geçirilmesi, İç Tüzük değişikliği, ekonomiden vesayet kavgamıza kadar, demokrasinin büyütülmesinden güvenliğimize kadar birçok alanda vekillerimizle çok büyük işler yaptık.

Bu demokrasi tarihinde zaman zaman farklı dönemler yaşadık. 1950'de deyim yerindeyse bir beyaz devrimle demokrasimiz çocukluk hastalıklarından bir anlamda olgunluk dönemine geçmiş oldu. Darbelerle kapanan Meclisler oldu, bunları alkışlayan partiler oldu, askerî darbelerden sonra üniformayla bu Mecliste oturan vekillerle beraber olmaktan gurur duyan vekiller oldu ama ne olursa olsun hep sivil irade galip çıktı, hep millet iradesi meseleye el koyup bir anlamda, Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi, mabedimizin eline namahrem elini asla değdirmedi. Demokrasimiz düştü kalktı ama geldiğimiz yerlerde büyük işleri hep beraber yaşadık. 15 Temmuz akşamı üniforma giymiş teröristler, maalesef, ülkemize büyük bedeller ödettiler. Parlamento tarihine bu Meclis, bu vekiller adını altın harflerle yazdırdılar. Yirmi altı gün boyunca milletimiz meydanlarda âdeta demokrasi tarihi yazdı. Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu bütün milletimize aşk verdi, umut verdi. Lider milletine, millet liderine güvendi ve tarihî döneme hep beraber şahitlik ettik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son birkaç yıl devletimiz, milletimiz uluslararası sebeplerle hepinizin bildiği sıkıntılı dönemler yaşamaya başladı. Bir yandan PKK'nın uluslararası güçlerin desteğiyle yaptığı operasyonlar, DEAŞ'ın canlı bomba girişimleri, FETÖ'nün ülkemizi istikrarsız hâle getirmek için yaptığı girişimler ve benzer örgütlerin operasyonları bizi zaman zaman inkıtaya uğratmaya çalıştı ancak milletimizin desteğiyle tüm bu tehlikeleri aşmayı, milletimize güvenerek bütün bu sorunları aşmayı hep beraber başarma imkânı bulduk. Buna rağmen, bu tabloya rağmen Afrin gibi önemli bir zaferi milletimizin desteğiyle kazanma imkânı bulduk.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzdan sonra siyaset kurumunun yaşadığı kriz, AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisine tekrar bu siyasi tabloyu sağlıklı bir şekilde okuma imkânı verdi ve bunun sonunda da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş imkânımızı milletimize götürme imkânı bulduk. 7 Ağustosta Yenikapı'da bir destan yazdık. Milletimiz, orada, biz siyasilere çok özel bir görev verdi. Bu verilen özel görevin gereği olarak referandumdan sonra ortaya çıkan tablonun bir an önce hayata geçmesi için de bu seçimi erkene alma kararı almış olduk.

Zaman zaman, yok "Yönetemiyorlar." yok "Neden böyle oldu?" diyenler var. Bakınız, AK PARTİ kurulduğu günden bugüne kadar, biz, hep seçimleri zamanında yapmayı, milletin emanetini son gün sandığa götürmeyi bir görev bildik ancak altını çiziyorum, referandumda bir sistem değişikliği oldu, halkımız bize bir görev verdi; uyum yasaları, yeni sistem, Cumhurbaşkanlığı sistemi gibi önemli ödevler verdi. Gördük ki bu önemli ödevlerin bir an önce hayata geçmesi Türkiye'nin daha güçlü demokrasisi için, daha güçlü güvenliği için, daha güçlü ekonomisi için bir gereklilikmiş. Yok efendim, daha düne kadar biz erken seçime "Hayı." diyormuşuz; evet, yine söylüyorum: Biz, erken seçimin olmamasını, hep zamanında olmasını on altı yıl boyunca istedik ancak önümüzde farklı bir tablo var. Bu tabloya göre hareket etmek, buna göre karar almak yani bir anlamda, okun yaydan çıkmasından sonraki tavrımızı ortaya koymak bizim stratejimizin gereğidir. O yüzden, seçimin erkene alınması herkesin kabul edeceği bir gereklilikti.

