GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:85
Tarih:12.04.2018

HDP GRUBU ADINA BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımı saygıyla selamlıyorum.

Bu hafta, 7-13 Nisan Dünya Sağlık Haftası. Bu vesileyle barış, özgürlük, demokrasi uğruna, haksız, hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan Grup Başkan Vekilimiz Doktor İdris Baluken ve halk sağlığı uzmanı Profesör Doktor Onur Hamzaoğlu şahsında, ihraç edilen, tutuklanan, bedel ödeyen tüm meslektaşlarımı da buradan selamlıyor; sağlıklı bir toplum için mücadele eden tüm sağlıkçıların, halkımızın Dünya Sağlık Haftalarını kutluyorum.

Sağlık Haftası nedeniyle Meclisin gündemine taşıdığımız şehir hastaneleri hem sağlık çalışanlarının hem de halkın yoğun itirazlarına rağmen, yalan yanlış bilgilendirmelerle kamuoyuna sunulmaktadır. Sanki sağlıkta devrim yapıyorlarmış gibi, herkes kolayca ulaşıyormuş gibi, halk çok memnunmuş gibi kamuoyunu yanıltıyorsunuz.

Sağlıkta dönüşüm projeniz çöktü. Kamuda hekim kalmadı. Çoğu akademisyen özele geçti, çoğunu haksız hukuksuz yere içeri attınız. Sağlık resmen ticarileşti. Altyapıyı, birinci basamak hekimliği, koruyucu hekimliği yerle bir ettiniz. "Paran kadar sağlık" dönemi başladı.

Hep geçmişten kötü örnekler vererek kendinizi aklamaya çalışıyorsunuz. "Efendim, eskiden bıçak parası vardı, şimdi yok, kaldırdık." diyorsunuz. Bakın bu faturaya: Geçen ay, ben bir A sınıfı hastanede muayene oldum, sadece dâhiliye muayenesi; radyolojik tetkik yok, tomografi yok, cerrahi girişim yok, bir dâhiliye muayenesi -lütfen görün- 3.500 TL fatura edildi. Bu, halkımıza fatura edildi, Meclis ödeyecek ama benim vicdanım sızladı gerçekten yani bir dâhiliye muayenesi 3.500 lira olur mu? Hani bıçak parası yoktu? Bunun içinde kaç tane bıçak parası var? Bu parayı Meclis ödeyecek, halkımız ödeyecek. Sağlık piyasalaşırsa sonuç bu olur.

Yine, geçenlerde bir vekil arkadaşım bir mide operasyonu geçirdi, fatura 28 bin TL. Meclis ödeyecek bunu, yazık değil mi? "Efendim, siz de üniversite hastanelerine, eğitim ve araştırma hastanelerine gidin." diyeceksiniz. Orada da yoğun iş gücü nedeniyle, istediğin zaman, istediğin hekime muayene olabilmek için haftalarca, aylarca beklemek gerekiyor. Onların da dünya kadar sorunu var.

Şimdi, bugün gündeme getirdiğimiz şehir hastaneleri ayrı bir isimle yani "sağlık kampüsleri" diye ifade ediliyor. Kamusal, toplumsal kaynakların çarçur edildiği bir mega proje olarak görüyoruz biz bunu. Tıpkı ülkenin her köşesini enkaza çeviren, doğal tahribata yol açan kentsel dönüşüm, termik santraller, HES'ler, alışveriş merkezleri gibi şehir hastaneleri de doğaya ve sağlığa zararlıdır. Şehir hastaneleriyle gelişen sağlıklı yaşam hakkı değil başta inşaat, finans, tıp endüstrisi ve bilişim olmak üzere sermaye çevreleridir.

Sağlık sorunlarının çözümünde önceliklerin saptanması, tıbbi bakım hizmetlerinin, devasa hastanelerin katkısının tartışılması gerekir. Karar süreçlerinde halkın, sağlık emekçilerinin, akademinin, sağlık, emek ve meslek örgütlerinin yer alması gerekirken Meclis hatta bizzat AKP'li milletvekilleri dahi karar süreçlerinin dışında bırakılmıştır. Keza, uluslararası olumsuz deneyimler görmezden gelinmiştir, kıble sermayeye çevrilmiştir.

Çoğu hastaneden, yapılacağı bölge için ÇED raporu bile istenmiyor. Bunların denetimi yok, Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi es geçilmiş, İhale sözleşmeleri şeffaf değil, ticari sır olarak kabul ediliyor. Projenin tasarı maliyeti dahi Sağlık Bakanlığı tarafından üstleniliyor. Risk paylaşımı konusunda devletin rolünün büyük olması, şirketin aldığı finansman kredisini ödemede güçlük çektiğinde kamu tarafından ödenmesi, yine yirmi beş yıllık işletme süresi boyunca Sağlık Bakanlığının şirkete yıllık kira ödeyecek olması, bunun yanı sıra Sağlık Bakanlığı tarafından garanti edilen hizmet ödemelerinin yüzde 70 doluluk oranına dayalı olması. Biz bunu Osmangazi Köprüsü'nden hatırlıyoruz. Halkın cebinden günlük ne kadar para çıktığından kamuoyu haberdardır. Aynı sonuç bu şehir hastanelerinde de geçerlidir.

Sağlık hizmeti topluma en yakın yerde, ulaşılabilir, uygun mekânlarda verilmelidir. Sağlığı geliştirici ve koruyucu hizmetler öncelenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Sağlıkta önceliklerin belirlenmesi ve sağlık kurumu gereksinimlerinin saptanması çalışmaları toplum, akademi, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, meslek odalarıyla birlikte yürütülmelidir. Bizleri sağlıksız kılan ekonomik, siyasal, toplumsal, ekolojik sorunları ortadan kaldırma, sömürüsüz bir dünya, sağlık için olmazsa olmaz şarttır.

Bugün Türkiye'de öngörülen kent hastaneleri sistemi 1.000 yatak ve daha fazlası şeklinde ve tamamen şirketlere devredilmiş bir oluşumdur. Oysa hastanelerin Sağlık Bakanlığına devredilmesi ve sadece sağlık hizmeti verilmesine yönelik olması gerekmektedir.

Sonuç itibarıyla diyoruz ki faaliyete geçen şehir hastanelerinde sürekli aksaklıkların yaşanması, kamuya maliyeti ve yurttaşların sağlığa erişim hakkına dair ciddi sorunların artması bu sürecin yeniden değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.

Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde, şehir hastanelerinin yarattığı sorunların tespiti ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılması elzemdir diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.