GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:11.04.2018

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 548 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 12'nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

12'nci madde, orman alanlarının altında depo kurulmasını düzenleyen bir madde. Şimdi bu madde, başlı başına yanlış bir madde. Yani bu maddeyi kabul etmek doğru bir şey değil. Çünkü orman ağaçları biliyorsunuz bir yandan yayvan köklü ağaçlardır, bir yandan da derin kazık kök yapan ağaçlardır ve beslenmelerini toprak altındaki sulardan alarak yaparlar. Şimdi, bu ormanların altına depo yapmak, ormanların kurumasına ve hastalıklara açık bir hâle getirilmesine neden olur. Bunu yapmak, ormanlara yapılabilecek en büyük ihanettir değerli arkadaşlar.

Tabii, bu kanun tasarısına baktığınızda, Devlet Su İşlerinin yapısını düzenleyen bir kanun gibi olmasına rağmen, ormancılığı ilgilendiren, orman izinlerinden orman kadastrosuna kadar birçok maddeyi de içerisine alan ve ormancılık tarihi açısından ormanlara ihanet edilebilecek en kötü yasalardan bir tanesi. Yani burada, şimdi, ileride gelecek bir madde var ki 1980 Anayasası bile bunu getirmemiştir. Çünkü biliyorsunuz, Anayasa'nın 169 ve 170'inci maddeleri ormanların korunmasını ve herhangi bir suretle, ne suretle olursa olsun daraltılmamasını emreder. Şimdi, burada öyle bir madde geliyor ki taşlık, kayalık alanlar olmak üzere, orman özelliği olmayan yerleri Bakanlar Kurulu kararınca ormanın dışına çıkaracağız.

Şimdi "orman" deyince ne anlıyoruz? Ben onu anlamıyorum. Yani -burada Orman Bakanlığının bürokratları var- orman, bir ekosistemdir, orman sadece ağaçlardan müteşekkil değildir; verdiği havayla beraber, içinde yaşadığı yaban hayatıyla beraber... Bugün sizin "taşlık, kayalık" dediğiniz alanlar yaban hayatının en önemli yaşama merkezidir. Bugün bütün dünyanın yaban hayatına önem verdiği bir yerde taşlık ve kayalık alanları orman dışına çıkarmak, buraya, kanuna getirmek gerçekten anlaşılabilir bir olay değildir. Şimdi, buralar aynı zamanda ekosistemin bir parçasıdır. Buralar floranın -yani tali ürünlerin- yetiştiği en önemli yerlerden bir tanesidir değerli arkadaşlar.

Yine, bakın, şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerimizin imzaları var. Orman köyleri, bizim geçmiş dönemlerde... Bugün bakmayın, teknoloji ilerlediği için, yollar yapıldığı için, rant büyüdüğü için orman köylerindeki orman arazileri birilerinin iştahını kabartabiliyor. Ama bundan elli yıl, altmış yıl öncesine gidin, yol yok, iz yok. Oradaki orman köylüleri bir yerde yangın çıktığı zaman eline küreğini alarak, kazmasını alarak, şaplağını alarak gidip o ormandaki yangını söndürüyor. Bugün eğer Türkiye'de yüzde 27 orman varlığı varsa bunun ana sebebi, buradaki orman köylülerimizin ormanları koruması. O zaman, şehir merkezlerine 150 kilometre uzaklıkta, yol yokken, iz yokken orada ağaçlandırmayı yapan, ağaçları budayan, ormanların gelişmesi için sıklık bakımlarını yapan orman köylülerimiz. Ama bugün öyle bir madde getiriyorsunuz ki, getiriliyor ki değerli arkadaşlar, orman köylülerinin orman üzerindeki haklarının hepsini ellerinden alıyoruz. Bu ormanların, orman köylülerinin mevcudiyetini nasıl koruyacağız? Bugün gelinen çağda, insanların şehirlerde yaşamaktan bıkıp usanarak yeniden köylere döndüğü bir atmosferde siz orman köylülerini yok edecek bir yapıya girdiğinizde bu süreci tamamlayamazsınız.

Şimdi, değerli arkadaşlar, on yedi yıllık iktidarda on bir yıldır Orman Bakanlığını sürdüren bir Orman Bakanı var. Burada ormancı milletvekillerimiz var. Burada Sayın Bakana soruyorum: 21 bin tane köy var, 21 bin tane köyden -milyarlarca lira para harcadığımızı söylüyoruz- on yedi yıl içerisinde kalkındırabildiğiniz 1 tane köy sayabilir misiniz? 1 tane, 1 tane değerli arkadaşlar... Yani bu nasıl bir ormancılık politikasıdır? Bu politikaları doğru yapmazsak, orman köylülerimize sahip çıkmazsak bunun anlaşılabilir bir tarafı yok. Biliyorsunuz, dünyada küresel ısınma ve iklim değişikliği var; herkesin ormana, çevreye, doğaya, ekosisteme önem verdiği bir yerde ormanları arsa ofisi olarak görürsek, buraları bir rant merkezi olarak görürsek, ortak aklı uygulamadan ormanın altına depo kurarsak, aklımızca ranta konu olabilecek yerlerde bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş diyecek şekilde Anayasa'ya aykırı bu uygulamaları yaparsak bunlar doğru yaklaşımlar, doğru hamleler olmaz değerli milletvekilleri. (MHP sıralarından alkışlar)