Gördüğünüz gibi, seçimin erkene alınması kararının hemen ardından ekonomi dengelerinin rahatlaması, toplumun tüm kesimlerinin, farklı kesimlerinin de bu konuya olumlu yaklaşması bu kararın isabetli olduğunu gösterdi. Bakınız, bu kadar yönetilmeyen bir Türkiye olsaydı -dediklerinize inanan yok Allah'tan ama- dedikleriniz doğru olsaydı nasıl olurdu da yüzde 52 oy almış Cumhurbaşkanı, yüzde 50 oy almış AK PARTİ'yle bugüne kadar dünyanın en büyük ekonomik büyümesine sahip olabilirdi? Tarımda, sanayide, millî güvenlikte, enerjide, her alanda iddiamızı çok net ortaya koyduk. Hangi alanda olağanüstü krizimiz var? Hani bir zamanlar bir partinin genel başkanına Cumhurbaşkanı bir kitapçık attıktan sonra bir gecede 3 kat borçlanan Türkiye? Enflasyonu ve döviz kuru artan, faizleri patlayan Türkiye nerede, bu kadar uluslararası krize rağmen hâlâ istikrarını, büyümesini, yatırımını her alanda devam ettiren Türkiye nerede? O yüzden yönetilememeyi bırakın, dünyaya örnek bir yönetim tarzını hep beraber ortaya koyduk. Bakınız, AB ülkelerinden 3 kat fazla büyüyen Türkiye; Çin'den, Hindistan'dan daha çok büyüme rakamı yakalayan Türkiye; yatırımlarını çok fazla artırma iradesini hâlâ gösteren Türkiye.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ on altı yıl önce bütçeyi devraldığında, ilk iktidarında 120 milyardı; altını çiziyorum, yıl 2002, AK PARTİ ilk bütçesini yapıyor, 120 milyar bu ülkenin bütçesi var. Bu sene, sadece eğitim bütçemiz 134 milyar. Bakınız, nasıl bir yönetilememezlik ki on altı sene önce 120 milyar olan bütçemiz, bugün sadece eğitim başlığında daha fazla rakama ulaşmış. Sağlık, tek başına 120 milyar. O yüzden, yönetilememe iddiasına sizden başka inanan yok. Göreceksiniz. Az önce sayın grup başkan vekili heyecanla "Güle güle." dedi, kayıtlar var, 24 Haziran akşamı o kayıtları bir daha inceleyeceğiz. Benzer konuşmaları on altı yılda on altı defa yaptınız; yok, "siyasi ötenazi"ymiş, yok "son günleriniz"miş. Biz, millete rağmen bir iş yapmadık; biz, sırtımızı hep millete dayadık. Vesayetçilere, darbecilere, basın mensuplarına, yanlış yapmalara asla bu konuda prim vermedik. Biz, milletimizle beraber yol yürümenin karşılığını on altı yılda tüm referandumlarda, yerel seçimlerde, genel seçimlerde yaşamış olduk. O yüzden 24 Haziran akşamı aynı konuşmayı tekrar bu kürsüden inşallah yapma imkânı bulacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakınız, değerli milletvekilleri, ben Çanakkale Milletvekiliyim. Sadece Çanakkale'de yapılan yatırımları alsak, bütün Türkiye'de seçimlerde anlatsak bu bile bir partiye seçimlerini kazanma imkânı verir. Köprüsünü mü, hastanesini mi, hükûmet binalarını mı, okullarını mı, tünellerini mi, Troya'sını mı, Assos'unu mu, Ezine OSB'sini mi; hangisini anlatayım?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sattıklarınızı da anlat ama.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Çanakkale'nin dönüşümünü, tüm Türkiye'nin dönüşümünü herkes görüyor ve yaşıyor. Kim laf üretiyor, kim iş; bu millet artık bunları çok iyi biliyor.

Sayın Başkan, Türkiye AK PARTİ'li yıllarda sadece yatırım yapan bir ülke olmaktan öte evrensel vicdanın, mazlumların sesi olmanın da onurunu yaşadı. Dünyanın neresinde bir mazlum varsa, neresinde sıkıntı yaşayan varsa "Türkiye bize el uzatsın." demeye başladı. Türkiye'yi artık Edirne-Kars sınırlarının çok ötesinde bir ruhla beraber tanıma imkânı bulduk.

