| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 12.04.2018 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dün Balıkesir'de bir cinsel istismar vakası oldu. Doğrusu, çok önemli. Haftaya cinsel istismarla ilgili tasarı da KEFEK ve Adalet Komisyonuna gelecek ama maalesef istismar saldırıları ve cezasızlık politikası da devam ediyor. Bunu üzülerek paylaşmak isterim. Balıkesir'de lise öğrencisi 15 yaşındaki E. S. 53 yaşındaki K.Ç.'nin cinsel saldırısına uğradığını beyan etti. Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi 22 Şubatta muayene ettikten sonra "Akut stres bozukluğunun tam kriterlerini karşıladığı, dolayısıyla ruh sağlığının bozulduğu yönünde tıbbi kanaat oluşmuştur." şeklinde bir rapor verdi. Gözaltına alınan şüpheli ise bildik bir savunma yapmış yine. "Ben saldırmadım E. S.'ye, annesiyle ilişkim var." şeklinde bir savunma yapmış. Şimdi, çocuğun maruz kaldığı taciz nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu raporlarla kanıtlanmasına rağmen Balıkesir 1. Sulh Ceza Hâkimliği, sarkıntılık yapmak suretiyle çocuğa cinsel istismar suçundan şüpheliyi en yakın karakola imza atmak şartıyla, adli kontrol şartıyla serbest bırakmış.
Gerçekten bu karar yeni bir karar, dün oldu ama buna benzer binlerce kararın olduğunu biliyoruz. Çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında yargının tutumu genellikle cezasızlık yönünde oluyor ve -bizim de gündemimizde ülke olarak- biliyorsunuz, şu anda, gerçekten cinsel istismar ülkemizin büyük utancı olmaya devam ediyor. Dünyanın en fazla cinsel istismar suçu işlenen ülkelerinin başında Türkiye geliyor. Ne kadar tepki yükselirse yükselsin, bu suça "artık yeter" desek de Hükûmet her seferinde cinsel istismar suçlarının cezalarını artıran bir tasarıyla göz boyamaya çalışıyor. Bu hafta yine Meclis gündemine böyle bir tasarı geldi. Her zaman olduğu gibi konuyu doğru dürüst tartışmadan, tartışılmasına olanak vermeden, istismar konusunda çalışan uzman ve kurumların, muhalefetin önerileri dikkate alınmadan bir oldubitti meselesiyle karşı karşıyayız. Yine, diğer tasarılarda olduğu gibi, suçun üstünü örtmekten öteye gidemeyecek bir tasarıyla karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, bu konuda Anayasa Mahkemesi Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü maddesine ilişkin, sonuçta 15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına ilişkin hükmünü iptal etmişti ve bu iptal kararının ardından, 2016 yılı Kasım ayında söz konusu maddeyle ilgili düzenleme kabul edildi. Bu konuda, kadın örgütlerinin, kadınların, sivil toplumun hiçbir itirazı esas alınmadı ve tüm itirazlara rağmen, 12-15 yaş arasında rıza aranamayacağını belirten bir ifadenin kanuna eklenmesi talebimiz karşılık bulmadı.
Şimdi, şu anki tasarıya yönelik eleştirilerimizi söylemek istiyorum. Daha önce bu suçların cezası yok muydu? Tabii ki vardı. Mevcut cezalar uygulanmıyor, cezalar arttırılıyor. Kastrasyon -yani hadım- cezası öngörülüyor. Şimdi, eğer kanunda "hadım" tanımlanırsa, çıkarılmak istenen yasayla cinsel suç ve suçlu aslında tıbbileştirilmiş oluyor. Fakat cinsel istismar bir suçtur, bunu işleyen de suçludur; yani, tedavi edilecek bir hastalık değil, cezalandırılması gereken ciddi bir suç var ortada. Bununla ilgili, istismarın yaşının olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Kaç yaşındaki çocuğa karşı işlenirse işlensin ağır suçtur ve hiçbir çocuğun istismara rızası olamaz, hukuk da rıza arayamaz.
Tasarıya karşı, şüphesiz, Genel Kurulda da, Komisyonda da sözlerimizi söyleyeceğiz ancak AKP Hükûmetinin on beş yıllık iktidarında cinsel istismar ve tecavüz suçlarına karşı samimi ve etkin bir politikasının olmadığını da şimdiden ifade etmek istiyoruz. İtirazlarımızı dikkate alın. Kadınların, kadın kurumlarının, Türkiye'nin yarısını oluşturan nüfusun itirazlarını dikkate almadan yapacağınız her türlü kanunlaşma faaliyetinin sonucunda, maalesef -biraz önce ifade ettiğim gibi, Balıkesir'deki çocukta gördüğümüz gibi cezasızlıkla- failler, suçlular dışarıda olmaya devam edecek.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim ben de.