Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 84 |
Tarih: | 11.04.2018 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, Genel Kurulu selamlıyorum.
Tarım yasası konuşulacak. Aslında, bu konuda en fazla mağdur edilen illerden birinin vekiliyim. Ben de bu gündemde aslında biraz Ağrı'nın tarım sorunlarını ve ilimde yaşanan sıkıntıları ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Ağrı ilimiz yıllarca aslında tarım kenti olarak bilinen bir kentti, tarımsal nüfusuyla, üretimiyle, toprağıyla tam bir tarım kentiydi; şimdi geriye tek, toprağını terk etmemek için direnen kırsal nüfus kaldı. Ağrı'da hâlâ nüfusun yüzde 48,9'u kırsal kesimde yaşıyor yani yaklaşık 271 bin kişi kırsalda yaşamını idame ettiriyor.
Bu arada aslında, şunu da sormak istiyorum: Nüfusunun yarıya yakınının kırsalda yaşadığı bir kent, nasıl olur da tarımdan elde edilen hasılada 26 kademe içinde 21'inci sırada yer alabilir? Tarım için üretim alanı bakımından Türkiye'de 3'üncü sırada yer alan bir kent, tarla ürünleri veriminde Türkiye ortalamasının nasıl bu kadar altında kalabilir?
Serhat bölgesi, kendiliğinden organik olma özelliği taşıyan bir bölge olarak biliniyor. Buna rağmen, ilimizde resmî olarak organik hayvancılık yapan tek bir çiftçi yok. Organik hayvancılık için şimdiye kadar herhangi bir bakanlık desteğinden yararlanılmamış. Çünkü bütün destekler toprağı tembelleştiren, kentin ekonomisine bir katkı sağlamayan yem ürünlerine veriliyor. Destekler seçim aracı olarak kullanılıyor.
Ben 16 Nisanda Ağrı'daydım referandum seçiminde. O dönemde köylülerden çokça telefon geliyordu, özellikle şunu ifade ediyorlardı: Kaymakamların tehdit ettiğini, eğer HDP'ye oy verirlerse üreticiye verilen destekleri, çiftçiye verilen destekleri kesmekle tehdit edildiklerini ifade etmişlerdi.
AKP'li bir bakanın, vekilin, siyasetçinin Ağrı tarımına ilişkin konuşurken araya savaş övgüsü sıkıştırmadan, halkın üretim yaptığı toprağa bir askerî zihniyetle yaklaşmadan yaptığı tek bir konuşma yok maalesef.
Çiftçilerin sorunlarının güvenlikçi propagandanın arasına süs gibi serpiştirilmediği tek bir proje de yok maalesef. "AKP'nin on beş yıllık iktidarının Ağrılı çiftçiye nüfusun yarısına olan bedeli ne peki?" diye sormak istiyoruz. İşsizlik, borç, göç ve iş cinayetleri. Bir tarım kentinin bitirilmesinin bedelini Ağrı halkı yoksulluk ve ölümle ödüyor. Buna hakkınız var mı? Ağrı halkına ait mülkleri sarayınızın tapulu malı gibi bir bir satma iznini kimden aldınız? Ağrı halkının yıllarca ekmek kapısı olan şeker fabrikasının mülklerini satarken Ağrı halkına sordunuz mu? BDDK'nin en son ağustos ayında açıkladığı verilere göre, Ağrı'da şu anda tam 80.304 kredi ödenmediği için takibe alınmış. Bireysel kredi riskinin en yüksek olduğu 4'üncü il Ağrı. On beş yıldır ülkenin ne var ne yok bütün kaynağına el koyup hükmederken Ağrı'da sağlayabildiğiniz başarı, Ağrılıları borç batağında zirveye taşımak mı?
İşsizlik Ağrı'da artık neredeyse bir kader olmuş, insanlar iş bulma umudunu aslında Ağrı'da çoktan yitirmiş. Ağrı'daki her 100 erkekten 11'i iş bulmak için kenti terk etmek zorunda kalıyor, büyük şirketlere ait inşaatlarda çalışıyor, Ağrılı işçilerin canı üzerinde bu inşaatlar yükseliyor, her ay ortalama 3-4 Ağrılı işçi bu iş cinayetlerine kurban gidiyor.
2009-2010 yılları arasında her 1.000 kişiden 14'ü Ağrı'yı terk ederken son yıllarda bu sayı 30 bin civarına ulaşmış bulunuyor yani Ağrı'da her yıl 30 bin kişi Ağrı'yı terk ederek farklı illere gitmek zorunda kalıyor. Ağrı'nın nüfusu, yine bu nüfusun dışında da... Zaman kalmadığı için ben bunları geçeceğim.
Türkiye'de tarım ve hayvancılık bitirilirken AKP'li vekiller, siyasetçiler ne zaman Ağrı'ya gelirlerse hep tarımı kurtaracaklarmış gibi mesajlar veriyorlar, sosyal medyada paylaşımlarda bulunuyorlar. Türkiye'de tarım ve hayvancılık dibe çökerken Ağrılı çiftçiye özel bir yasa mı çıkaracaksınız? Ağrı'nın köyleri parsel parsel satılırken, halkın şeker fabrikasına bağlı mülkleri özelleştirilip halkın elinden alınırken gökten toprak mı yağdıracaksınız? Bu oyalanmaların tek sebebi, halkın tepkisini önlemek, onları hep bir değişim beklentisi içinde tutmak. "Şeker fabrikaları zarar ediyor." diyerek fabrikaları peşkeş çekiyorsunuz. Ağrı halkına sesleniyorum: 2002 yılından beri devlet bütçesinden şeker fabrikalarına 1 kuruş para aktarılmamıştır; fabrikalar zarar etmiyor, satışa hazırlamak için zarar ettiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Son cümlem Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Taşdemir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Ağrı gibi küçük ölçekli fabrikalar da en fazla bir yıl içinde kapatılacak, 35 bin çiftçi emeksiz bırakılacak. TEDAŞ'ın özelleştirilmesinden Ağrı halkı ne fayda gördüyse şeker fabrikasının özelleştirilmesinden de eminim ancak o kadar fayda görecektir.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)