Bakınız, bugünlere kolay gelmedik; gün geldi, partimize kapatma davası açıldı; gün geldi, liderimiz cezaevine girdi; gün geldi, muhtıra verildi; gün geldi, darbe girişimleri oldu ama grubumuz asla sarsılmadı, milletimize olan inancımız asla yitirilmedi. O yüzden bütün bu imkânları bulma ve aşma erdemine ermiş olduk. Eğer bu olmamış olsaydı, bu kadar yönetilemezlik iddiası geçerli olsaydı Fırat Kalkanı olabilir miydi, Afrin olabilir miydi, yatırımlar devam edebilir miydi? Ne yönetilemezliği! Biz, yönetilemezlikten dolayı değil; sadece, bu geçiş dönemi daha çabuk olsun, ülkemize daha fazla güven olsun, ekonomide, demokraside, siyasette, güvenlikte daha çabuk büyüyelim diye bu adımı atıyoruz. O yüzden her seçimden sonra milletimizi aşağılayan aynı anlayış, makarna, kömür edebiyatı yapan aynı anlayış aynı ifadelere başladı; siz devam edin. Ben buradan izninizle, bırakın 24 Haziranı, bu anlayış devam ettiği müddetçe 2023 seçimlerini de alacağımızı şimdiden ilan etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sizin adayınız var mı, yok mu belli değil; kimin ne yaptığı belli değil. Televizyonlarda duyduğumuzda güldüğümüz adaylarınız bir tarafa, bu ülkenin on altı yıldan beri liderliğini yapan, tüm uluslararası toplantılarda "Acaba ne diyecek?" diye bakılan, mazlumun sesi, demokrasinin öncüsü Tayyip Erdoğan'ın adaylığında göreceksiniz hem 24 Haziranı alacağız hem de sonrasını planlayacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü bu millet bizim ruhumuzu biliyor; yaklaşımımızı, niyetimizi biliyor.

Bakınız, ısrarla sayın grup başkan vekili "Olağanüstü hâlde seçim olmaz." dedi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ya "İstersen sıkıyönetim yap." dedim, ne alakası var ya?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz bu ülkede CHP'nin çelişkilerini anlatmaktan yorulduk ama siz çelişkilerinizi anlatmaya imkân vermekten yorulmadınız.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Siz kendi çelişkilerinizi açıklayın; erken seçim ihanet mi, değil mi, onu açıklayın.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız değerli arkadaşlar, bu ülkede ilk defa olağanüstü hâlde seçim olmayacak.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ülkenin tamamında olağanüstü hâl olduğunda olmadı seçim.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Olağanüstü hâl bambaşka bir konu, seçim bambaşka bir konu.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ülkenin bir kısmında vardı o zaman.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, olağanüstü hâl, hâlâ FETÖ'yle, diğer örgütlerle olan mücadelemizde bazı kurumlarımıza ekstra haklar veren anayasal bir kurum. Seçim bambaşka bir mesele. Bu ülkede 12 defa olağanüstü hâl döneminde seçim olmuş ama daha ötesi, olağanüstü hâlde seçim kararı alan 1995'te CHP'nin kendisi olmuş.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Olağan yönetemiyor musunuz ülkeyi?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - 1 Mayısı yasaklıyorsunuz, 1 Mayısı.

BÜLENT TURAN (Devamla) - CHP 1995 yılında erken seçim kararını olağanüstü hâlde alırken yanlış değil, AK PARTİ alırken yanlış!

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ülkenin hangi yerinde vardı, hangi yerinde?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu çifte standart ile bu haksız ithamlara izin vermeyeceğiz. Olağanüstü hâlden bu millet rahatsız değil; esnafımız, akşam çay içmeye giden emeklimiz, okula giden öğrencimiz, hiç kimse rahatsız değil.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Perişan, perişan, hepsi perişan.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Kim rahatsız? Bir: FETÖ'cüler rahatsız. İki: Kim olduğunu biliyorsunuz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Tarihi öğren, tarihi.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Tarihi öğren.

BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden, diyorum ki olağanüstü hâl ile seçimin bambaşka gündemler olduğunu, "Yerim dar." diyen gelin misali şimdiden seçimlerden sonra yenilgisine mazeret üretmeye çalışanların bir oyunu olduğunu söylemek isterim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Mazot kaç lira, mazot?

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Boynuz kulağı geçti, 12 Eylül...

GAYE USLUER (Eskişehir) - Tarihi öğrenin.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Yer dar değil, yer geniş. Önümüzde altmış altı gün var.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Altmış altı gün yok, altmış dört kaldı.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Olağanüstü hâl seçimle ilgili değil. O yüzden altmış altı güne de...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Altmış dört, altmış dört.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Altmış dört, altmış dört. Siz yerinizde sayın.

