GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:17.04.2018

NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, 548 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 25'inci maddesi üzerine partim adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu, cezaevlerinde rehin tutulan çok değerli Eş Genel Başkanlarımı ve değerli vekil arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bundan bir gün önce üzerinden tam bir yıl geçen referandum süreciyle birlikte, Türkiye'de o günden bugüne neler yaşandı? Senesinin dolmasının üzerinden bir gün geçmesine rağmen, ortaya atılan, yeni seçim sürecinin başlatılması.

Referandum ve seçimler, özü ve anlamı itibarıyla demokratik uygulamalardır. Yalnız, demokrasiyle problemi olan ülkelerde bu durum biraz sıkıntılıdır. İlk önce, bu referandum sürecine gelmeden önce, 1 Kasımda bizlere ve partimize dönük, seçilmiş arkadaşlarımıza dönük, kurumlarımıza dönük yapılanlara bir bakarsanız, aslında neler yapılmak istendiğinin, bu sürecin, 16 Nisan referandumunun engellerini nasıl ortadan kaldırmak istediklerinin birkaç tane örneği:

İlk önce, belediyelerimizin 94 tanesine kayyumun atanması. Bakın, o günden bugüne üzerinden bir buçuk yıla yakın süre geçti, tek bir belediyemizde bir yolsuzluk yok. Olsaydı bugün niye bunlar kamuoyuyla paylaşılmadı?

Ondan sonra geliyoruz 4 Kasıma. Siyasi partimizin Eş Genel Başkanlarının da içerisinde olduğu 12 arkadaşımız altı ay boyunca mahkemelerine çıkarılmadı çünkü istenen bir durum vardı. Bu referandumda engel çıkaracak olan bütün illerde, ilçelerde iş yapacak arkadaşların hepsinin içeriye tıkılması lazımdı. Mensubu olduğum, vekili olduğum Hakkâri'de dışarıda seçilmiş tek bir insan kalmamıştı ve buna rağmen, 16 Nisan referandumunda şehir merkezinde yüzde 82, ilçelerde yüzde 90'ların üzerinde halk bunun hesabını sormuştu.

Gene geliyoruz, OHAL ortamında gene bir seçim sürecine ülke götürülmek isteniyor. Biz şunu söylüyoruz: Kendinize güveniyorsanız o zaman OHAL'i kaldırın, insanlar serbestçe seçim faaliyetlerini yürütsünler. 16 Nisan referandumunda halkın tercihine bırakılsaydı, meşruluğu üzerinden bir tartışma olmasaydı bugün farklı bir yerde olabilirdik.

Bakın, bugün Avrupa Birliği taslak raporunu açıkladı. Bu taslak raporunda OHAL için "OHAL önlemleri orantısız." diyor. Bunu dinleyen var mı? Yok. "En kısa sürede OHAL'in kaldırılması gerekiyor." Bakalım, Hükûmet seçime gitmeden önce OHAL'i kaldıracak mı? "Aynı zamanda, yargı üzerindeki baskının kaldırılması gerekiyor." Bu talebini dile getiriyor. "AİHM kararlarına karşı, aykırı davranılıyor." Bu, Avrupa Birliğinin taslak raporunda geçiyor: "16 Nisan referandumu kuvvetler ayrılığına aykırıdır."

Bir şey daha belirtip bitirmek istiyorum: Özellikle böyle bir ortamda, basın sizin elinizde, yargı sizin elinizde, polis sizin elinizde. En son ele geçirmeye çalıştığınız kalelerden biri de basındı, gazeteciler içeride. Gazetecileri serbest bırakın. Siyasetçileri serbest bırakın. İçeride olan Eş Genel Başkanımızdan tutun, diğer belediye eş başkanlarımızın hepsini serbest bırakın, ondan sonra "Hodri meydan!" deyin. "Hodri meydan!" deyin bakalım, ondan sonra bunun sonucunu göreceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)