BÜLENT TURAN (Devamla) - ...yok efendim baskınmış, çok aceleymiş diyenlere şunu demek istiyorum değerli arkadaşlar...

BAŞKAN - Bülent Bey, bir dakika efendim... Bülent Bey, bir dakika...

Sayın Şeker, müteaddit defalar müdahale ediyorsunuz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Altmış dört gün.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Altmış dört gün kaldı.

BAŞKAN - Lütfen müdahale etmeyiniz, lütfen insicamı bozmayınız efendim.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yanlış söylüyor, bilgilendiriyorum.

BAŞKAN - Hatip kendi fikirlerini söyleyecek ve siz tahammül edeceksiniz.

Buyurun efendim.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sayın Başkan, siz rahat olun. O sürekli bağırır, üç yıldan beri bağırıyor. Ne kadar az bilirsen o kadar çok bağırırsın. O yüzden az bilenler çok bağıracaklar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Biz doğru biliyoruz, günü bile doğru bilmiyorsun.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Biz yolumuza devam edeceğiz. Sen bağırmaya devam et, iki ay daha bağır.

Değerli arkadaşlar, yıl 1995. Hani altmış altı gün azmış ya, onun cevabını veriyorum. Fuat Çay kim? CHP'nin o tarihteki grup başkan vekili. Önerge veriyor, seçim kararı alınıyor. Kaç gün sonra?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Elli sekiz gün sonra.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Elli sekiz gün sonra. CHP elli sekiz gün sonra seçim kararı alınca bu yanlış değil, AK PARTİ altmış altı gün sonra alınca bu yanlış. Bu çifte standardı, bu hatalı eleştirileri bütün milletimiz görmeye devam ediyor. Hepinizin bildiği gibi, dün Anayasa Komisyonunda kırk sekiz saatlik görüşmeyi kısaltarak hemen gündeme geçtik. "Yok, olmaz; yok, yanlış." dediler. Aynı önergenin devamında, CHP'nin aynı grup başkan vekilinin kırk sekiz saati kaldıran önergesi var.

Bir daha söylüyorum: Hukuk içerisinde yapılan her türlü girişimin başımızın üzerinde yeri var. Ben bunu eleştirmiyorum ama "CHP yapınca doğru, AK PARTİ yapınca yanlış" yaklaşımı doğru bir yaklaşım değil. Biz on altı yıldan beri hukukun dışına çıkmadık, İç Tüzük ne demişse onu yaptık. Seçim kararında iki parti, iki Anadolu partisi, kökleri bu topraklar olan parti bu kararı aldı ve seçime gitmeye karar verdi. Şimdiye kadar sürekli "Hadi, hodri meydan!" diyen, "Seçime gidelim." diyen, "Sandık nerede?" diyenler, bugün, yok "Süre az." yok "Kırk sekiz saat yetmez." demeye başladılar. Biz tekrar milletimizin hakemliğine gideceğiz ve milletimize yaptıklarımızı anlatmaya çalışacağız. Bu yaptıklarımızın karşılığında milletimiz ne derse baş tacı diyeceğiz, milletin sözü üzerine söz söylemeyeceğiz. Ancak 24 Haziran akşamı millet sizi -8 defa gittiniz- 9'uncu defa bir daha gönderirse buna saygı duyacaksınız.

Şimdiden uyarıyorum: Yok "olağanüstü hâldi" yok "mühürsüz zarftı" yok "şöyleydi" yok "böyleydi" demeyin. Her sandıkta her partinin 5 temsilcisi var. Şeffaf, demokratik, kanuna uygun seçimleri dün 4 parti ortak karara bağladık, Komisyonda beraber geçirdik. O yüzden diyorum ki bu evraklarda olduğu gibi, eski yaptıklarınızı şu an biz yapmaya çalışıyoruz. Bu ülkenin büyümesine, gelişmesine hep beraber katkı sağlayacağız. Ne olur, bir defa aynaya bakın; ne olur, bir defa farklı davranın. Millete gidiyoruz, alkışlayın, beraber yürümeye çalışalım. Bu millet zamanın ruhunda "Cumhur İttifakı" dedi, bu millet zamanın ruhunda "Tayyip Erdoğan liderliğinde güçlü bir Türkiye'yi beraber inşa edelim." dedi.

Bakınız, Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; aslında gündemimiz çok ancak grup başkan vekilinin iddia etmiş olduğu bir hususa cevap vermek isterim; dedi ki: "FETÖ'yle mücadelede Kılıçdaroğlu'nun iddialarına Tayyip Erdoğan ceza davası açmadı."

Sayın Altay, siz hukukçu değilsiniz, kandırılmış olabilirsiniz; ben size söyleyeyim: Sayın Kılıçdaroğlu'nun bütün iddialarına Cumhurbaşkanımız avukatları aracılığıyla tazminat davası açtı.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ceza diyorum, ceza!

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ceza davasını soruyor.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Ceza davasını neden açmadığını söyleyeyim sizlere.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hah, söyle.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bilmiyorsanız Tüzük'e bakın, Anayasa'ya bakın; grup başkanlarının, milletvekillerinin grup konuşmaları dokunulmazlık kapsamındadır, ceza davası açılmaz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - HDP'lileri niye hapse attınız o zaman?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bravo!

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir şey söyleyeyim, Meclis dışındaki bütün konuşmaları için ceza davası açıldı ancak birine bile ifade vermeye gitmedi Sayın Kılıçdaroğlu. Davet ediyorum.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bırak onları sen, son söylediğine gel.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bütün konuşmalarına, Meclis dışındaki konuşmalarına dava açıldı, savunmaya gitmedi. Savunmaya giderse dava devam edecek. Yalanla, numarayla, üçkâğıtla bu işler olmaz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - "Açamadık." de, "Açamadık." de!

BÜLENT TURAN (Devamla) - Hep böyle yaptınız şimdiye kadar, hep böyle yaptınız; bunlar yanlış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - "Açamadık, gerçekleri söylüyor." de!

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu millet kimin doğru olduğunu, kimin yanlış olduğunu gördü.

Bakınız, FETÖ'yle mücadelede en büyük argüman, Türkiye'yi kurtaran en büyük yaklaşım Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğidir. FETÖ'nün karşısında, basın mensuplarının karşısında, bankaların karşısında sizin gibi sıraya geçenler olsaydı bugün, bugünlere gelmezdik ama Allah'tanki Cumhurbaşkanımızın liderliği var, dik duruşu var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - İki dakikada tamamlar mısınız.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Siz aynı söylemleri devam ettirin, siz aynı ifadeleri kullanıp farklı sonuç beklemeye devam edin. Aynı ifadeyi kullanıp da farklı sonuç bulmak hukuken, kanunen, tıbben asla mümkün değil. Farklı söylemeye başlayın, CHP'yi tekrar Mustafa Kemal'in partisi yapın...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Mustafa Kemal'in partisi CHP.

BÜLENT TURAN (Devamla) - ...başka partilerin karikatürü olmaktan çıkarın. O zaman belki halk size "evet" der.

Ben söylüyorum, en istikrarlı parti -25,25,25- CHP. Bu sefer 25'i de bulamayacaksınız. Seçim geldi, her gün "seçim" diyen insanlar aday bulmakta âciz hâle geldiler. O yüzden biz yürümeye...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Aday çok, niye âciz hâle gelelim?

BÜLENT TURAN (Devamla) - İktidara gelmemek için her türlü adımı atan insanlarsınız. Biz yolumuza devam edeceğiz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Herkes Tayyip Erdoğan kadar adaydır bizim partimizde.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaldı iki ay. Zalime karşı mazlumun hakkını savunmak için, egemenlerin karşısında diz çökmeden mağdurun yanında olmak için, evrensel sesin vicdanı olmak için, "Dünya 5'ten büyüktür." demeye devam etmek için, iki yüz yıldır bu topraklar üzerinde oynanan oyunları bozmak için, 24 Haziranda hep beraber tarih yazmak için buyurun, hep beraber bu önergeye "evet" diyelim. Gelin, cumhuriyetimizin 100'üncü yılında ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinin içerisine katmaya çalışalım.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Öyle diye diye batırdınız ya! On beş yıldır aynı hikâye.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Gelin, 2023, 2053, 2071'in hedeflerini hep beraber yakalamaya çalışalım. Tarih bizi çağırıyor, tarih bağıra bağıra bizi çağırıyor; gelin, bu çağrıya hep beraber kulak verelim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - On altı yıldır yapamadınız, şimdi mi yapacaksınız?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Şimdiden 24 Haziranın hayırlı olmasını, önergemizin kabulünü diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - 16 Nisanda da aynı şeyi söylediniz; aynı yalanlar.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.